Önce Eş [BL]

Güneybatı'dan Acil Rapor ¦ chptr 30

Bir kez mal tedarik ettiğinizde, bir mağaza açmak çok kolaydı. Mu Hanzhang, Zhou Jin sayesinde Hui Wei Restoran'ın önünde ve aynı sokakta iki odalı bir mağaza buldu. Sonra, Vekil Yun'a başkentte ünlü bir marangoz ve gümüş eşya dükkanı bulmasını istedi, bir şeyler yaptırmak için sipariş verdi: küçük ve zarif, ahşap ve gümüş kutular.

"Wang Fei bu kutuları ne için kullanmak istiyor?" Tamamlanmış kutulardan oluşan bir yığın tutan Yun Zhu, Mu Hanzhang'a sordu. Kutulardaki işçilik o kadar zarifti ki, parfümlü merhemden bile daha pahalıydı. Wang Fei böyle yaparsa para kaybetmez miydi?

Mu Hanzhang gümüş bir kutu tuttu ve gülümsedi ama konuşmadı, Yun Zhu bunları sütannesinin avlusuna taşıdı. Jiangnan'dan gönderilen parfümlü merhemlerin çoğu bambu tüplerde veya demir kutularda saklandı. Bunun maliyeti yüksek değildi, fiyat yükseltilse bile, insanlar kolaylıkla ondan yüz küsur kadar satın alabilirdi ama biri onu mükemmel bir kutu ile değiştirirse, o zaman aynı olmayacaktı. Başkentte yaşayan insanların büyük çoğunluğu yüksek rütbeli memurlar ve asillerdi, bu eşya ne kadar pahalı (ve pahalı görünümlü) olursa, o kadar çok insan satın alırdı.

Göz açıp kapayıncaya kadar, beşinci ayın ortasındaydı, dükkan çoktan düzenlenmiş ve hazırdı. İkinci mal kargosu geldiğinde, Mu Hanzhang'ın parfümlü merhem satan küçük dükkanı resmen açılacaktı.

Dükkanın içi zarif bir şekilde dekore edilmişti. Girişin yarısı bambu bir perdeyle kaplanmıştı ve kapının üzerinde yazılı bir bambu tabelası vardı, üzerinde üç anlamlı ve zarif, güçlü "Mo Lian Kuruluşu" yazısı vardı.

"Mo" karakteri erkek eşlerin sık sık gittikleri Mo Bahçesi'ne atıfta bulunurken, "Lian" karakteri eşyaların narin kokusunu ifade ediyordu. Bu ayki toplantı sırasında Mu Hanzhang, tahta kutularda paketlenmiş bir miktar parfümlü merhem getirip erkek eşlere hediye ettiği için, dükkânının haberi, işi açtığı güne kadar ağızdan ağza hızla yayılmıştı. Bir grup insan geldi, bazıları alışveriş yapmaya, bazıları koşuşturmayı kontrol etmeye geldi ve hepsi dükkanın girişinin önündeki yolları kapattı.

Bu, havai fişekleri yakan ve aslan dansları yapan diğer dükkanların iş için açılma biçiminden farklıydı. Mu Hanzhang, başkentte ünlü bir müzisyeni mağazanın girişinin önüne gelip çalması için davet etmişti, zayıf bir müzik, kulağında kıyaslanamayacak kadar sofistike bir şekilde oyalanıyordu. Bu tür bir sahneyi gören insanlar, gürültü yapmaya da dayanamadılar ve sadece yandan sessizce izlediler.

Dükkanın içindeki kokulu merhem birkaç farklı kaliteye ayrılıyordu; demir kutular, tahta kutular ve gümüş kutular vardı. Her kalite arasındaki fiyat farkı çok fazlaydı, demir kutular yüz küsur kadardı, tahta kutular iki sıra gümüşe yükselmişti ve gümüş kutu, yüzlerce külçe ile birkaç on gümüş taştan satılıyordu.

⊱ ────── {•♡•} ────── ⊰

Ağabeyi Güneybatı'ya gittiğinden, Jing Shao her gün mahkemeye gitmek ve dördüncü prensle tek başına yüzleşmek zorunda kalmıştı. Gizli bir işaret bile bırakmadı ve çok mutsuzdu, her sabah mahkemeye gitmek istemeyerek yatakta dolaştığı için Mu Hanzhang, kalkmadan önce onu üç ila dört kez çağırmak zorunda kalıyordu.

Bu son günlerde, Jing Shao birdenbire mahkemeye gitmeyi sevmeye başladı çünkü güneybatıdan acil bir rapor gelmişti, en büyük prens Yunnan-Tibet bölgesinde beklenmedik bir yaşam ve ölüm durumunda tehlikeyle karşılaşmıştı. En büyük prens başkente her gün bir rapor yazardı ama şimdi, iki günden fazla hiçbir haber gelmemişti.

Bugün Yunnan-Tibet bölgesinin valisi, nihayet meselelerin açıklığa kavuşturulduğu bir rapor gönderdi. En büyük prens, Yunnan-Tibet bölgesine vardığında, güneydeki barbarlara saldırmak için acele ediyordu ve herhangi bir tavsiyeyi dinlemedi. Güneybatı ormanları miazma ile doluydu ve bu nedenle, askerlerin miazmik havayı soluduktan sonra hastalanması çok uzun sürmedi. Geçen ay en büyük prens dağlara asker getirmiş ve bugüne kadar devam eden zorlu bir savaşa yakalanmıştı. Bu rapor acilen üç bin liden gönderilmişti, ancak yine de yedi ya da sekiz gün gecikmişti, en büyük prens hâlâ hayatta mıydı yoksa ölü müydü?