Kriz | chptr 89

137 25 6
                                    



"Genç kaplanlar yaramazdır. Dördüncü prense çarptığı için umarım affedilir." Mu Hanzhang bacaklarına sürtünen yumuşak kaplanı okşadı ve Jing Yu'yu bir özürle selamladı.

"Dördüncü imparatorluk kardeşim gerçekten üzgünüm. Önceden geleceğini söylememiştin. Tavuk kanadını aniden fırlattım." Jing Shao samimiyetsiz bir şekilde onu karşıladı ve Jing Yu'nun üstündeki kiri temizlemeye yardım etti ama o kadar güçlüydü ki neredeyse okşarken dördüncü prensi düşürecekti.

Jing Chen hemen masadaki üç bardağı gördü ve Mu Hanzhang'a işaret etti, o da hemen beyaz yeşim kupayı kolluğuna sakladı.

Dördüncü prens imparatorun Jing Chen'i imparatorluk çalışma odasına yalnız çağırdığını ve sonrasında Jing Chen'in imparatorluk çalışma odasından ayrıldığını ve şehrin güneyine gittiğini görmüştü. Babasının ona yapacak önemli bir şey verdiğini düşünmüştü bu yüzden onu takip etti. Beklenmedik bir şekilde Jing Chen, Cheng Wang ve kocasıyla içmek için buluşmuştu.

Dört kişi şeftali bahçesinde nezaket gösterisi yaparak anlamsız birkaç kelime söyleyerek uzun bir süre konuştu. Jing Shao esnemesine engel olamadı ve Wang Fei'sini de alarak bir bahane uydurarak gitti.

Cheng Wang gittikten sonra dördüncü prens, küçük kardeş olarak, daha fazla kalamazdı bu yüzden o da ayrıldı. Ayrılırken kaplana sertçe süzerek baktı. Yüzüne atılan tavuk kanadının sebepsiz yere olduğunu düşünmüyordu.

Üçü ayrıldıktan sonra Jing Chen bir süre çardakta tek başına oturdu. Yeşil erik şarabı çok hafifti ve çok içse de sarhoş olmaktan korkmuyordu. İkinci oğlu birkaç gün önce hasta düşmüştü. Eş Xiao'nun durumu daha da kötüleşmişti. Jing Chen sarayına döndüğü zaman baş ağrısıyla karşılaşıyordu.

Eş Xiao ile evlendiği zaman zengin bir ailenin iyi huylu bir hanımıydı. Ama ikinci oğulları doğduktan sonra aniden fazlaca şüpheci olmaya başlamıştı. Bir de, Rui Wang'ın dördüncü sıradaki cariyesinin piç oğlu ve Xiao Si neredeyse aynı zamanda doğmuştu. Haksızlığa uğramış hissediyordu...

Jing Chen bahçedeki şeftali ağaçlarına baktı ve küçük kardeşinin torulara ihtiyacı olduğunu düşündü ama acele etmeye gerek yoktu. Her şeyden önce imparatorluk babası hala tahttayken bunu yapamazlardı. Tahta çıktıktan sonra konuşurlarsa çok geç olmazdı.

"Tek başına alkolle kafa dağıtmak çok sıkıcı. Sana eşlik edecek birini ister misin?" Açık ve memnun bir ses arkasından cilveli bir şekilde geldi.

Jing Chen baş ağrısının daha da arttığını hissetti.


Sonraki gün, dördüncü prens mahkemeye gitti ve kenara çekildi.

"Ekselansları, Huainan Kralı'nın dün şehrin güneyindeki Rui Wang'ın şeftali bahçesine gittiğini gördüm," adam aceleyle söyledi.

"Ne dedin? Rui Wang'ın şeftali bahçesi mi?" Jing Yu'nun kaşları kalktı. "Yanlış görmüş olamazsın değil mi?" Dün kendisi şeftali bahçesindeydi.

"Kesinlikle doğru." Adam oldukça heyecanlıydı. "Bu kul dün şehrin güneyine iş yapmak için gitti ve Huainan Kralı'nı gördü; iki koruması şeftali bahçesinin dışında bekliyordu.

Dördüncü prens hızlıca dün yaşananları hatırladı ve tavuk kanadının kendisine atıldığı zamanı düşündü. Jing Shao'nun bunu bilinçsiz yaptığına inanmamıştı. Başlangıçta bunu onu utandırnmak için yaptığını düşünmüştü ancak şimdi bakınca belki de o anda çardakta başka biri vardı ve Jing Shao bunu onu saklamak için yapmıştı!

Düşündükçe, daha da fazla bu şekilde olduğunu hissetti. Jing Yu'nun avuçları terledi. Eğer bu doğruysa Jing Shao vasal krallarla bir dolaplar çeviriyordu. Şeftali bahçesinde buluştuklarında göre bu olay Rui Wang'ı da içeriyor olabilirdi. Eğer öyleyse Jing Chen büyük bir düşüş yaşayacaktı.


Önce Eş [BL]Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα