Önce Eş [BL]

Uyumlu Eş ¦ chptr 3

Jing Shao, o kişinin nefesini, uzun nefesler vererek dinledi, yavaşça eğildi ve nazikçe alnını öptü. Onu kollarının arasına almak istiyordu ama uyandırmaktan korkuyordu, bu yüzden sadece bu fikirden vazgeçebilirdi. Yatakta yatarken, neden birden 19 yaşına geri döndüğünü düşünmeye başladı. O sırada, uçurumdan atladığında şüphesiz Jun Qing'i kucağında tutuyordu, daha sonra görüşü kararmıştı... Uzun süre düşündü ve aklına bir neden gelmedi, bunun yerine o 13 yıl boyunca neler olduğunu düşünmeye başladı.

Hong Zhen Dönemi'nin 12. kışında Xiongnu'yu terk etmişti ve zaferle dönmüştü, imparator çok sevinmişti, bu yüzden iki ağabeyine henüz bir unvan verilmemiş olmasına rağmen, imparator bir istisna yapmış ve ona Cheng Wang unvanını vermişti. O zamanlar ülkede pek çok tartışma vardı. Söylentilere göre imparator onu veliaht prens yapmak istiyordu. Beklenmedik bir şekilde, o yıldan hemen sonra, İmparatoriçe Wu, atalarının evlenmeden önce asla bir prensi veliaht prens olarak yerleştirmediklerini, bu yüzden Bei Wei Hou'nun ikinci oğlu olan ona hemen bir eşleşme yaptığını söyledi.

Hem Jing Shao hem de ikinci prens İmparatoriçe Yuan'ın oğlu olarak dünyaya geldi. Tahtın kesinlikle meşru mirasçılarıydılar. İmparatoriçe Wu, onun bir erkek eş ile evlenmesini ve geleceğini mahvetmesini istedi, doğal olarak reddedecekti. Hemen masayı ters çevirdi ve İmparatoriçe Wu'yu gizli amaçlara sahip olmakla suçlayarak imparatorluk babasını görmeye gitti. Ertesi gün sabah mahkemesinde İmparator üçüncü ayın 8. gününde evlenmesini kararlaştırdı. Ona direnmesi için en ufak bir şans verilmedi.

O zamandan beri, bir zamanlar itaatkar bir oğul olan Cheng Wang, kibirli, sevilmeyen, terk edilmiş bir çocuk oldu.

Karanlıkta gülümsedi ve alaycı bir şekilde güldü. Bu "atılan oğul" kendi gündemiyle satranç tahtasına dönecekti. Bu sefer kimin kaybedeceğini ve kimin kazanacağını söylemek zordu.

Ertesi gün, İmparator ve İmparatoriçe'ye saygılarını sunmak için sabah meclisinin sonrasını bekleyebilirlerse de, takip edilecek bir dizi görgü kuralları vardı, daha fazla uyuyamazlardı.

"Ekselansları, kalkma zamanı," iç odasının kapısını çaldı bir hizmetçi.

"Dışarıda bekleyin." Uyuyan Mu Hanzhang, hemen uyandı ve Jing Shao'yu hafifçe itti, "Majesteleri, uyanın."

"Nnng," Jing Shao şaşkınlıkla mırıldandı, birkaç dakika sonra tanıdık bir yüz görerek gözlerini açtı, hapishanedeyken her gün uyandığı aynı yüzle, "Ne oldu?"

"Kalkma zamanı... Ben... önden aşağı inip pantolonumu giymek istiyorum..." Mu Hanzhang dudaklarını yaladı. Dün gece bu kişi zorla kendisine ilaç vermesini talep etmişti ve daha sonra dışarıda uyumakta ısrar etmişti, bu nedenle pantolonunu alamamıştı.