19

12.6K 638 422
                                    

Biraz nefes almak için dudaklarımı dudaklarından çektim ve derin nefesler alarak beynimi susturmaya çalıştım. Kalbimin adrenalinden ne kadar hızlı attığına odaklandım, kulaklarımın şu an en küçük sesi nasıl fark ettiğine.

"Bana gidelim mi?" Mert, sınıfın kapısını kontrol ederken sordu. Sıranın üstündeki çantamı alırken masanın üstündeki denemeyi sonucuna bakmadan çöpe attım ve başımı olumlu anlamda salladım.

"Gidelim." Çantamı omzuma geçirip kapıdan çıktığımda Mert de arkamdan çıkmıştı. Hafta sonu soru çözümü için gelmiştik ve istediğimiz zaman çıkabiliyorduk. "Ev boş, değil mi?"

"Tabii ki, Asya." Yanıma gelip elimi tuttuğunda bir şey demeden yanında yürümeye devam ettim.

***

"Asya!" Suratımı tuttuğunda daha çok ağlamaya başldım. "Neden ağlıyorsun?" Başımı iki yana sallayıp beni bırakmasını sağladım ve o da üstümden kalktı. Eteğimi düzeltip yatağın üstündeki telefonumu elime aldın ve gözyaşlarımın arasından görmeye çalışarak rehbere girdim. "Asya, istemediğin bir şey mi yaptım?" Mert'e bakmadan sadece başımı iki yana salladım. Hıçkırarak ağlıyordum ve neden ağladığım konusunda açıkça bir fikrim yoktu.

"Alo?" Telefon açılınca hıçkırıklarımın arasından konuşmaya çalıştım. "Lütfen beni buradan alır mısın?"

"Nereden?" Cevap geldiğinde telefonumu kapatıp ellerim titrerken zar zor konumumu paylaştım.

"Babanı mı aradın?" Mert beni sakinleştirmek için elini elime koyduğunda sadece elimi kendime çektim ve yere attığım çantamı omzuma attım.

"Üzgünüm, gitmem lazım." Kapıdan çıkarken sadece bunları söyleyebilmiştim, görüş alanımın bulanıklığı biraz geçmeye başlamıştı. Apartmandan çıkıp girişteki merdivenlere oturdum ve Erdem'in gelmesini bekledim. Beni alması için sadece onu arayabilirdim ve gelip gelmeyeceğinden emin değildim. İsteğinin dışında, işi de olabilirdi. Ve açıkçası neden ağladığımı ve karnımın içinde kocaman bir yumru hissettiğimi bile bilmiyorken onu neden çağırdığımı bile bilmiyordum. Eve gidebilirdim, ama işte burdaydım. Bisikletim apartmanın önündeydi, yarın ya da hafta içi bir gün alırdım.

Birkaç dakika, sadece birkaç dakika sonra önümde duran arabayla kafamı kaldırdım. Erdem içerden çıkıp yanıma koşarken tekrar ağlamaya başlamıştım. Kendimi tokatlamak istiyordum ama bir yerde acı çekiyordum ve çığlık atarak ağlamak istiyordum. Nerede ve neden acı çektiğim hakkında ise bir fikrim yoktu. Erdem omuzlarımı tutup yüzüme bakmaya çalıştığında hıçkırıklarım da bana katıldı.

"Asya, bana bak, biri mi bir şey yaptı?" Sonunda yüzüne bakabildiğinde havadaki kaşlarıyla endişeli gözlerini görebilmiştim.

"Biri bir şey yapmadı." Arkamdan gelen sesle irkilip oraya döndüm. Mert, apartman kapısını açmış, Erdem'e bakıyordu. Erdem ben ne olduğunu bile anlamadan omuzlarımı bıraktı ve tek seferde merdivenleri atlayıp yumruğunu Mert'in gözüyle buluşturdu. Mert yere düşecekken Erdem yakasından yakalamıştı. Ben de yerimden fırlamıştım.

"Kimse bir şey yapmadı!" Çığlık atarak konuştuğumda Erdem'in, Mert'in yakasındaki elleri gevşedi ama yüzüne kaşları çatık bir şekilde bakmaya devam ediyordu.

"Eğer yaptıysa," Gözlerini bana çevirdi. "Bana söyle." Başımı iki yana salladığımda Mert'in yakasını bıraktı ve Mert de kapıya yaslanarak düşmemek için tutundu. Tek gözünü açamıyordu ve şimdi kendimi çok daha kötü hissediyordum, harika.

Her şeyin, her durumun ve her ilişkinin içine sıçıyordum.

Erdem merdiveni inip yanıma geldi ve ellerini omuzlarıma sarıp benimle arabaya yürüdü. Yolcu koltuğunun kapısını açtığında tutunup içeri oturdum ve Erdem de kapıyı kapatıp arabanın önünden dolaşarak yanıma geldi.

Rebel | Daddy IssuesTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang