15

12.9K 568 464
                                    

"Bu yıl cadılar bayramı için Mr. And Mrs. Smith gibi giyinsek çok iyi olur. Beyaz gömlekli olan sahneyi hatırlıyor musun? Ben beyaz bir gömlek ve kırmızı çizme giyeceğim, sen de beyaz bir tişört ve beyaz boxer giyeceksin." Gülümseyerek ona bakmaya devam ettiğimde kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu. "İstersen hiçbir şey giymedikleri sahneyi de yapabiliriz."
***

Ben üçüncü siparişimi afiyetle yerken Erdem gözlerini bir an için bile Beyza ve Dylan'dan ayırmıyordu. Saatlerdir orada oturup beden dillerinden anladığım kadarıyla flört ediyorlardı ve Erdem hiç ciddiyetini kaybetmemişti.

"Aslında tatlı bir çift oldular." Erdem sonunda bana baktı.

"Adamın uyuşturucu tüccarı olduğundan şüpheleniyoruz, sen tatlılar diyorsun." Omuz silktim.

"İnsanları çok ayrıştırıyorsun." Güldüğümde bir an için ciddiyetini kaybetip o da güldü. "Acaba adam sünnetli mi?" Aslında bunu sadece düşünmüştüm ama ağzımdan da çıkmıştı artık.

"Bunu mu merak ediyorsun?" İçeceğimin pipetine yapışıp omuz silktim.

"Çok fazla şey merak ediyorum." Gülümseyip gözlerimin içine baktığında birden aşırı heyecanlanıp ağzımdaki pipeti bıraktım ve içeceğim hiç de seksi olmayan bir şekilde ağzımdan damladı. Erdem kahkaha atarken masanın üstündeki peçeteyi alıp ağzımı sildim.

"Gerçekten çocuksun."

"Resmi olarak değilsem bir problem göremiyorum." Elimdeki peçeteyi masaya bırakıp çantamdan rujumu çıkardım.

"Kalktılar." Erdem garsona hızlıca bir işaret yapıp hesabı istediğinde aceleyle rujumu sürdüm. Rujun daha iyi durması için bir şeyi öpmem gerekiyordu ve masada hiç peçete kalmamıştı, bu yüzden aklıma gelen harika fikri uygulamamam için hiçbir sebebim yoktu. Masadan kalkıp Erdem'in yanına gittim ama dikkatle Beyza'ların ne tarafa gittiğine bakıyordu. Ajancılık oynamayı sevmiş gibi duruyordu. Eğilip yanağını öptüğümde irkilip bana döndü. Yanağındaki ruj izinden haberi olması gerekmiyordu, bence. 

"Ne?" Kaşlarımı çattım.

"Öpemez miyim?"

"Genelde izin almıyorsun."

"Sen de rahatsız olmuyorsun." Gülümseyip geri çekildiğimde garson da gelmişti. Çantamdan cüzdanımı çıkarırken Erdem de benimle yarışa girmiş gibiydi. Kaşlarımı çatıp cüzdanımdan parayı çıkardığımda Erdem bileğimi tutup beni durdurdu ve kartını koydu. "Sen bir şey yemedin bile?"

"Ben ödeyeceğim ama."

"Neden, mağara adamı mısın?" Garson gülmesini saklayamayarak pos makinesini önümüze koydu.

"Evet, öyleyim." Erdem gülümseyerek ödemeyi yaparken dehşet içinde ona bakmaya devam ediyordum.

"Bunun için teşekkür etmeyeceğim." Paramı cüzdanıma geri koyarken konuştum ve garson masayı temizlerken Erdem de ayaklandı. 

"Ettin bile." Parmağıyla yanağını gösterdi, göz kırptı ve çıkışa yöneldi. Ağzım açık bir şekilde arkasından bakıyordum. Az önce benimle flört mü etmişti?

Evet. Benimle flört etmişti. 

Yüzümde kocaman bir sırıtışla peşine takıldım ama o yine ciddiyetle Beyza'ları izlemeye başlamıştı. Tamam, bu durumu çözmem lazımdı. Bir ara.

Yanına yetişip tekrar koluna girdiğimde Beyza ve Dylan da durdu. Dylan, Beyza'nın elini tutup gözlerine baktığında kısık sesle çığlık attım. Beyza da gülümsüyordu ama yanakları kızarmıştı bile. Ben gerçekten utanma duyum olmadan doğmuş olmalıydım.

Rebel | Daddy IssuesWhere stories live. Discover now