27. BÖLÜM

1.8K 83 1
                                    

'Karşımdaki koca yangın,
Bana beni anlatıyordu...'

🌪
BORA'DAN

Elimdeki kitabın sayfasını çevirdikten sonra koltukta biraz gerinerek yatakta yatan Eceme baktım.
Yatakta kıvrılmış vaziyette başını yastığın altına koymuş uyuyordu. Boğazım kuruyup su ihtiyacı hissettiğimde kitabı bırakıp ayağa kalkmıştım ki hafif inleme sesi duymamla başımı yatağa çevirdim. Eli ile karnını sımsıkı tutarken yüzünü buruşturmuş gözlerinden oluk oluk yaş akıyordu. Hızla yanına ilerleyerek omzunu dürttüm

"Ecem uyan"

"Hayır...hayır...bırak...lütfen..." durmaksızın sayıklarken endişeyle saçlarımı dağıttım

"Lütfen...canım yanıyor...bırak..." omzunu daha sert bir şekilde dürttüm bu sefer

"Ecem uyan!" Bağırmamla birlikte çığlık atarak uyandığında korkarak etrafına bakmaya başladı. Yatakta doğrulmuş geriye doğru giderken elini tutmuştum ki hızla geri çekti

"Hayır...dokunma bana!" Deli gibi bağırırken kaçmaya yeltenmişti ki elinden tutarak kendime çektim. Sırt üstü yatağa yatırdığımda gözleri beni buldu

"Ecem kendine gel artık! Benim Bora..." nefesi düzelirken sanki hâlâ kâbusun içindeymiş de gerçekliği tartarmış gibi bakıyordu. Gözleri dolduğunda sımsıkı yumarak sakinleşmeye çalıştı. Geriye çekilerek ayağa kalktığımda oflayarak gözlerinden akan yaşları sildi. Yataktan kalkarak yüzüme dahi bakmadan hızla banyoya girdiğinde arkasından bakakaldım.

Biraz önce ne olmuştu öyle?

Ah be güzelim ne oldu sana...

Banyonun kapısının açılıp içeriden bitkin bir halde çıkan Ecemle elimi cebime soktum

"Saat kaç?"

"05.16"

"Eve gitmek istiyorum"

"Birşeyler ye gidersin" başını sallayıp ağır adımlarla önümden geçip gittiğinde derin bir nefes alıp arkasından gittim. Mutfağa girdiğimde masada duran zeytinden yediğini görmemle gözlerimi devirip buzdolabını açtım

Ne kadar gitmeye hevesi varsa artık oturmadan yiyordu birde...

Masaya elime geçenleri doldurduktan sonra iki tane kupa alarak birine çay diğerine de ağır bir içki koydum. Sabahları artık içki içmeden kendime gelmiyordum doğru dürüst...

Masaya oturarak yemeğimi yerken Ecemin kıtlıktan çıkmış gibi yemesiyle elimdeki çatalı bıraktım

"Seni yiyecek değilim. Yemeğini yedikten sonra gidiceksin ama o zamana kadar kendini boğmamaya çalış" kaşlarını çatarak bana bakarken elinden geldiğince ağzındakileri hızlı hızlı yutmaya çalıştı

"Ben normalde de böyle yerim. Yaptığım her şeyi kendine pay çıkarma"

"Hadi ya? Ben mi kendime pay çıkartıyorum?"

"Senden başka kimse yok burda henüz"

"En azından deli gibi davranmıyorum senin aksine" istemsizce ağzımdan çıkan cümleyle ikimiz de kısa bir an duraksadık. Neyden bahsettiğimi çok iyi biliyordu...

Elindeki çatalı sert bir şekilde bırakarak sinirle kaşlarını çattı

"Biliyor musun bu çok aptalcaydı. Açlıktan gebersem de seni ilgilendirmez... ben gidiyorum" bardağı hızla kafasına diktiğinde gözlerimi kocaman açtım. Çünkü içtiği bardak benimdi

SerseriWhere stories live. Discover now