10║ aşk oldukça yeterli ve güçlü bir nedendir.

594 88 136
                                    

-Harry Potter


Karşısında gördüğü kızıl saçlı kız ile gözlerini kırpıştırdı ve karnının içinde tuhaf bir boşluk hissetti. O cumartesi günü o kadar harika geçmişti ki Ginny ile aynı okulda okuyor oldukları ayrıntısını tamamen gözden kaçırmıştı.

Ginny ile pazartesi günü okula girmeden önce bahçede karşılaşmıştı. Saçını tepeden toplamış, ufak bir perçemini de önünde bırakmıştı. Kızarmış yüzündeki çiller iyice belirgin hale gelirken, burnunu hafifçe krem rengi atkısını gömmüştü ve... Harry, kelimeler için fazla şirin göründüğünü düşünüyordu.

Ginny, ona gülümseyip hafifçe el salladığı an hayatının daha ne kadar mükemmel olabileceğini sorguluyordu.

Şu zamana kadar nasıl fark edememişti o kızıl saçlı kızı?

Nasıl onu görememişti onu dört yıl boyunca?

Aynı okulun içinde oldukları yıllar ne uğruna kaybolup gitmişti?

Ne kadar kendine kızsa da aslında bunun cevabı oldukça barizdi. Tanımadığınız birini koridorlarda, sokaklarda arayarak, etrafınıza bakınarak gezmezsiniz değil mi?

Yani eğer Harry onu o gün sokakta görmeseydi, bu gün okul bahçesinde karşılaştığı Ginny onun için bir yabancıdan farksız olacağı için yeniden dikkatini çekmeyecekti.

Sınıfa girerken içinde patlayan bir enerji dalgası hissediyordu. Pazartesi sabahı kim bu kadar enerjik ve neşeli olurdu ki?

"Günaydın millet!"

Bunu duyduğu anda cam kenarını en arka sırasında oturan Malfoy yüzünü buruştururken konuşmuştu. "O lanet çeneni iki dakika kapatamaz mısın Potter?" diye homurdanmıştı. "Ruh gibi dolaştığını depresif hallerin daha çekilir oluyordu."

"Sana da günaydın Drakie." dedi Harry alay ederek. "Ne kadar da neşelisin bugün."

Buna karşın Draco'nun cevabı oturduğu masasında başını kollarına gömerek derin bir uykuya dalması olmuştu.

Harry omuz silkti ve Draco'yu umursamadan her zaman oturduğu sıraya doğru yönelmişken birinin hızla kolunu çektiği hissi ile afallayarak geriye baktı. Oldukça şaşkın görünen bir adet Hermione Granger arkasında dikiliyordu.

"Senin ne işin var burada?" diye sordu Hermione gayet normal bir ses ile.

Harry şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. "Ne demek ne işim var?" dedi merakla. "Hermione hatırlatırım burası benim sınıfım. Aşırı kitap okumaktan senin beynin falan mı buharlaştı senin?"

Kabarık saçlı arkadaşı gözlerini devirdi. "O değil be sivri zeka." dedi. "Bu gün nöbetçilik sırası sende unuttun mu?"

Çantasını sırasına koymak üzere olan Harry geri eline aldı. "Hadi ya..." diye mırıldandı kaşlarını hafifçe kaldırarak. "Bu gün sıra sende değil mi? Alfabetik sıraya göre gitmiyor muydu?"

Bu sözüne karşın Hermione de onu taklit ederek kaşlarını kaldırdı. "Senin kafan yerinde mi? O dün nöbetçi oldu ya."

Harry oflayarak burun köprüsünü çimdikledi. "Ayak işlerini yapmaktan nefret ediyorum." diye homurdandı.

Hermione onu sırtından ittirerek sınıfın kapısının önüne doğru sürükledi. "Merak etme kimse bayılmıyor." dedi. Ardından kapının önüne geldiklerinde devam etti. "Bunu açıklığa kavuşturduğumuza göre geç kalmadan gitmelisin."

I'm in love with an angel | hinnyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin