20║ o fotoğraf sonsuza dek orada kaldı.

537 73 90
                                    

-Ginny Weasley

"...sonuç olarak tepinmeyi kes ve k*çını kaldırıp beş dakika içinde McGonagall'ın yanında ol."

Ses çıkıp da milleti sinirlendirmemek için kafasını yastıklarda gömüp sinirle çığlık atan kızıl saçlı kız kaşlarını çatarak iki günlük kamp boyunca çadığırını paylaşmak zorunda olduğu Hermione ve Astoria'ya baktı.

"Biz daha yeni inmedik mi koca otobüsten? Siz nasıl bu kadar enerjik olabiliyorsunuz?!"

Hermione, sahte düşünceli bir tavırla durmadan mızırdanan arkadaşına baktı. "Oh... Bir düşünelim Astoria." dedi çadırı paylaştıkları diğer kızı da olayın içine dahil ederek. İğneleyen bir tavırla. "Acaba neden?!"

Astoria da aynı Hermione gibi yüzünü düşünceli bir ifadeye sokarken "Ah buldum!" dedi. "Belki de Ginny'nin aksine bütün yol boyunca film izlemek yerine uyuduğumuz içindir?"

"Aynen öyle." dedi Hermione kaşlarını çatarak. "Ne de olsa biz bütün gece film izlemedik."

Kızıl saçlı kız, arkadaşının 'film' kelimesini bastıra bastıra söylemesine gözlerini devirdi. Sabah saat altıda, onları kampa götüren otobüsün içinde herkes uyurken Harry ile Ginny film izlemiş ve uyku sersemliği ile saçma sapan konular üzerine sanki çok önemliymiş gibi ciddi ciddi konuşmuşlardı. Sonrasında ise kesinlikle uyuma fırsatları olmamıştı. Pekala o sırada yola odaklanmış uykulu otobüs şöföfründen başka kimsenin uyanık olmadığını fark ettiklerinde birbirlerine ufak öpücükler vermiş bile olabilirlerdi ama konumuz o değil.

Uykusuzluktan gözlerinin altı şişmiş Ginny oflayarak çadırın içinde oluşmuş yastık yığınından kalktı. "Sanki çok büyük bir şey yapmışım gibi." dedi homurdanarak. "Sizin zamanında yediğiniz haltları yazarsak buradan eve yol olur. Lavender'ı nasıl dövdüğünü hâlâ unutmadım Hermione."

Hermione gözlerini devirdi ve durmadan homurdanan Ginny'nin kolunu çekiştirerek çadırın dışına sürükledi. "Günlük rutin sinir saatimiz bittiyse Miss. Huysuz, gidelim."

Ayaklarını sürüye sürüye giden Ginny ve onu çekiştirerek götüren Hermione'ye yardımcı olmak için diğer kolunu tutan Astoria.

En sonunda ormandaki ufak gölü geçip Hogwarts öğrencilerinin ortak buluşma alanına vardıklarında diğer herkesin toplanmasını bekleyen bir adet Profesör McGonagall çarpmıştı gözlerine. Kadın her zamanki sıradan ve ağır iş kıyafetleri yerine gıcır gıcır lacivert bir eşofman takımı giymişti ve bu bütün öğrencilerin ona garipseyen gözlerle bakmasına neden oluyordu.

Ama Ginny daha fazla McGonagall'ı inceleyemeden, Harry'i ayıltmak için umutsuz bir uğraş veren; Ron, Draco ve Neville gözüne çarptı. Harry, Ginny'den farklı olarak, uyuyordu. Direkt. Ron ayak, Draco el bileklerinden tutmuş, Neville ise yol boyu onlara rehberlik etmiş ve onu sürükleyerek buraya getirmişlerdi.

Kızıl saçlı kız oldukça saçma durumda olan üçlünün haline gülmeden edemedi ve iki arkadaşının da kollarını dürterek göz ucuyla kendi aralarında ufak çaplı bir savaşa girmiş oğlanları işaret etti.

Hermione muzipçe sırıttı. "Hadi git de öp şu çocuğu Gin." dedi sadece kızıl saçlı kızın duyabileceği bir ses ile.

Ginny anlamaz ifadeyle arkadaşına baktığında Hermione açıklama ihtiyacı hissetmişti. "Belki de prensesin öpücüğü prensi uyandırır?"

Kızıl saçlı kız arkadaşının dalga geçerek konuşmasına gözlerini devirdi ve oyunculukla dudaklarını büktü. "O öyle değildi sanki ya..."

I'm in love with an angel | hinnyWhere stories live. Discover now