16║ çatı katı ve eski albümlerin yıpranmış fotoğrafları.

551 82 137
                                    

-Harry Potter

"Bence artık pes etmeliyiz Çatalak." dedi Sirius yanaklarını şişirerek. Bir yandan da elleri cebinde, önündeki kolilerden yere saçılmış, her tarafa dağılmış kağıt parçalarına sıkıntıyla bakıyordu.

"Bence de." dedi yanındaki kumral saçlı, yüzü ilginç yara izleriyle dolu adam arkadaşını destekleyerek. "Buradan bir şey çıkacağı yok."

"Agh lanet olsun." diye homurdandı cümlelerin muhattabı siyah saçlı olan. Yere saçılan eşyaları toplarken yüzünden kaymış gözlüklerini düzeltti. "Lils benim derimi yüzecek."

Yandaki Harry önündeki kolileri deli gibi karıştırırken başını onaylayarak salladı. "Evet." dedi babasına hitaben. "Evet öyle yapacak."

James bozulmuş bir şekilde oğluna döndü. "Sağol oğlum. Duruma ne kadar da yardımcı oluyorsun öyle."

"Eh." dedi Harry babasının sözüne dalga geöerek cevap verip. "Bilirsin yardımsever bir kişiliğim oldu hepimizin sayesinde."

"Harry-" dedi James sinirden belirgin bir şekilde kasılmış yüz hatlarıyla.

"Hiç şikayet etme Çatalak." dedi Sirius yandan gelen yayarak rahat rahat konuşmasıyla. "Sinirlerini de başkasından çıkarma."

"Aynen öyle. Arabayı çarpıp sigorta belgelerini de kaybeden kişi sensin. O yüzden huysuz dedeler gibi davranmayı kes." dedi Remus elinde tuttuğu karton koliyi umutsuzca baş aşağı sallarken.

"Teşekkürler verdiğiniz mükemmel moraller için." dedi James kuru kuru. "İyice rahatladım."

"Ne demek görevimiz." diye seslendi Harry şu anda bulundukları evin çatı katının diğer ucundan.

Tam, James bu gün içerisinde milyonuncu kere huysuzlanmak için ağzını açmıştı ki Remus sabır çekerek engel oldu. "Her neyse buradan bir şey çıkmayacak bu belli." dedi aceleyle. "Bir de bodruma bakalım."

Harry kafası karışarak çatı katından inmek için hareketlenmiş üç kişiye baktı. "İyi ama ben hala içine bakmadığımız koliler var." dedi kafası karışarak. Bir yandan da işaret parmağı ile köşede kalmış iki kokiyi gösteriyordu.

Sirius yanından geçerken omzunu patpatladı. "Onları sen hallet, daha hızlı olur." dedi fısıldayarak. "Çünkü huysuz şirin bir noktada haklı. Eğer Lily gelene kadar o belgeleri bulamazsak bu evden tek parça halinde çıkamayız."

Evet. Büyük ihtimalle annesi gelmeden önce gerekli belgeleri bulamazsak ertesi gün Harry, okula gidecek durumda olamazdı.

Harry yanaklarını şişirerek kalan son iki karton kutuya baktı. Ama başını onaylayarak salladı. "Tamam. Siz bodrumu halledin."

En sonunda, önde söylenen James, arkada göz devirerek onu takip eden ikili gittiğinde Harry aceleyle adımlarını attı ve kalan son iki karton kutudan birinin içini açtı. İçindeki kitapları salak gibi teker teker indirip acaba belge içinde mi diye baş aşağı salladı. Hiç birinden bir şey çıkmayınca da sinirle iç çekip baştan savma bir şekilde hepsini yerine koydu.

Çatı katında boşaltmadıkları son koliye geldiği zaman onun içini de kitapların doldurduğunu görmüştü. Onun içindeki kitaplara da sabahtan beri uyguladığı şeylerin aynısını yaptı. Onu durduran tek şey, kutunun en aşağısında duran yıpranmış, soluk yeşil kapaklı bir fotoğraf albümü olmuştu.

Şaşırmadan edemedi. Bütün albümler alt katta, salonda durur, annesiyle babası da eve gelen her misafire gururla mutlu fotoğraflarını göstermekten çekinmezdi.

Kaşlarını çattı ve uzanıp albümü elleri arasına aldı. Üzerinde birikmiş toz tanecikleri ellerinin ufak bir hareketi ile her tarafa uçuştu.

Kalın bir albümdü, pek sağlam olmayan kopmak üzere, rengi solmuş yeşil kapağından geçmişten kalan bir şey olduğu belliydi. Üzerinde ise zamanında bir şeyler yazdığı belliydi. Ama zaman onu da silmiş, yok etmişti anlaşılan.

Meraklı parmakları, beklemeden ilk sayfayı açtığında havada donup kalmış, çatılı kaşları ise gerginliğini unutmuş, kocaman olmuş gözleri ile havaya kalkmıştı.

Yan yana durup poz veren Arthur Weasley ve James Potter'ın neşeyle gülümseyen yüzleri vardı ilk sayfada...

Gözlerini kapattı ve kendine gelmek için iki yanağımı da hafifçe tokatladı. Yanlış görmediğine emin olmak için yeniden gözlerini açtığında o iki yüzün aynen orada kaldığını görmesiyle gerçek olduğunu anlamıştı.

Burada ne s*kim oluyordu?

Şaşkınlıktan gümbürdeyen kalbi ile hemen diğer sayfayı çevirdi ne yapacağını bilemez elleri.

Her sayfada şaşkınlığını kat kat arttıran şeyler vardı.

Siyah saçlı ufak bir oğlan ve onu kovalayan çilli, kızıl saçlı, mavi gözlü, diğerine nazaran daha uzun boylu bir başka oğlan.

Harry James Potter ve Ronald Billius Weasley...

Elindeki kundakta kızıl saçlı narin bir kızı tutan Lily Potter ve az önceki fotoğrafta olan onun etrafında çevrelenmiş, meraklı gözlerini ufak bebeğin üzerine dikmiş iki oğlan.

Ardından Lily, James, Molly ve Arthur dörtlüsünün oldukça mutlu görünen birkaç pozu.

Sirius ve Remus'un beraber kovaladığı iki çocuk, Fred ve George Weasley.

Daha yeni yürümeye başlamış Ginny'e yardım etmek için ellerinden tutmuş ona rehberlik edip, arkadaşına gülümseyen ufak bir Harry.

Weasley ailesinin diğer çocuklarının ve çapulcuların birkaç fotoğrafı.

Böylece gidiyordu, gidiyordu...

En son iki fotoğrafın birinde de Potter ailesinin evinde oyun oynayan Harry ve Ron vardı. Resmin ucunda da köşedeki beşiğinde uyuklayan ufak bir Ginny de seçilebiliyordu.

Albümün son fotoğrafı da, bu resmin devamıydı. Ufak kızılın yanağına masum bir öpücük konduran ufak Harry ve bundan kendilerine eğlence çıkarttıları belli olan çapulculardan oluşuyordu...

Alt kattan babasının sesinin ona ulaşmasıyla daldığı dünyalarda sarsılaral çıktı.

"Harry! Belgeyi bulduk tanrıya şükürler olsun! İnebilirsin oradan."

Harry aceleyle gördüğü son fotoğrafı albümden çıkarıp cebine attı ne olur ne olmaz, kaybolup yok olasın diye. Albümü de yanına alacaktı ama ilk önce o son fotoğrafı güvenceye aldı. Onun... Kendine özel kalmasını istiyordu. Bir yandan da aceleyle cevap verdi "Tamam baba geliyordum!" diye.

Aşağı inerken fotoğraf albümünü odasına koymayı ihmal etmedi. Bu albümü bir şekilde okula götürüp Ron, Hermione ve Ginny'nin eline ulaştırmalıydı ve ne cehennem döndüğünü bir şekilde çözmelilerdi.

Zira az önce gördüğü fotoğraflar hiç yapmacık durmuyordu.

Bir kısmı siyah beyaz, yıpranmış fotoğraflardaki insanların gülüşleri sahte değildi.

Yalan değildi.

Onlar... Mutlulardı.

Weasleyler ile...

━━━━━━━ •♬• ━━━━━━━

Eveet. Kısa olduğunu biliyorum ama olsundu. Bu bölümü yazarken Minnie okuyucuların tepkisini hayal ederek çok eğlenmişti smxmsmxmsm

Yorumlar ve tepkilerinizi alayım :)

Sınırımız: 38 oy.

Sizi seviyorum...

I'm in love with an angel | hinnyDove le storie prendono vita. Scoprilo ora