24║ kızıl saçlı sokak piyanistinin, unutulmayacak hediyesi.

457 66 54
                                    

Bölüm şarkısı: We The Kings - Sad Song

━━━━━━━ •♬• ━━━━━━━

Harry James Potter,

İçimde kalanları, uzun süre çıkmış olsak da söylemeye cesaret edemediğim cümleleri ve seni ne kadar özleyeceğim ile ilgili klişele kelimelerle dolduracağım bu kağıt parçasını okuduğunu umut ediyordum.

Bir şey okurken kağıdının üzerinde hızla gezinen gözlerini, başını eğdiğin için burnundan birkaç milim oynayan gözlüğünü düzeltmeni, alnına düşen siyah saç tellerini ve hafifçe çatılan kaşlarını hayal etmeye çalışmak çok acı verici.

Gerçeğini görmek isterken sadece hayal etmek çok acı verici.

Neyse. Bu notu yazmamın amacı yokluğunda ne kadar acı çektiğimi, ya da sensiz ne yapacağımı bilmediğimi söyleyip sızlanıp mızırdanmak değil. İkimizin de başında yeteri kadar dert varken senin kafanı kendiminkilerle doldurup söylenmeyeceğim.

Mızmızlanacağım tek şey, senin doğum gününün çoktan geçmesi ve benim emek emek hazırladığım hediyeyi sana veremeyecek olmam.

Sana doğum günü hediyeni vermeyi o kadar çok isterdim ki...

Doğum gününde sana hediye etmek istediğim, kendi bestelediğim melodiyi dinlemeni, beğenip beğenmediğini duymayı... Sokakta bir sürü kişiye değil, sadece sana özel olan müziği dinlemeni...

Evet, sana doğum gününde, kendi bestelediğim müziği hediye edecektim ama sanırım yalan oldu bu, işler yolunda gitmedi falan...

Ne zaman yolunda gitti ki zaten?

Neyse. Evimizde bir piyano var. Zaten akşam yemeğine geldiğinde görmüşsündür. Bu parçayı da ondan çalışarak besteledim.

Amacım ise ilk sana çalmaktı, olmadı.

Sağlık olsun dedim, ben de sana bir şarkının sözlerini hediye etmeye karar verdim.

İlgini çekerse bir ara bakarsın belki.

Sen ve ben
Gökyüzünde patlayan havai fişekler ve melodiler gibiydik.

Seninle hayata tutunuyorum.
Kalbimin tüm eksik parçaları gibi, sonunda tamamlanıyor işte.

Öyleyse zamanı durdur, tam burada ay ışığında.
Çünkü gözlerimi asla kapatmak istemiyorum.

Sensiz kendimi kırılmış hissediyorum.
Bir bütünün yarısı gibi.
Sensiz tutacak bir elim yok.

Sensiz kendimi parçalanmış hissediyorum.
Fırtınada bir yelken gibi.
Sensiz sadece hüzünlü bir şarkıyım

Sadece hüzünlü bir şarkıyım

Seninle düşüyorum.
Sanki tüm geçmişimi ve gölgemi duvarda bırakıyormuşum gibi.

Seninle güzel bir karmaşayım.
Sanki el ele duruyormuşuz gibi tüm korkularımız karşımızdayken.

Öyleyse zamanı durdur tam burada ay ışığında.
Çünkü gözlerimi asla kapatmak istemiyorum

Sensiz kendimi kırılmış hissediyorum
Bir bütünün yarısı gibi

Sensiz tutacak bir elim yok
Kendimi parçalanmış hissediyorum
Fırtınada bir yelken gibi

Sensiz ben sadece hüzünlü bir şarkıyım

Mükemmel bir melodisin
Duymak istediğim tek ahenksin

Sen benim en sevdiğim yanımsın
Sen yanımda dururken
Korkacak hiçbir şeyim yok

Sensiz kırılmış hissediyorum
Bir bütünün yarısı gibi

Sensiz tutacak bir elim yok

Kendimi parçalanmış hissediyorum
Fırtınada bir yelken gibi

Sensiz ben sadece hüzünlü bir şarkıyım
Ben sadece hüzünlü bir şarkıyım...

Aslında ilk baş, bu şarkının müziğini piyanomda çalıştım sadece. Melodisi hoşuma gitmişti, gözümde basit bir şarkıdam başka bir şey değildi. Ama sözlerine bakınca anlam dolu geldi.

Ben de sana hediye etmek istedim çünkü...

Bizim en önemli zamanlarımıza, dönüm noktalarımıza şahitlik edenler notalar ve müzik değil miydi?

Sokakta seninle ilk karşılaştığımız zaman piyano çalıyorum ve bana aşk itirafı yaptığın zaman Taylor'un şarkısı eşlik ediyoedu bize.

Üstelik geçenlerde duyduğum bir teori de etkili oldu buna.

Bu teoriye göre, Dünya üzerinde oluşan seslerin hepsi, bozulmadan, yok olmadan, uzayın sonsuz boşluğunda, sonsuza kadar yankılanırmış.

Bunum doğru olmasını deli gibi istiyorum. Çünlü bu, bize şahitlik eden melodilerin, sonsuza kadar yankılanacağı ve asla yok olmayacakları anlamına geliyor.

Umarım doğrudur.

Neyse. Yine konudan saptım. Sonuç olarak bu ufak hediyenin anlamlı olacağını düşündüm ama beğenip beğenmemek sana kalmış.

Umarım beğenirsin.

Bayağı yazdım ya...

Sonuç olarak, bu ufak notun da sonuna geldik.

Ama bitirmeden önce söylemeliyim.

Seni seviyorum Harry...

Bir Potter'sın, abimin en yakın arkadaşısın.

Ama ben seni çok seviyorum.

Notu çoktan okuyup bitirmiş, belki de ellinci defa yeniden okurken bembeyaz kağıdın üstünde gözlerini gezdiren siyah saçlı oğlan bunu okurken karnına oturan sert, ağrı bir yumru hissetti.

Ne zaman bu notu okusa olduğu gibi boş bakan gözlerini etrafta gezdirirken yutkundu.

Manchester'a üniversite için geleli çok olmuştu, ailesi hâlâ Londra'daydı. Şimdi ev arkadaşı olan Neville ile ufak bir daire tutup buraya yerleşmelerinin üzerinden aylar geçmişti.

Harry ne kadar yeni yaşam biçimine ayak uydurmaya çalışsa da, Ginny'i düşünmediği tek bir gün bile olmuyordu. Belki yaz sıcaklarının artıklarını barındırann son bahar günleri de onda ufak bir nostalji hissi uyandırıyordu kim bilir?

Güneşin altında parıl parıl parlayan simsiyah bir piyano ve onun başında müziğinde kaybolurken, keyifle melodileri çalarken, farkında olmadan gözlerini huzurla kapatmış kızıl saçlı kızı güneşli bir sonbahar gününde görmüştü.

O sonbahar gününün üzerinden ise, bir yıldan fazla geçmişti.

'Sadece sıradan bir müzisyen' diyerek kendini belli şeylere inandırmaya çalıştığı günlerin üzerinden bir yıldan fazla geçmişti.

Her cumartesi, okul, ödev ve ders koşuşturmasının içinde nefes aldığını hissettiği sokağa, kendinden beklemediği bir neşeyle gittiği haftaların üzerinden bir yıldan fazla geçmişti...

...ve Harry James Potter, hayatını değiştiren bir kızla tanıştığı sonbaharı, o kız yanında olmadan geçirmişti.

━━━━━━━ •♬• ━━━━━━━

Bir bölüm olarak düşünmeyin. Daha çok, o kadar olay yaşadıktan sonra verilen bir mola gibi... Ufak tadımlık bir bölüm.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Sizi seviyorum...

I'm in love with an angel | hinnyWhere stories live. Discover now