33║ "buraya, seninle tartışmaya değil, uzlaşmaya geldim."

390 57 25
                                    

-James Potter

"BU NE HÂL?!"

Eve adımını atar atmaz karşısında beliren eşinin trip dolu sesine maruz kalan adam korkuyla irileşen gözleri eşliğinde irkilerek yerinde zıpladı.

"Lily?"

Kızıl saçlı kadın kollarını göğsüne kavuşturdu, çatılmış kaşları iyice gerildi. Sesi birkaç oktav düşse de hâlâ normalin üzerindeydi. "Lily ya..." dedi sinirden git gide daha da kızaran yüzüyle. "İki saat önce işten dönmesi gereken eşini bekleyen Lily!"

James iç çekti. Büyük ihtimalle şu anda başka başka şeyler düşünen Lily'i sakinleştirmek için öne doğru bir adım attı. "Zambağım biraz beni dinler misin-"

"Neden?" diye sordu Lily gözlerinden ateş çıkarak. "İki saattir! Bir açıklama yapmıyorsun, arıyorum açmıyorsun, mesaj atıyorum, dönmüyorsun! Sirius'la Remus'u arıyorum, bilmediklerini söylüyorlar! Ben seni neden dinleyeyim şimdi?!"

Derin bir nefes verdi James. "Mantıklı bir sebebim var da ondan." dedi. "Bir haber aldık ya bu gün... Düşünceliydim biraz."

"Hayret! Düşünemezsin sen genelde."

"Sağol iltifatın için." dedi James. Aşırı sinirli bir Lily'i daha da sinir etmek için gıcık gıcık devam etti. "Kafamı dağıtmak için bara gittim."

Kadın derin bir nefes çekti gözleri kocaman olmuş bir şekilde. "Bara mı?"

Kıskançlık damarı devreye girmişti işte... Yaş kaç olursa olsun değişmiyordu.

"Evet." dedi James oyununa devam ederken. "Orada da biriyle buluştum, hatta numarasını ald-"

"NE DEDİN SEN!"

James eşinin iyice sinirlenmiş hâliyle eğlenmek istese de içten içe tırstığını hissediyordu. "Şaka yaptım- ah vurma tamam!"

"APTAL! BU NASIL ŞAKA?!" dedi Lily hâlâ James'in koluna yumruk ardına yumruk indirirken. İyice burnunda soluyordu. James'e güveni her zaman sonsuzdu ama eşinin bu kadar geç saatte eve gelmesi, üstüne saçmalamaya başlaması sinirlerini kaldırmıştı. Üstelik birkaç günün ardından James'e söylemeye karar verdiği bir fikir varken elinde.

"Gerçekten şaka." dedi James onu sakinleştirmeye çalışarak. "Bara gittim ama biriyle görüşmeyi önceden planladığımız için. O kişi de erkekti."

Kadının ısrarlı ve yeniden alevlenen bakışlarını görünce dayanamayarak en sonunda eşinin sinirini söndürecek cümleyi kurdu James.

"Arthur ile görüşmem gerekiyordu."

|2 saat önce|

Ekşi, kusma isteği uyandıran alkol kokusuna harmanlanmış sigara dumanı her yerdeydi. Saniye başı yüzünü buruşturmaya, öksürmeye ve gözlerini kısmaya engel olamıyordu.

Bu lanet olası, alçak tavanlı, boğucu, klostrofobik mekanı neden seçtilerse!

Etrafın bunaltıcı havası bir yana, ela gözleri her zaman her yerde belirleyici unsur olan kızıl saçların sahibi adamı arıyordu. Yıllardır yüzünü bile görmek istemediği, şimdiyse onunla konuşmazsa çatlayacağını hissettiği adam.

En sonunda ufak, yuvarlak bir masada oturan kızıl kafa gördüğü zaman somurtarak oraya ilerledi. Ne diyeceğini bilemedi.

"Hey."

Arthur Weasley, ağır ağır kafasını kaldırıp yıllar önceki dostuna baktı. Eskiden oturup saatlerce kesintisiz sohbet edip asla susmayan iki adam, uzun yıllar sonra tekrardan konuşuyorlardı.

I'm in love with an angel | hinnyWhere stories live. Discover now