Bölüm 34 🍃

10.1K 811 425
                                    

Bölüm Şarkıları :

Adele- Somone Like You
Arctic Monkeys - R U Mine
Tuğkan - Kusura Bakma

Multimedya : Gece ve Pars

Aldığım muhteşem teklifin üzerinden henüz birkaç hafta geçmiş olmasına rağmen Pars daha şimdiden her şeyin eksiksiz olması için çalışmaya başlamıştı bile.

Bu süreç içinde Kayhan ve Ardil hoca ile olan ilişkim doktor - stajyerden çok bir ağabey kardeş gibi olmuştu. Hatta bazen nöbetlerde bile unutup ağabey diye seslendiğim oluyordu ki sonrasında herkes bön bön bize bakarken farkında olmadan gülmeye başlıyorduk. Bu samimiyet Pars'ın da önyargısını kırmış ve onların arasında da güzel bir arkadaşlık başlatmıştı. En azından aklının artık bende kalmadığını biliyordum.

Şimdi ise Kayhan ağabey ve nişanlısıyla birlikte hastanenin kafeteryasında oturuyorduk. Israrlar üzerine artık kaç yüz bin kere anlattığımı sayamadığım hikayeyi bu seferde Beril'e anlatıyordum.

"Bak burayı iyi dinle Beril, çok heyecanlı." Kayhan ağabey nişanlısının kolunu dürterek bana odaklanmasını sağladığında gülerek karton bardağı avuçlarımın arasına aldım.

"Ay Kayhan mıncıklayıp durmasana! Dinliyorum işte." Beril'in ani çıkışına karşılık yanındaki dağ gibi adamın oturduğu yere sindiğini görmek bana içten içe kahkaha attırdı. Eğer o kahkahayı dışardan atsaydım muhtemelen önümüzdeki bir ay sadece dosya düzenliyor olurdum.

"Sonra da Pars bana ses kaydını dinletti ve böylece barıştık." Kayhan ağabey ellerini birbirine vurduğunda hemen başımın üzerinde bir gölge belirdi.

"Gece yaklaşık on beş dakika sonra bir sezeryan var. Sedat'dan senin için izin aldım, eğer istersen girebilirsin." Heyecanla oturduğum yerden kalktığımda bir an başım döndü ama aldırmadan masaya tutundum.

"Çok teşekkür ederim ağabey ! Hemen hazırlanıp gidiyorum." Tam koşarak yanından geçiyordum ki parmakları hafifçe kolumu kavradı ve beni durdurdu.

"Kaç gündür dengen bok gibi farkındasın değil mi ? Gözlerinin karardığını söylüyorsun, bırak bir test yapalım. Neyin inadı bu ?" Ardil ağabeyin sinirle parlayan gözleri yüzümde gezinirken başımı hızlıca iki yana salladım.

"Demir eksikliği, kansızlık her halt var bende, aniden ayağı kalkınca öyle oluyor. Sorun yok." Cevap vermesine izin vermeden yanından sıyrılırken bir yandan da gözlerimi ovuyordum.

Karnıma giren sancıyla koridordun ortasında iki büklüm kalırken derin bir nefes almaya çalıştım. Muhtemelen birkaç güne reglim başlayacağı için daha fazla üzerinde durmadan ameliyathaneye koştum.

Hazırlanıp ellerimi dezenfekte ettiğim sırada Sedat hoca gelmişti yanıma.

"Gece, senden çok dikkatli olmanı istiyorum tamam mı ? Aklını meşgul eden ne varsa sil ve sadece işine odaklan." Başımı sallayarak onayladığımda birlikte soğuk ameliyathaneye girdik.

Sedat hoca bir yandan işini yaparken diğer yandan yaptığı her şeyi en ince detayına kadar gösteriyordu. Sakin başlayan operasyon annenin nabzının yavaşlaması ile hareketlenmişti.

İçimde büyük bir korku baş gösterirken acıyla yutkundum.

"Hocam bebeğin kalbi durdu ! Anneyi de kaybediyoruz." İçerisi aniden bir kaos ortamına dönerken kan takviyesi için birkaç defa dışarı gönderilmiş çıktığımda da kadının birkaç akrabası tarafından soru yağmuruna tutulmuştum ama cevap veremiyordum.

DERS NOTU 'yarı texting -TAMAMLANDI-जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें