Bölüm 17 🍄

26.5K 1.3K 599
                                    

Bölüm Şarkısı : Dilhan Şeşen - Acıtır Yara
Bağzıları - Sizin Olsun Dünyalar

Multi : Gece

Pars'ın bana göre oldukça büyük itirafının ardından üç gün geçmişti ve ben hâlâ tepkisiz bir şekilde koltukta oturuyordum. Ne demem ya da ne yapmam gerektiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu ve bu işleri daha fazla boka batırıyordu.

Pars ile birlikte olma düşüncesi... Çok farklı hissettiriyordu. Şu ana kadar tanıdığım en kibar ve eğlenceli erkeğin Pars olduğu çok açık ara bir fark ile ortadaydı ama yine de etrafındaki kızları ve eski sevgililerini düşünmek kendimi yetersiz hissetmeme sebep oluyordu.

Saçma olduğunu bende biliyordum ama her gece yatmadan önce Pars'ın eski sevgililerini araştırma dürtüme karşı koyamıyordum. Allah vardı kendimle kıyasladığımda hepsi çok güzel ve manken gibi kızlarda. Ki çoğu da mankendi zaten.

Pars birkaç defa aramıştı ama sonunda düşünmem için fırsat vermiş olmalı ki dünden beri bir atakta bulunmamıştı. Onu daha şimdiden özlemiştim ve daha fazla uzak kalmak istediğimden emin değildim.

Telefonumu elime alırken ne kadar tereddüt etsemde parmaklarım istemsizce tuşların üzerinde geziniyordu.

Gece : Pars vaktin varsa biraz konuşabilir miyiz ?

Mesaj anında mavi tik olduğunda gergin bir şekilde tırnaklarımı kemirmeye başladım. Ayça şu halimi görse benimle aylarca alay ederdi.

Baş Belası : Tabii ki. Senin için her zaman vaktim var.

Baş Belası : Nerede buluşalım ?

Baş Belası : Ya da ben gelip alabilirim seni istersen ?

Gece : Sahil uygun mu ?

Baş Belası : Tabii, yarım saat sonra oradayım.

Uyuşuk bir şekilde giyindikten sonra motorun ve evin anahtarının birbirine bağlı durduğu anahtarlığı eşofmanımın cebine atıp telefonumu da diğer cebime koydum.

Komodinin üzerinde duran kaskımı koluma takıp yavaş adımlarla aşağı inmiş ve kaskı kafama geçirip motorun üzerine binmiştim.

Kaskın altından sızan saçlarım rüzgar yüzünden havada dalgalanırken kafamın içi fazlasıyla doluydu. Ona neye dayanarak buluşmayı teklif etmiştim kesinlikle bilmiyordum. Üstelik ne diyecektim ki adam ? 'Pars, ben yirmi dört yaşına gelmiş olmama rağmen hâlâ liseli bir ergen gibi davranarak duygularımdan emin olamıyorum. Kusura bakma bende böyleyim işte,' diyemezdim ya !

Bütün yolu ona ne diyeceğimi düşünerek geçirdiğim için normalden daha kısa gelmişti bana. Sahil görüş açıma girmişti ve mesafeye rağmen gergin bir şekilde olduğu yerde dönüp duran Pars'ı da görebiliyordum. Kafasını kaldırdığı an kafamda kask olsa bile göz göze gelmiştik.

Gözlerim trafik ışığına kaydığında bana yanan yeşil ışığı görmemle gaza yüklenip motorun ileri atılmasını sağladım. Gözlerim tekrar Pars'ın yüzüne çevrildiğinde suratındaki endişe ifadesi bir an afallamama sebep olsa da bunu anlayabilmek için yeteri kadar zamanım olmamıştı.

Başım Pars'ın bakışlarını takip ederek sol tarafıma doğru döndüğünde bedenimin büyük bir acıyla havalandığını hissetttim. Her şey ağır çekimde ilerlerken vücudumun havada süzüldüğünü anlayabiliyordum ama kemiklerim o kadar sızlıyordu ki olan biteni anlayacak kadar odaklanamıyordum.

Sertçe yere çakıldığımda dalgınlıkla gevşek bağladığım kaskım başımdan fırlamıştı. Yere çarpan kafamı ensemden itibaren bir ürperti ele geçirdiğinde etraftaki sesler fazlasıyla boğuktu.

DERS NOTU 'yarı texting -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin