2.BÖLÜM

7.5K 1K 455
                                    

14 yıl sonra

"Anne onları tanımıyorum bile, neden oraya gitmek zorundayım?"
"Bu ortak şirketimizin başkanının oğlunun düğünü. Bizi temsilen katılmalısın. Biliyorsun, eğer abin burada olsaydı o katılacaktı."
Biliyordu. Abisi 1 hafta önce babası ile birlikte bir iş gezisine çıkmıştı ve gelmelerine daha 2 hafta vardı. Oflayıp onaylar biçimde başını salladı Seungmin. Şirket işlerini sevmiyordu.

"Odana git ve hazırlan çabuk. Düğün Töreninin başlama saatine az kaldı"

"Tamam"

  Ayağa kalkıp merdivenlere yöneldi. İkinci kata çıktığında koridorun sonunda olan odasına ilerledi. Kapıyı açıp içeri girdiğinde hep yaptığı gibi duvarlarda gezdirdi önce gözlerini. Her tarafta bir sürü çizim asılıydı. Bunları kendisi çizmişti. Resimlerden birine doğru ilerledi ve elini yakışıklı yüzün üzerinde gezdirirken kısık sesle mırıldandı. "Neden seni hiç bir yerde bulamıyorum?"
  Seungmin'in ailesinin şirketi Kore'nin en güçlü şirketlerinden biriydi. Bu yüzden bir sürü kişi ile bağlantıları vardı, birini bulmak isterlerse bu uzun sürmezdi ancak o Chan'ı beş yıldır aramasına rağmen ona dair tek bir iz bile bulamamıştı.
  Onu kurtardığı günden beri Chan ile alakalı bir sürü soru işareti kalmıştı Seungmin'in aklında. Söz verdiği gibi kimseye ondan bahsetmemişti ama kendi kendine sürekli onu düşünmüştü. Çocukken bir süper kahraman gibiydi gözünde, büyüdükçe hatırladıkları daha da anlamlı olmuş bu yüzden Chan daha gizemli bir hâl almıştı onun için. Onu neden bulmak istediğini bilmiyordu. Sadece içindeki sesi dinliyordu.
  Düşünmeyi bir kenara bırakarak çoktan hazırlanıp yatağının üzerine bırakılmış şık takımı aldı.
  Üzerini değiştirdiğinde siyah saçlarını ortadan ikiye ayrıp alnını açığa çıkaracak şekilde şekillendirdi. Yakalarının ortasındaki Güneş şeklindeki broşu da düzelttikten sonra aynada kendine baktı. Hazırdı.

  Yatağının üzerindeki telefonunu alıp saate baktığında çıkması gerektiğini gördü

Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.

  Yatağının üzerindeki telefonunu alıp saate baktığında çıkması gerektiğini gördü.

   Şoför törenin olduğu yerin önünde durmuştu. Seungmin arabadan indiğinde alana göz gezdirdi. Çeşitli çiçeklerle süslenmiş geniş bir bahçeydi burası. Davetliler için masa ve sandalyeler vardı yer yer, çiftin evlilik yemini edeceği yer de bahçenin en ön kısmındaydı. Beyaz ahşaptan yapılmış, abartılı olmayacak şekilde süslenmiş bir alandı.
Burasının beklediği kadar şaşaalı olmamasına şaşırdı genç çocuk, üstelik davetlilerin sayısı da fazla değildi. Normalde bu tür düğünler olabildiğince gösterişli ve kalabalık olurdu. Bu yüzden çifte karşı küçük bir yakınlık hissetti içinden.
  Gülümseyerek bahçenin girişinde davetlileri karşılayan yaşlı iki çifte doğru ilerledi. Gelin ve damatın ailesi olmalıydılar. Önlerinde saygıyla eğilip "merhaba efendim" dedi. "Ben başkan Kim Jeongsuk'un oğlu Kim Seungmin."
Sol tarafta duran Hangbok (geleneksel Kore giysisi) giymiş kadın sıcakça gülümseyerek cevap verdi. "Hoş geldin"
Diğerlerinin de elini sıktıktan sonra düğün için getirdiği hediyeyi verdi ve içeri girdi Seungmin.
Tanıdığı kişilere selam vererek boş bir masaya geçti. Burada samimi olduğu kimse yoktu bu yüzden tören başlayana kadar sessizce oturmayı planlıyordu ki telefonu çaldı. Arayan ismi görünce direkt açmıştı.
"Efendim hyung"

"Nasılsın Minnie?"

"İyiyim hyung, sen nasılsın? İşler nasıl gidiyor?"

"Ben de iyiyim köpekçik, ve yaptığımız anlaşmalar tahmin ettiğimizden de kolay oldu. Yani erken dönebiliriz"

Seungmin sevinçle yanıtladı. "Çok sevindim!"

"Şu an Heechul hyung ve Momo noona'nın düğününde olmalısın. Onlara katılamadığım için çok üzgün olduğumu söyle"

Onlarla bu kadar yakın olduğunu bilmiyordu. "Söylerim hyung"

"Minnie benim kapatmam gerek, sonra tekrar konuşuruz~"

"Görüşürüz hyung~" Aegyo yaparak kapatmıştı Seungmin telefonu.

  O tekrar etrafa göz gezdirmeye devam ederken hava karardığı için alandaki ışıklandırmalar açılmaya başlamıştı. O sırada gözüne biri takıldı. Kendinden çok uzakta olduğu ve yüzüne gölge düştüğü için kim olduğunu göremiyordu ama o kişiyi bir yerden tanıyormuş gibi hissediyordu. Bir süre adamı inceleyip yüzünü görmeye çalıştı, içindeki garip merak duygusunu bastırmak için yanına gidecekti ki tören başladı.
Töreni sunan kişi bir kaç şey söyledi önce. Konuşmasını bitirdiğinde Momo babası ile beraber alana giriş yaptı, yolun yarısında babasının kolundan çıkıp birazdan kocası olacak Heechul'un koluna girdi, beraber yemin edecekleri yere ilerlediler. Momo beyaz gelinliği ve omzuna dökülen sarı saçlarıyla gerçek bir periyi andırıyordu. Davetlilerden alkış sesleri yükseliyordu.
Seungmin de tüm ilgisini törene yöneltmişti.
Gelin ve damat sırayla sonsuza dek birbirlikte olacaklarına dair evlilik yeminlerini etmiş, Heechul'un ne kadar mutlu olduğunu göstermek için verdiği sevimli tepkiler alandaki herkesi güldürmüştü. 'Ne güzel bir çift' diye geçirdi içinden Seungmin.

   Tören bitmişti ve bazı davetliler ayrılmıştı oradan. Seungmin abisinin dediklerini iletmek için Heechul'u arıyordu. Uzaktan birileriyle konuştuğunu gördüğünde yüzüne küçük bir gülümseme yerleştirerek oraya doğru yönlendirdi adımlarını. Yaklaştıkça konuştuğu kişileri de görmeye başlamıştı. Heechul bir adamla sarılıyordu, yanında ise Momo ve sarıldığı adamın arkadaşları olduğunu tahmin ettiği 3 kişi vardı. Konuşmaları bittikten sonra Heechul'un yanına gidecekti. Ancak duyduğu ses içinden bir hissi dürtüklemişti. O daha ne olduğunu anlayamadan Heechul ve ona sarılan kişi ayrıldılar. "Tebrik ederim hyung, tebrik ederim noona. Umarım hep mutlu olursunuz"
Gördüğü yüzün gerçek olup olmadığını sorguladı Seungmin. Bu mümkün değildi.
  "Bize hep çok destek oldun, teşekkür ederiz Chan" kulaklarını bu sefer Momo'nun zarif sesi doldurmuştu.
  Chan... Chan... Bang Chan! Gözleri büyüdü genç çocuğun. Bu imkansızdı. Hayır şu an gerçekten bir rüyada olmalıydı. Karşısındaki yüz ve zar zor hatırladığı sesi 14 yıl öncekiyle tıpa tıp aynıydı. Böyle bir şey mümkün müydü?
Gözlerini sıkıca kapatıp açtı, hiç bir şey değişmemişti. Şu an yatağında değildi, hâlâ bu bahçedeydi.
"Seungmin?" Kendisine seslenen Heechul'a baktı Seungmin. Hayır...

"Beni tanıyor musunuz?" Kendisine yöneltilen soruyla donakaldı.
Chan tek kaşını kaldırmış onu daha önce görüp görmediğini sorguluyordu kendi kendine.

Seungmin sertçe yutkundu. Bir rüyada falan değildi şu an, hepsi gerçekti...




Oy vermeden gitmeyin lütfen^^

You Are || ChanMinOù les histoires vivent. Découvrez maintenant