4.BÖLÜM

6.8K 761 498
                                    

Günlerdir Seungmin'in aklındaki tek şey Chan olmasına rağmen ondan bir mesaj bile alamamıştı. Şimdi de son zamanlarda sık sık yaptığı gibi yatağında uzanmış kitap okumaya çalışıyor ancak gözü sürekli yanındaki telefona kayıyordu. Arada bir telefonu eline alıp rehberi açıyor sonra da dudaklarını büzüp geri bırakıyordu.
Düğün töreninin üzerinden 3 gün geçmişti.
Tekrar buluşacaklarına dair sözleşmelerine rağmen Chan'dan hiç ses çıkmamıştı.
Seungmin'in sessiz bir kişiliği vardı, genelde ilk adımı karşısındakinden beklerdi. Bu yüzden çok fazla arkadaşı olmamıştı şimdiye kadar, sadece kardeşleri gibi saydığı Felix ve Jeongin bir de zaten öz abisi olan Minho vardı.
Belki de bu sefer ilk adımı kendisi atmalıydı.
Hızlı bir hareketle uzandığı yatakta doğrulup telefonunu aldı. Mesaj kutusuna girip Chan'ın adını buldu, bir süre ne yazacağını düşündü. Basit bir giriş en iyisiydi sanırım.
'Selam' yazıp gönder tuşuna bastı.

Beklediği mesaj tam bir saat sonra gelmişti. Telefon zaten hemen yanı başında olduğu için Chan'ın aksine bekletmeden mesaja baktı.

Bang Chan-sshi
Selam
Biraz meşguldüm o yüzden yazamadım
Üzgünüm
(Yn: isimlerini birbirlerinde kayıtlı oldukları şekilde yazdım)

Seungmin'in parmakları hızla klavye üzerinde gezindi.

Kim Seungmin
Sorun değil.
Bahsettiğimiz buluşmayı ne zaman yapabiliriz?

Bang Chan-sshi
Bu öğleden sonra nasıl olur?

Siyah saçlı çocuğun gözleri duvardaki saati buldu. Saat henüz 11.30'du.

Kim Seungmin
Bana uyar!

Bang Chan-sshi
13.00 da Sun&Moon Kafe'de
*kafenin konumu*

Kim Seungmin
Orada görüşürüz

Bang Chan-sshi
Görüşürüz

Yataktan zıplayarak kalktı Seungmin, koşarak dolabına gitti ve buluşma için giyebileceği uygun bir şeyler aradı.
Mavi bir kot pantolon ve onunla aynı renkte yine kot bir gömlekte karar kıldığında elindeki kıyafetleri yatağın üzerine bıraktı.

Kısa bir duş almak için odasındaki banyoya ilerledi.

Öte yandan Chan da buluşma için hazırlanmaya başlamıştı.
Duştan elindeki havluyla saçlarını kurulayarak çıktığında yatağının üzerinde uzanmış telefonuyla oynayan arkadaşı Hyunjin bakışlarını ona çevirdi.
"Hyung gerçekten onunla buluşacak mısın?"

"Evet" diye kısaca cevap verdi Bang Chan.

"Eğer seni gerçekten hatırlıyorsa bu çok tehlikeli olur. Sorgulamaya başlayacaktır."

Sesindeki bariz netlikle konuştu Chan. "Ama oraya gitmek istiyorum."

Hyunjin anlamadığını belirten şekilde başını salladı ve seslice nefes verdi. "Neden?"

"Bilmiyorum" omuzlarını silkmişti. "İçimden bir ses gitmemi söylüyor ve bilirsin ben hislerime hep güvenirim"
Hyunjin'in yüzüne bakıp kaşlarını çattı. "Ayrıca neden iki saatir gözünü bana dikiyorsun?"

Bu sefer omuz silken Hyunjin olmuştu.
"Kaslarının güzel görünmesi benim suçum değil hyung"

Chan gözlerini devirip elindeki havluyu hâlâ gözlerini karın kaslarında ve geniş omuzlarında gezdiren çocuğa fırlattı. "Çık hadi, üzerimi giyinmem lazım"

Hyunjin yüzünü buruşturarak kafasına gelen havluyu başka bir yere fırlattı ve yataktan kalktı. "Gidiyoruum"

O arkasından kapıyı kapattığında Chan da siyahın hakim olduğu dolabından siyah bol bir sweat ve siyah, yırtık dar kot çıkarmıştı.
Koyu kahverengi saçlarını kurutup alnını açık bırakacak şekilde taramıştı. Daha sonra geniş odasında takıları için ayırdığı çekmeceye yöneldi. En sevdiği küpelerinden birini takıp aynadan kendine baktı, iyi görünüyordu.
Normalde vampirler yansımalarını hiç bir şekilde göremezlerdi ama Chan normal bir vampir değildi, o çoğu konuda diğerlerinden daha özeldi.
Acıktığını hissediyordu bu yüzden gardırobunun çaprazında duran mini buz dolabına yöneldi. İçini açtığında ona bir ay yetecek kadar duran kan torbalarından birini aldı, dilini dişlerine sürtüp köpek dişlerinin uzamasını sağladığında onlarla torbadaki kanı emdi. Bu sayede iki gün daha kan içmesine gerek yoktu.
Uzayan dişleri tekrar eskisi gibi olduğunda beslendiği için kırmızı olan gözleri de tekrar kahverengiye dönmüştü. Şimdi kendini daha iyi hissediyordu.

You Are || ChanMinWhere stories live. Discover now