5.BÖLÜM

6.3K 908 370
                                    

"Bence biz de güzel bir başlangıçla yakın arkadaşlar olabiliriz." Chan bunu söylerken 'arkadaş' kelimesi biraz tuhaf hissettirmişti ama umursamadı.

————————

İkisinin de düşündüğünün aksine çok güzel bir gün geçirmişlerdi. Karşılıklı sorular sorarak birbirlerini daha iyi tanımaya çalışmış, ortak zevkleri hakkında eğlenceli sohbetler yapmışlardı. Yaklaşık iki saatlik bu süre zarfında Seungmin ne karşısındaki adam hakkındaki gizemi hatırlamış ne de Chan'ın aklına tekrar karşılaştığı bu gencin geçmişteki çocuk olduğu gelmişti.
Konuşmalarını Seungmin'in çalan telefonu yüzünden sonlandırmak zorunda kalmışlardı. Annesi acilen eve gelmesi gerektiğini, önemli bir şey olduğunu söylemişti. Durumu Bang Chan'a izah etmiş Chan ise eğer o da isterse bundan sonra daha sık görüşmek istediğini belirtmişti. Seungmin tüm sevecenliğiyle kabul etmişti bu öneriyi. Aslında Chan hakkında merak ettiklerinden değildi neşesi, uzun zaman sonra hayatına yeni bir arkadaşın giriyor oluşundandı.
Şimdi ise gergin adımlarıyla büyük villanın bahçesinde ilerliyordu. Annesinin 'acil' den kastı neydi acaba? Babasının işlerinde sorun mu çıkmıştı yoksa o yokken evde bir şey mi olmuştu? Zile basmaya gerek duymadan cebindeki anahtarla kapıyı açıp içeri girdi direkt. Annesinin orada olduğunu düşünerek hızla salona gitti. Ancak karşısındaki koltukta oturan kişi o değildi.

"Hyung!" Sevinçle abisinin üzerine atladı Seungmin. Onu bu kadar özleyeceğini tahmin etmemişti.

Büyük olan aniden gelen sarılışa boğulmadan karşılık vermeye çalışıyordu. "Ah... yavaş ol, bacağım acıyor."

Endişeyle geri çekilmişti siyah saçlı çocuk. Gözleri otomatik olarak hyungunun bacağına kaymıştı, az önce fark etmemişti ama ayağı ayak bileklerinin biraz üstüne kadar alçıya alınmıştı.

"Ne oldu sana?!"

"İyiyim Minnie. Küçük bir çatlak sadece, büyütülecek bir şey yok. Ama eğer üzerimden kalkarsan daha iyi olacağım"
Minho sonlara doğru sesinin hafif mızmız çıkmasına engel olmamıştı.

Seungmin kendini toparladı, hemen karşısındaki tekli koltuğa oturup ona baktı.

"Merdivenlerden inerken ayağım takıldı ve düştüm. Ayak bileğimdeki çatlak dışında bir şey olmadı. Babam da bu halimi görünce Rusya'dan erken dönenmeme izin verdi."

'Anladım' dercesine başını salladı.

Konuşmaya devam etti Minho. "Sen neler yaptın? Doğru düzgün konuşamadık hiç"

Seungmin titrek bir nefes çekti içine. Abisine son birkaç gün içinde karşılaştığı şeyi, düşündüklerini anlatıp anlatmamakta kararsızdı. Her ne olursa olsun güvenebileceği ilk kişinin o olduğunu biliyordu ama yinede şimdilik bir şey söylememeye karar verdi. Gülümseyerek "her zamanki monoton hayatım işte, hiç bir şey olmadı" dedi.

Abisi başını salladı. "Yürümeme yardım et, odama çıkmalıyım."

Seungmin koltuğun yanına yaslanmış kol değneğini görse de bir şey söylemeyip Minho'nun koluna girdi. Salonu geçip uzun merdivenlerden çıkmasına yardım etti. Kendisinkinin çaprazında bulunan odanın kapısını açıp onu yatağına oturttu.
Sonra aniden aklına Jeongin'in gelmesiyle abisini bırakıp kendi odasına geçti. Aceleci tavırları yüzünden onunla konuşması gerektiğini tamamen unutmuştu. Cebinden telefonunu çıkarıp bildirimleri kontrol etti ancak Jeongin'e dair bir şey göremedi. Telefonun yüzeyinde gezinen baş parmağı hızla rehberi bulup küçüğü aradı. Bekletmeden cevap verilmişti çağrısına.

"Üzgünüm İnne, unutmuşum seni"

Telefonun karşısından Jeongin'in sesi yükseldi.
"Bir şey olmaz hyung, benim de işimin bitmesine daha yarım saat var zaten"

You Are || ChanMinWhere stories live. Discover now