Özel Bölüm

2.9K 284 271
                                    

Özlediniz mi beniii

"Chan, aç gözünü hadi sevgilim. Uyan artık n'olur." Seungmin kuruyup çatlamış dudaklara küçük bir öpücük bırakıp Chan'ın alına düşen siyah saçları geri çekti ve okşadı. "Uyanmalısın, uyanmalısın..." dolu gözlerle kendi kendine sayıklıyordu. Gerçeği idrak etmekte zorlanıyordu. Hani olur ya bir anda beyniniz durur, hiçbir şey düşünemiyor gibi hissedersiniz; gördüğünüz şeyin gerçekliğinden şüphe duyup onu inkar edersiniz, Seungmin de böyle hissediyordu. Kucağındaki buz gibi tenin alnına öpücükler dizerken bir yandan gözlerini açması için sayıklıyor, bir yandan da için için ağlıyordu.

"Uyanmayacak, boşuna çabalama." dedi Kwangsoo, sesinde kirli galibiyetinin gururu vardı. "Senin yüzünden öldü o Seungmin. Sen olmasan bunların hiçbiri başına gelmeyecekti. Hayatının en büyük hatasını yaptı ve sana aşık oldu, hatasının bedelini de canıyla ödedi."

Duyduğu sözlere karşın kulaklarını kapatıp sesinin çıktığı kadar "Sus." diye bağırdı Seungmin. Sessiz ağlayışı yerini derin hıçkırıklara ve feryat dolu bir ağlayışa bırakmıştı.

Kwangsoo onlara son bir bakış atıp odadan çıktığında 3 hafta sonra ilk kez yüzünü görebildiği cansız bedene daha çok sarıldı Seungmin. "Ölemezsin... Beni bırakamazsın. Her şey daha iyi olacak, mutlu olacağız demiştin. Sensiz nasıl mutlu olabilirim ki ben?"
Gökyüzünün yarılırcasına gürlemesi, ard arda çakan şimşekler ve odaya hakim olan karanlık bile onu biricik sevgilisinin öldüğü düşüncesi kadar korkutmuyordu.

Öyle ne kadar ağladı, ne kadar Chan'a sarılıp öptü bilmiyordu ama sonunda biraz durgunlaştığında başını gömdüğü boyundan kaldırdı. Ağlamaktan kızarmış ve şişmiş gözlerini sildi, eşinin dudaklarını bu dünyada son kez olacağını düşünüp öptü.
"Seni orada yalnız bırakamam sevgilim, yanına geliyorum."

Odanın köşesinde duran bıçağın metal kısmı Seungmin'i davet edercesine parlıyordu. Tökezleyerek yerinden kalktı, savsak adımlarla yürüyüp bıçağı aldı ve tekrar Chan'ın yanına döndü. Buram buram acının okunduğu yüzünde bir gülümseme oluştu. "Bu dünyada beraber olamıyorsak diğer dünyada beraber oluruz."

Bıçağı bileğine dayadı, derin bir yara açıp tekte halletmek istiyordu ancak birden eli tutuldu ve bıçak ondan uzak bir yere fırlatıldı. "Ne yaptığını sanıyorsun sen?!" Son anda yetişmenin dehşetiyle bağırdı Hyunjin.

   Etraf yavaşça karardı, bu görüntüler tamamen kaybolduğunda yeniden aydınlık ve yeni bir sahne belirdi. Yine için için ağlıyordu Seungmin, avucunun arasındaki fotoğraf gözyaşlarıyla ıslanmıştı. Bu sefer yanında 5-6 yaşlarında görünen bir erkek çocuğu vardı. "Neden ağlıyorsun baba?" Masum sorusuna karşın hiçbir cevap alamamıştı.

"Annem birazdan gelecekmiş, seni böyle görürse çok üzülür. Ağlama lütfen artık." Zor da olsa oğlunu yatıştırmak için gülümsedi Seungmin. "İyiyim ben bebeğim. bahçeye git hadi, bende geliyorum birazdan."

Küçük çocuk her ne kadar onu bırakmak istemese de karşı çıkmadı babasına. Tekrar yalnız kaldığında avucunda gizlenmiş fotoğrafa baktı Seungmin. İlk ve sonsuz aşkı Bang Chan ona bakarak huzurla gülümsüyordu fotoğrafta. Tekrar bir ağlama krizini önlemek için derin bir nefes alıp elini ağzına bastırdı ve fotoğrafın arkasını çevirip aklından hiç çıkmayan, fiziksel olarak hayatta olsa da ruhsal olarak sevgilisiyle birlikte öldüğü tarihi geçirdi içinden. 05.07.2021

   Gördüğü kabustan titreyerek uyandı Seungmin. Sık ve derin nefesleri birbirine karışmış, terden saçları alnına yapışmıştı. Onun ani kalkışıyla Bang Chan da uyandı.
"İyi misin güzelim? Kabus mu gördün?" Seungmin'i kendine çekip sarıldı hemen.

You Are || ChanMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin