6.BÖLÜM

5.5K 739 785
                                    

Seungmin'den
Telefonumun normalde kulağa güzel gelen ama şu an bana göre tamamen sinir bozucu olan melodisiyle zar zor gözlerimi aralamaya çalıştım. Filler başımın üzerinde dans ediyormuş gibi hissediyordum.

"Cevapla artık şunu"

Kulağıma dolan kalın ve boğuk sesle durumu yeni yeni idrak ediyordum. Dün anlattığım olaylardan sonra bir süre daha onun üzerine konuşmuş ve gece yarısına kadar vakit geçirmiştik. Bir ara Minho hyungun nereden bulup getirdiğini bilmediğim alkolden içmiştik biraz. Hiç kimse çok kaçırmamıştı ama bir kaç yudum bile içi çorbaya dönmüş başım için yeterliydi.

Yarısını araladığım tek gözümle etrafa bakıp telefonu aradım, gördüğümde ise arayanın kim olduğuna bakmadan cevaplayıp kulağıma yasladım. Yeni uyandığımı bağıran sesimle "Alo?" Dediğimde benimkine nazaran dinamik bir ses duydum.

"Sanırım seni uyandırdım"
Saat kaçtı ki?

"Evet, şimdi tekrar uyuyacağım. Görüşürüz"
Kim olduğunu anlamadığım kişinin konuşmasına fırsat vermeden telefonu kapattım. Önemli biri olup olmadığını takacak durumda değildim, uykum her zaman öncelikliydi ama bu sefer de yanımda yatan Jeongin uyumama izin vermiyordu. Koluma sert olmayan bir şekilde ard arda vururken "Arayan Chan hyungdu" diyordu. Duyduğum isim gözlerimi tamamen açmama yetmişti. Telefonu onun suratına kapattığıma inanamıyordum...

Uyuşuk adımlarla yataktan kalkıp banyoya ilerledim, kendime gelebilmek için bir kaç kez su çarptım yüzüme. Şimdi daha iyi hissediyordum. Koltukta uyuyan Felix'i gördüğümde üzerine örttüğü pikeyi düzeltip kendime ince bir hırka aldım dolabımdan. Yatağın üzerindeki telefonu da aldığımda evden çıkıp bahçeye attım kendimi.
Oradaki ağaçlardan birinin altına oturup Chan Hyung'u geri aradım. Kısa bir bekleyişin ardından telefonu açmıştı, hâlâ biraz boğuk çıkan sesimle "özür dilerim, yüzüne kapattım ama sen olduğunu bilmiyordum gerçekten" dedim.

Hafif bir kıkırtı duydum önce. "Sorun değil, sesin kulağa çok sevimli geliyordu."

Gülümsememe engel olamadım. "Ahh, bunun hakkında yorum yapmayacağım..."

Tekrar bir gülüş duyuldu, eğlendiği belliydi. "Nasıl göründüğünü merak ettim şimdi, eminim yavru köpeğe benziyorsundur"

Sadece dolaylı yoldan iltifat ediyordu, ben neden utanmıştım ki? Konuyu değiştirmek için "Her neyse, neden aramıştın hyung?" Dedim.

"Bugün de benimle dışarıda biraz vakit geçirmeye ne dersin? Yarından itibaren bir hafta boyunca Seul dışında olacağım, fazla konuşabileceğimizi sanmıyorum"

Onun göremeyeceğini bilsem de başımı salladım, büyük bir gülümsemeyle kabul ettim teklifini. Saat ve konumu mesaj atacağını söyledikten sonra vedalaşıp telefonu kapatmıştım. Adeta sekerek tekrar odama çıktım, kendimi yatağa attım. Gözüm duvarda asılı çizimlerime takıldığında gülümsemem kaybolmuştu yavaş yavaş. Onunla neden görüştüğümü unutuyordum çoğu zaman. Bugün onu test etmeye karar verdim ama bunu nasıl yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Belki de direkt kendisine sormak en iyisiydi, belki Chan geçmişi inkar etmek yerine bana daha doğru cevaplar verirdi.

Alkolün vücuduma getirdiği miskinlikten ve hâlâ devam eden baş ağrımdan kurtulmak için sıcak, kısa bir duşa girdim. Bir süre sonra herkes uyanmıştı zaten. Onlara Chan hyungun tekrar buluşmak istediğini söylemiş, Minho hyungun abilik dürtüsüyle onunla fazla samimi olmamam ile ilgili konuşmalarını dinledikten sonra telefonuma gelen konuma doğru yola çıkmıştım.
Bu gün haftasonu olduğu için her yer kendini bunaldığı şeylerden uzaklaştırıp biraz temiz hava almak ya da sevdiklerine zaman ayırmak isteyen insanlarla doluydu.

You Are || ChanMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin