üç

2.8K 165 36
                                    



FLASHBACK ~ GEÇMİŞE DÖNÜŞ

Yule Ball'da Ron'u dans etmeye ikna etmek tam otuz dakikamı aldı.

Oradaki hemen her kız gibi ben de Yule Ball'ı öğrendiğimizden beri bunu dört gözle bekliyordum.

Birkimlerimin çoğunu değerli ve güzel bir elbise için - parlak, siyah, sırtı açık olan- zamanımı ise saçımı ve makyajımı mükemmelleştirmek için harcamıştım. ilk defa kendimi tam anlamıyla güzel hissediyordum, ama Ron ve Harry tüm bu sevincimi mahvediyordu.

Harry baştan beri tamamen kaybolmuş gibiydi. Gözleri, sadece adını söylediğimde anlık bir şekilde titreşiyordu. Öte yandan Ron, Hermione ve Viktor Krum'a bakmaya o kadar kapılmıştı ki, sonunda benimle dans etmeyi kabul etme nedeninin, onlara sadece daha yakından sinirli bakışlar atmak olduğunu düşündüm.

"Onunla geldiğine inanamıyorum." dedi Ron. Birbirimize dokunmadan garip bir şekilde hareket ediyorduk. Sahnede duran üç kişi keman çalıyordu, yumuşak ve sakin, romantizm için büyük potansiyele sahip bir şarkıydı. Etrafımızdaki insanlar başlarını birbirlerinin omuzlarına yaslayarak yavaşça sallanıyorlardı. Ron fark etmiş gibi görünmüyordu ki "O Hermione," diye küstahça konuşmaya devam etti. "Onun zeki olması gerekir. Viktor düşmanımız."

"Ona ilk senin sorman gerekiyordu." diye cevapladım. "Sana hayır dememden önce. Hatta belki ondan da önce."

Ron sanki deliymişim gibi baktı bana. "Bunun onunla hiçbir alakası yok. Bu Krum hakkında-" başını sert bir şekilde salladı ve tamamen yıkılmış gibi görünüyordu. "İnanılmaz."

Ron'la bir süre dans ettik, etrafımızda olanları üzgünce kabul etmeye ve olabildiğince müziğe ayak uydurmaya çalışarak. Harry gibi bazıları, yorgun gözlerle dans pistindekilere bakarak, odanın etrafındaki bank ve koltuklara yayılmışlardı.

Ancak çoğu hallerinden memnun görünüyordu. İnsanlar kendi dünyalarına kapanmış gülüyor ve sohbet ediyorlardı. Büyük Salon bu ışıltılı süslemelerin altında neredeyse tanınmaz haldeydi: her duvar ışıltılı ipek kumaşlar, ökseotu ve sarmaşıklarla süslenmişti. Ortaya çıkan sonuç çok çarpıcı görünüyordu. Salon tamamen gümüş ve kış temasıyla dekore edilmişti, ama gelenler burayı canlı bir renk cümbüşüne dönüştürmüştü. Oda müzik ve sihirle adeta canlanmıştı. Kötü bir gece değildi, sanırım; beklediğimden pek fazla değil-

Ta ki Draco Malfoy'u fark edene kadar.

Baştan aşağı yüksek yakalı bir cüppe giyinmişti; kıyafetinin siyah kısımları solgun yüz hatlarıyla çılgınca bir tezatlık oluşturuyordu. Saçı, son günlerde olduğunun aksine yüzünü kapatmıyordu.

"Ah" dedi Ron. "Ayağıma bastın."

"Özür dilerim." diye mırıldandım.

Umutsuzca Draco'yu düşüncelerimden uzaklaştırmaya çalıştım ama gözlerim, onun üzerinden ayrılmaya itiraz ediyordu. Zarafetle ve Ron'dan çok daha akıcı bir şekilde hareket ediyordu. Zarif ve kararlıydı-

-ve sadece, gözleri gözlerimle buluştu. Dans etmeye devam etmeden önce bir anlık durdu, ama ritmi artık kaybolmuştu. Bakışlarını benimkinden uzaklaştırdı, ama sanki başka tarafa bakmak canını yakıyormuş gibi tekrar bana döndü.

Ama sonra gözlerini kıstı, ve yaşadığımız o an artık bitmişti.

Yakınlaştığımızda, konuşmaya başladı.

"Güzel cüppe, Weasley. Elden düşme bir kıyafetle burada olacağını neredeyse unutmuştum. Kimden aldın üzerindekini, büyük annenden mi?"

Ron ona küfretti, ama ilk defa, ona karşı hiç de kızgın değildi. Gözleri hala Hermione ve Krum'un üzerindeydi.

Draco daha önce Pansy Parkinson ile beraberdi, ama şuan güzel bir Beuxbatons kızıyla dans ediyordu. Etrafımızda akıcı bir şekilde hareket ediyorlardı, adeta etrafımızı kuşatıyorlardı. "Young ve Weasley. İlginç. Bunun olacağını hiç düşünmemiştim, ama itiraf etmeliyim gerçekten çok hoş bir çift olmuşsunuz." Etrafımızda hareket etmeye devam ettiler, bende aynısını onlara yapmamak için yanağımı ısırmaya başladım. "Hainlerden oluşan çok hoş bir çift."

Bir an için elim asama gitti ama sonra odamda bıraktığımı hatırladım. Draco bunu fark etti ve sırıttı. Beauxbatons kızı saygılı bir şekilde gülümsedi. Muhtemelen dilimizi konuşmayı bilmiyordu, ve ne olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu.

"Aslında şaşırmamam gerekir." Draco konuşmaya devam etti. Kendimi tutamadım ve Ron'u onlardan uzaklaştırmaya çalışarak yüksek bir sesle inledim. Ama onlar bizimle aynı şekilde hareket etmeye devam ettiler. Gözlerini büyüten fransız kıza şaşkınlıkla baktım "İkiniz de kenara itildiniz, Potter da Granger da ilgi odağı, elbette sonunda-"

Ona doğru yaklaşınca aniden durdu. Beni geri çeken Ron bana şaşkınlıkla baktı ve "Ne yaptı?" diye sordu.

"Malfoy, bekle." dedim. "Bir gün bu kadar şanslı olmayacaksın - bunların hepsi sana geri dönecek."

Ama Draco yüzüme baka baka gülüyordu. Gözleri iyice kısıldı ve kafasını arkaya attı. Karnına yumruk atmamak için kendimi zor tutarak oradan uzaklaştım.

Tüm gece boyunca, Harry ve Ron'un yanında bankta otururken somurtkan bir şekilde onu izledim. Ara sıra bakışları bana döndü ama o her bana baktığında dans etmek için farklı bir kız seçti. Tekrar, tekrar, tekrar...

Ondan nefret ediyordum.

Ama asıl mesele, Draco Malfoy'u olması gerektiğinden çok daha fazla düşünüyordum.

Bunu kimseye itiraf edemiyordum, hatta kendime bile.

dear draco // Türkçe ÇeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin