On bir

1.8K 137 204
                                    



Bir sonraki sabah, erken kalktım ve hızlıca üzerimi giyindim. Düşünmeden, dün gece yazdığım mektubu, ilgili kişiye göndermek için baykuşların olduğu kuleye gidiyordum.

Malfoy,

Bunu sana zaten söylemiştim, ama şimdi ciddiyim.

Gerçekten benden uzak durman gerekiyor.

Lüten, benden nefret etmeye devam et. Bu herkes için daha iyi.

Üzerine ismimi bile yazmadan, okulun baykuşlardan birine bağladım. Onu uçarken görünce kendimi bir anda yıkılmış hissettim. Onun gerçekten benden uzak durmasını istiyor muydum? Evet. Beni tekrar öpmesini istiyor muydum? Evet.

O anda, bir şey arkamdan sürünerek içeri girdi. Hemen, kendimi suçlu hissederek arkamı döndüm. Hermione kapının önünde, beni gördüğüne şaşırmamış bir şekilde dikiliyordu. Draco'yla olan olaydan sonra onunla konuşmamıştım ama neler olduğunu duyduğuna emindim. Herkes duymuştu.

Ona doğru yaklaştım. "Bana kızgın mısın?"

Hermione kuşkuyla "Kızgın mıyım? Tabi ki de kızgınım, Isobel. Bunu yaparak ne düşündüğünü gerçekten bilmiyorum."

Hüsrana uğramış bir şekilde arkamı döndüm. Nasıl bir tepki vermesi hakkında ne beklediğimi bilmiyordum ama, beklediğim kesinlikle bu değildi. "Emin değilim." diye mırıldandım. Ama bu tamamen bir yalandı.

"Yani,o Draco Malfoy." diyerek konuşmaya devam etti, ama sesinde kızgınlık yoktu; daha çok kafası karışmış gibiydi. "Ondan nefret ettiğini zannediyordum, hepimiz ondan nefret ediyoruz-"

"Ben- ben ediyordum." dedim sefil bir şekilde. "O, o- bilmiyorum... o değişti."

Az önce söylediğim şeye inanamamış gibi ağzı açık kaldı. "Değişti mi? İlk seneden beri bize işkence eden kişi o değil miydi?"

Kafamı salladım. "Anlamıyorsun." dedim sessizce. "Onunlayken, o- onda bize gösterdiğinden fazlası var. Ben de tam anlamıyorum."

Heyecanlanmış gibi kaşlarını kaldırdı. "Tanrı aşkına o Malfoy!" dedi.

"Biliyorum." dedim ve kafamı sallayarak  camdan dışarı bakmaya başladım. "Her neyse, artık fark etmez. Ona bir mektup gönderdim." Her şeyin ne kadar aptalca olduğunu fark ederek, yavaşça güldüm. "Bir daha olmayacak."

"Bu en iyisi için." dedi nazikçe. Kafasını salladı. "Isobel, şuan tüm bu duyguları hissediyor olabilirsin ama bir saniyeliğine durup her şeyi düşünmelisin. Malfoy'la çıkmaya başlarsa her şey değişir... Bizi düşün. Harry'nin, Malfoy'dan daha fazla nefret ettiği çok az kişi var ve-"

"Tamam." dedim kızgınca. "Özür dilerim tamam mı? Bana sanki Harry'nin nefret ettiği insanların listesinden birini şey için seçmişim gibi davranma." Bir anda yıkıldım. "Şey- öpmek için. Özür dilerim. Bu şekilde planlamamıştım."

Hermine kuşkulu bir şekilde bana bakıyordu. "Ona güveniyor musun?"

Mektup çoktan gitmişti ve Draco'nun okuyup okumadığını bilmiyordum. "Evet, ona güveniyorum."

Hermine uzun bir süre hiçbir şey söylemedi. "Ron düşünmüştü ki, belki - sadece belki, seni kullanarak DO hakkında bilgi almaya çalışıyor olabilir."

Çenem kocaman açıldı ve kızgınca "Beni kullandığını mı düşünüyorsun? Böyle bir şey olsa anlamaz mıydım sence?"

"Hayır, Isobel, ben-"

"DO hakkında hiçbir şeyden bahsetmedi. Tek bir kelime bile etmedi. Ve eğer sen öyle düşünüyorsan-"

"Isobel." dedi Hermione sakince. "Sakin ol, sana inanıyorum." Bir iç çekti ve teselli edermişçesine kolunu omzuma koydu. "Onu neden sevdiğini anlamıyorum, ve muhtemelen hiçbir zaman da anlamayacağım. Ama biliyorum ki onu unutmaya çalışsan kendin de dahil, herkes için çok daha iyi olur."

dear draco // Türkçe ÇeviriDonde viven las historias. Descúbrelo ahora