dokuz

2K 137 177
                                    



Öpüşüyoruz.

Vücutlarımız birbirine dolanmış, parlak Ocak ayı güneşinin altında uzanıyoruz. Güneş saçının daha parlak ve bakışlarının daha derin görünmesine neden oluyordu. Yüzüm kızarmıştı ama yine de meraklı bir şekilde ona bakmaya devam ediyordum. Çarpıcı bakışlar beni şaşırtmayı ihmal etmiyordu. Saçımı kulağımın arkasına attı ve "Çok güzelsin." dedi.

Gri gözleri, baktıkça adeta daha da güzelleşiyordu. Birbirine harmanlanmış gri ve gümüş tonları neredeyse gerçek olamayacak kadar güzeldi.

Ve sonra terlemiş bir halde kendimi, Draco Malfoy'un gözleri yerinde kendi yatağımı çevreleyen kızıl tüllere bakarken buldum.

Neler oluyor?

Az önce gerçekten Draco Malfoy hakkında bir rüya mı gördüm? Ve bu normal bir rüya değildi, öpüşüyorduk ve...olamaz. Hayır. Kendimi suçlayan bakışlarla, dikleştim ve ayağa kalktım. Hayır, buna inanmayı kabul etmiyorum. Bu rüya hiçbir şey ifade etmiyordu, edemezdi... Ama, bazı insanların rüyaların bilinçaltının yansıması olduğunu söylediğini duymuştum ve-

Arkamdan, zıplamama sebep olan bir ses, "İyi misin, Isobel?" dedi. Hermione, yatağının kenarında durmuş sanki neler olduğunu kavramış gibi bana tuhaf bakışlar atıyordu.

"Kabus." diye mırıldanarak, bana attığı bakışları görmemek için yatağımın etrafındaki tüllerle oynamaya başladım. Ona, suçlu bir bakış attım ve tam gerçekten neler olduğunu anlatmanın eşiğindeyken, bana gülümsedi ve üzerini değiştirmeye koyuldu.

Draco, beni son zamanlarda pek takmadığından onunla ilgili bir rüya görmek beni şaşırtmıştı. Geçtiğimiz hafta boyunca benimle konuşmadı, hatta ara sıra yaşanan garip göz temaslarımızı saymazsak yüzüme bile bakmadı. İşin tuhafı çok somurtkan görünüyordu ama ben bunu tercih ediyordum çünkü ikimizin arasında - bir çeşit - şeyler gelişiyordu ve bunun er ya da geç durdurulması gerekiyordu.

-

İlk derse giderken olanları unutmaya çalıştım. Ama bu çok zordu. Kendime vurmamak için kendimi çok zor tutuyordum - Draco Malfoy? Neden rüyamda yer alması için Harry veya Ron gibi daha makul birini seçemedim ki?

Tam o anda ikisi de yanımda belirdi. Bir anda kendimi çok daha rahatlamış hissettim. Eğer bana kendimi daha iyi hissettirebilecek birisi varsa bu kişi kesinlikle Harry veya Ron'du. Yorgun bir gülümsemeyle "Selam." dedim.

Harry yüzünde kocaman bir sırıtmayla "Selam Isobel, Ron'u gördüğüne sevindin mi?" dedi.

Bir süre Harry'e boş boş baktım. En sonunda "Ah, şey, tabi. Merhaba Ron." dedim. Ama Ron'un gözleri beni takmıyor, yere doğru bakıyorlardı.

"Hadisene Ron." dedi Harry alaylı bir şekilde. "Ne de olsa onun erkek arkadaşısın."

"Ah!" dedim kızararak ve neler olduğunu hemencecik kavradım. "Ron, ben- tüm olanlar için üzgünüm. Malfoy sana bir şey mi söyledi?"

Sonunda Ron, kafasını kaldırdı, kıpkırmızı görünüyordu. "Evet, dün bir şeyler söyledi."

Güldüm. "Özür dilerim bir anda ağzımdan kaçtı."

Harry, yürümeye devam ederken kolunu omzuma doladı. "Eğer Ron'un erkek arkadaşın olmasını istediysen, bunu ona sormanın daha iyi yolları vardı, Isobel. Ben seve seve-"

Kolunu omzumdan atarak sözünü kestim, "Malfoy beni deli ediyordu ve sadece onu şey için söyledim, ah-" bir anda durdum. Onlara gerçekten neler olup bittiğini söylemekte tereddüt ettim.

Harry ciddi bir şekilde bana baktı, "Isobel, eğer seni rahatsız ediyorsa, bize söylemen yeterli-"

"Biliyorum!" dedim hızlıca. "Merak etmeyin, onu ben idare edebilirim."

dear draco // Türkçe ÇeviriWhere stories live. Discover now