Otuz dört

925 67 23
                                    



Birkaç saat sonra, birisinin Draco'nun kapısına sert bir şekilde vurmasıyla uyandım.

"Draco, neden kahvaltıya gelmiyorsun? Sana kaç kere seslendim biliyor- kapın neden kilitli?"

Draco yanımda kendini ayağa kaldırdı. "Geliyorum anne," dedi uykulu bir şekilde. Yüz yüze gelmek için bana doğru yuvarlandı, bembeyaz yüzünde hafif bir gülümseme oluştu. "Günaydın."

"Üzerini değiştirmen gerek," dedim endişeli bir şekilde. "Seni hala dün geceki kıyafetlerinle görürlerse-"

"Gerçekten benim için mi endişeleniyorsun-" dedi sözümü keserek, yüzündeki gülümseme gittikçe büyüyordu. "Yoksa beni üstümü değiştirirken görmek için bahane mi uyduruyorsun?"

Yanaklarımın kızardığını hissettim. "Bunu özledim."

Gözleri bir anda parladı ve alnımdan öptü. "Bende. Bugün bir yere gidebileceğimizi düşünmüştüm. Bilirsin ya, çünkü kimsenin burada olduğunu bilmemesi gerekiyor. Belki kumsala?" Gözlerinde bir umut görünüyordu. "Kalabalık olmayan bir yer biliyorum, orada kimse bizi göremez-"

"Gelemem." Yüzündeki gülümseme yavaşça silinmeye başladı. "Üzgünüm," dedim. "ama buraya Luna'yı kurtarmaya geldim, sahilde yapacağımız romantik yürüyüşler için değil."

"Pekala," dedi kısaca ve yataktan kalkmak için tekrar diğer uca doğru yuvarlandı. "Planına nasıl başlamayı düşünüyorsun?"

"Senin yardımın olmadan başlayamam." dedim, kendimi oturur pozisyona geçirerek. "Bunu biliyorsun. Onu ne zaman görmeye gidebiliriz?"

Bana arkasını dönerek, yeni bir tişört giymek için üzerini çıkardı ve omuzlarını silkti. Sırtındaki kaslar rahatça görünüyordu. Onu en son böyle gördüğümden beri teninin rengi daha da beyazlaşmıştı. Onu eski haline dönerken izlemek, yanında olmak istiyordum. Kış ve yaz ayları boyunca, her zaman yanında olmak istiyordum.

Elimi sırtına yerleştirdim. "Üzgünüm," dedim. "Yürüyüş kulağa çok güzel geliyor, gerçekten. Ama Luna'yı kurtarmayı erteleyip durursam her şey daha tehlikeli bir hal alacak."

Uzun bir süre bana baktı, sonra homurdandı. "Pekala. Dün söylediğim gibi zindanda olacak. Tüm esirleri oraya koyuyorlardı ve onları sık sık zindanlar hakkında konuşurken duydum. Uzun zamandır oraya gitmedim. O bir genç kız, ama onu da oraya attılarsa pek şaşırmam açıkçası." Omuzlarını silkerek üzerine bir şey geçirdi. Çekinerek düğmelerini iliklemeye başladım. "Şimdi gidemeyiz," diyerek devam etti yumuşak bir ses tonuyla. "ama sabah bir şekilde gitmenin yolunu bulacağız. Saat dörtte benim katılmayacağım bir toplantı var. Bizim dışımızda herkes orada olacak. Yani sabah gidemezsek, o zaman kesin gideriz. Sana kahvaltıdan bir şeyler getiririm."

Draco çıktıktan dakikalar sonra, kapısı yavaşça açılmaya başladı. Tam yataktan atlayıp altına saklanacaktım ki, saçın ona ait olduğunu fark ettim. Vücuduma bir rahatlama dalgası yayıldı.

Draco, çömelerek durduğumu fark edince gülümseyerek kapıyı kapattı. Elinde tuttuğu muazzam ölçüde yemeğe bakakalmıştım. Elinde tuttuklarını yatağa koyarken şaşkınlıkla onu izlemeye devam ettim. Düzinelerce kruvasan, kızarmış ekmek ve her çeşit meyve örtünün üzerinde duruyordu. "Ne kadar yiyebileceğimi düşünüyorsun?"

"Hazırlıklı olmak istedim." dedi Draco rahatça, yere düşen elmayı alarak. "Ama artık fark etmez. Annem beni yukarı çıkarken yakaladı. Senin burada olduğunu biliyor, ve seni görmek istiyorlar."

Çenem kocaman açıldı. " 'Onlar' kim?"

"Hadi." diyerek elini uzattı, beni koridora ve merdivenlere doğru yönlendirdi. Bu hiç planlandığı gibi gitmiyordu. "Sana zarar vermelerine izin vermeyeceğim."

dear draco // Türkçe ÇeviriWhere stories live. Discover now