Savaşlar...

1.6K 181 38
                                    


Kapanan kapı sesi ile haklılığını bir kez daha kendisine ispatlayan Gülcihan yeminini tekrarladı yüreğinden. Asla inanmayacaktı o adama, masum gibi görünen ama kalbini zorla çalmaya yeminli öpücüklerine. Hem bir kere güvenmişti de ne olmuştu. Tek günahına binlerce yalan iftira atılmış, adam da gözü kapalı inanmıştı. Sonrası malum...

İşler hiçte istediği gibi gitmeyen Yıldırım kudurmuş köpekten farksızdı. Soykamerler ile gizli bir çatışma vardı aralarında. Ne biri çekiliyordu, ne diğeri. Afran, Davut'u vermişti vermesine lakin şimdi de inkâr ediyordu yaptıklarını. Yalan dinleyecek havasında değildi genç adam. Bu yüzden icraata geçti sessizce ve yeni hamlesini yaptı. Soykamerlerin Mersin'deki tersanesinde yeni yapılmış, birbirinden pahalı ve lüks yedi yatını çalmıştı. Afran imzasını taşıyan bu yedi adet yat sadece birkaç saat içinde yüz binlerce dolara satılmıştı bile el altından.

Elde edilen para ölen adamlarının geride bıraktığı bir avuç insana dağıtılmıştı. Doğrusu çok büyük bir servet edinmişlerdi ve sıra Afran'daydı. Yine de rahat durmayan Yıldırım, Soykamerlerin Mersin'deki o büyük konaklarını da ateşe vermiş olabilirdi, eh nede olsa kan davası o konakta babasının ölümüyle başlamıştı onlara göre. Bilahare büyük çiftliği de gözüne kestirmedi değil hani. Bir sonraki hamlesinde orayı istiyordu. Evet o çiftliği Kızıl meleğe, döktüğü kan diyeti olarak verecekti. Beğenmişti dorusu çiftliği, toprakları da bereketliydi ve Gülcihan'ı orada, o çiftliğin hanımı olarak hayal edebiliyordu. Evet o çiftlik kesinlikle kızıl meleğin olacaktı.

Cebindeki telefon çaldığında gördüğü numara ile gözlerini tavana dikti genç adam, yardım dilenircesine. Roma'daki otelin müdürü arıyordu. "Ne var!"dedi öfkeli bir çığırtkanlıkla. "Yıldırım bey ben işten ayrılmak zorundayım, bu gün istifa ettim." Genç adam sınanıyordu kesinlikle bu gün. "Ne oldu lan?!"

"Efendim affedin ama Ferhat Zoratlı'nın adamları otelin inşaatını bastı. Tüm çalışan ekip dağıtıldı, çalışmalar durduruldu. İtalyan hükümeti de resmi olarak inşaatı durdurma emri verdi. Benim yapabileceğim bir şey kalmadı efendim, adamlar İtalya'nın en güçlü aileleri arasında ve tehdit ediliyorum. Üzgünüm." Vay vaayy kuyruğu sıkışınca babacığına şikayet etmişti demek Afran efendi. Az sonra benzer bir telefonda Kıbrıs'ta ki kumarhane otelden geldi. Yine kara haber alma günüydü belli. Elindeki telefondan bilgisayar kurtlarını aradı, demek ilk elden büyük vurmak istiyordu Afran efendi. "Kemo, oğlum Soykamerlerin bilişim ağına sızabilir misin?"

"Denerim ağabey, ne arıyoruz?"

"Ne bulursan aslanım, adamların telefonlarını bile uçur. Eski ihale teklifleri, yenileri, nerede yiyip içtiğini gösteren kredi kartı faturaları. En önemsiz gördüklerini bile ele geçir, sonra hepsini onların kayıtlarından sil. Kopya falan olur, işini anlattırma bana işte aslanım. Her şeyi istiyorum. Orhan'ı da al yanına beraber halledin hemen."

"Ağabey on dakikaya arasam seni?"

"Bekliyorum." İki otelin bir günlük kapanışı bile olağan üstü büyüklükte bir servet kaybı iken inşaatın şimdi durdurulması... Off genç adam delirmek üzereydi.. On dakika sonra adamı tekrar aradığında "Ağabey inan ki ağa sızmamız imkânsıza yakın. Birkaç gün sürer bu iş."

"Niye oğlum?" Yıldırım'ın günleri değil, en fazla dakikaları vardı. "Ağabey yazılımları daha önce hiçbir yerde görmedim, muhteşem ötesi bir şey. Kırmak ise neredeyse imkânsız ama her zaman bir arka kapı olur. İş onu bulmakta."

"E bul o zaman."

"Ağabey işte o da zaman istiyor." Tabii ki Yıldırım'da adamın bu kadar kolay bir yazılım kullanmayacağını tahmin ediyordu. Nede olsa Afran Soykamer geçmişinde çok fazla saldırılara maruz kalmış uyanık itin biriydi. "Ne kadar bir zaman?" derken sabırsızdı Yıldırım "Neyse ne çok sürmesin. Herifi avucumuza alamadığım her dakika koca bir servet kayıyor elimizden, hemen başlayın." Aslında işleri eski usul halletmeliydi, belki de çekip silahını vurmalıydı herifi ama bir şey buna engel oluyordu. Hayır adamdan veya yapabileceklerinden asla korkmuyordu genç adam, zira korksa bu savaşa girmezdi ama o kadının, Damla Soykamer'in sözleri bir türlü çıkmıyordu aklından. 'Afran asla bir bebeğe zarar vermez!' kadının inanç dolu sözleri durması için zorluyordu Yıldırım'ı ama adam da devam etmesi için zorluyordu. İşte bu yüzden ilk kim pes edecek diye bu savaşa girişmişlerdi.

Gülcihan (BİTTİ)Where stories live. Discover now