Bu Nikah Kıyılamaz Memur Bey!

1.4K 196 105
                                    

Medya Serkan Kaya (Kopamayız biz) Yıldırım'dan Gülcihan'a, benden de sizlere gelsin. iyi Okumalar...

***********

Gülcihan'ın gözlerini gören kadın ayaklandı ve gülümseyerek baktı kızına. Alnına bir öpücük kondurup "Uyu sen" dedi. Anlaşılan kızını ağlatan bu gece, kocasının o güzel gözlerini de açmıştı sonunda. Aşağı indi ağır adımlarla, kocasına belki de gerçeği anlatmalıydı çünkü az önce kızı hayatının en büyük hatasına doğru yelken açmıştı.

Çağatay'ı seviyordu Damla ve doğrusu damadı olarak onu görmek çok kolaydı kadın için. Yine de Damla'nın sevmesi önemli değildi, önemli olan Gülcihan'ın Çağatay'ı sevmiyor oluşuydu. Çıkışları kapalı gibi gözükse bile bir yolu olmalıydı. 

Salonda kızgın bir boğa gibi dolanan kocasını gördüğünde adam yine kızının adını haykırmaya yeltenmişti ki "Bağırma Afran, kızlar uyuyor" dedi.

"Uyansın o zaman Damla! Bana bu akşam o barda olanları anlatsın!"

"Gel kocacığım bahçeye çıkalım ben anlatırım sana ne olduğunu" derken koluna girdiği adamı sürükledi dışarı. Bahçeye çıktıklarında oğullarını gören Damla, onların hüzünlü bakışlarından anladı her şeyi. İkizlerde biliyordu ablalarının gönlündekini.

Ayaklanmışlardı ki "Oturun çocuklar" diye durdurdu Damla ikisini de. "Ne oldu barda?" diye kocasına döndü.

"Ne mi oldu? Ne olacak, senin kızın çıktı sahnede çok güzel mini bir konser verdi."

"Eee.. ne olmuş? Verdiyse verdi."

"Yahu ben ona kızmıyorum. Gülcihan ve o orospu çocuğu arasında bir şey var Damla. O adam bana açık açık 'Kızın ilgi alanımda!' dedi. Çekip vuracaktım ki Gülcihan'ın keman sesi ile adam ayaklandı ve kaçtı. Sonra Gülcihan geldi yanımıza, gidecekti ama Yıldırım'ı gördü, dondu kaldı. Bak Damla var bunların arasında bir şey! Öldürürüm o piçi! Yeminle babasına yaptığımı yapacağım ama bu iti acı çektire çektire öldüreceğim. Benim kızıma o kansız it yaklaşamaz!"

"Gülcihan, Çağatay'la evlenmeye karar verdi Afran. Yarın Çağatay ve ailesi kızımızı istemeye gelecek. Ay yok sonraki gün gelecekti, doğru ya."

"NE?"

"NE?"

"NE?"

Damla kendisine anlamayarak bakan üç çift gözü hüzünle baktı. "Kızımız, sizinde ablanız hayatının belki de en büyük hatasını yapmak üzere." Az önceki savaş meydanında şimdi hiç ses çıkmıyordu ki Kerem sonunda "Ama Çağatay'ı sevmiyor ki" dedi.

Kerem'de bir kuvvet buldu derin soluğunun içinde "Yine acı çekecek" derken yumruklarını sımsıkı kenetledi.

"Ben kızımı İzmir'e göndermem. Ben kızımı kimseye vermem, boşuna gelmesinler." Damla kocasının elini tutup dudaklarına götürdü. Diğer elini de yanağına koydu, şimdi söyleyecekleri adamı yıkacaktı ama Gülcihan'ın bir yara daha almasına izin veremezdi.

"Afran, Gülcihan'ın buraya ilk geldiği geceyi hatırlıyor musun?" Adam başıyla onayladığında, karısının gözünden süzülen bir yaşla irkildi. "Bedeninde üç mermi izi vardı."

Kerem'le Kerim'in gözleri şaşkınlıkla açıldı kocaman. Annesi bir şeyler biliyordu ve şimdi babalarını yıkacak sözlerin sırası değildi. "Anne yapma!" dedi Kerim.

"Anne ablam bunu söylemedi, sen de sus ne olur?!" Damla oğullarına sevgiyle baktı ve "Babanız bilmek zorunda çocuklar. İşler daha fazla sarpa sarmadan Gülcihan'ı durdurmak zorundayız."

Gülcihan (BİTTİ)Where stories live. Discover now