Keman Sesi

1.3K 179 30
                                    


Neye ihanet ediyordu ki? Her seferinde onu bir köşeye atıp giden adama mı? Gerçek miydi bu his? Yoook, izin vermeyecekti yenilgiye, yemin etmişti bir daha terk edilmeyeceğine, yemin etmişti bir daha ona dönmemeye. Evet evet bu hissin bir daha ortaya çıkmamasını sağlayacaktı.

Gözlerini açtı, karşısında ona hayranlıkla bakan adamın sıcacık bakışlarına tutunurken izin verdi son bir kez daha o hercai için ağlamaya. "Bana yardım et Çağatay, yalvarırım kurtar. Beni ondan kurtar, çok canımı yakıyor artık, dayanamıyorum. Sevincim yarım, dünyam yarım, ben yarımım ve nasıl tam olacağım bilmiyorum Çağatay. Gözlerim açıldı ama ben sanki onu görmeden gerçekten görmüş gibi hissedemiyorum!"

Çağatay, Gülcihan'ı göğsüne çekti bakışlarının ağırlığından kurtulmak isteyerek, sımsıkı sarıldı. O yeşil gözlerindeki yaşı görmeyi istemediği gibi, kendi gözlerine dolan yaşları da bildirmek istemiyordu kıza. Gülcihan sevdiği adamın yasını tutuyordu içinde, Çağatay ise solan umutlarının, derin aşkının yasını. Şimdi bir kez daha anlamıştı ki bir gün Gülcihan mutlu olabilecekti ama ya kendisi? Ya kendisi iflah olabilecek miydi onsuz?

"Ne istiyorsun Gülcihan?" dedi sesi titreyerek. Ne dese kadın hemen şimdi yapacaktı Çağatay, yoksa çok geç kalacaktı. Kalbini kurtaramazdı belki artık ama en azından ruhundan bir şeyler kendine kalmalıydı yeniden hayata dönebilmesi için.

"Bilmiyorum Çağatay, tek istediğim kalbimdeki bu acı gitsin. Her yerde onu aramayayım, gördüğüm her yüze 'bu o olabilir mi?' diye bakmayayım istiyorum."

"Seni ona götürmemi ister misin?" İster miydi acaba gerçekten? Ya isterse, 'ben ona götür' derse ne yapardı Çağatay? Yapabilir miydi sahiden? İçinden, ta yüreğinden bir yakarış koptu genç adamın. 'Allah'ım ne olur ona gitmek istemesin. Allah'ım ne olur benimle kalsın'

"Ben... Ben yapamam Çağatay, ona gitmeyeceğim. Ondan nefret ediyorum! Dedim ona 'Beni bırakırsan biter dedim." O halde neden bitmediğini görüyordu Çağatay? Nasıl bir adamdı ki bu Gülcihan gibi bir meleğin kalbine sahip olmuşken, terk etmişti?

"O kim Gülcihan?" sessiz kalan kadınla ayağa kalktı, elini uzattı bankta başı öne eğik oturan meleğe. "Gülcihan izin ver bana" Eline uzanan beyaz parmakları sımsıkı sardı genç adam. Yine de, her şeye rağmen bir umudu vardı Çağatay'ın, belki bir gün durulurdu kızın yüreğindeki o sancılı aşk. Savaşacaktı genç adam Gülcihan'ın yüreğine girebilmek için, evet evet kesinlikle vazgeçmeyecekti. Kirli mi oynaması gerekiyordu, ou da yapacaktı yeter ki Gülcihan o adamdan kurtulabilsin.

Gülcihan İstanbul'a döndüğü gün ardında bıraktığı adamla hüzünlendi ama ne yazık ki onunda kendi hayatı vardı. Üstelik geçen bir aylık o zorlu süreçte annesi kadar Çağatay'ın da desteği ile kolayca atlatabilmişti genç kadın ve minnet doluydu Gülcihan o'na karşı. "Yakında gelir canım merak etme."

"Biliyorum anne, yine de gelmesi mi doğru olan onu bilmiyorum işte. Ailesi İzmir'de, çevresi ve hukuk bürosunun başından ayrılamaz şimdilik -ki ondan böyle büyük bir şey isteyemem zaten."

"Sen istemesen bile Çağatay bir yol bulur, yeter ki onu sev Gülcihan. Dene en azından, o çocuk iyi biri ve seni gerçekten seviyor ama olmaz diye düşünüyorsan da uzak dur Çağatay'dan. Daha fazla yara almasına sebep olma güzel kızım çünkü şu gizli aşkının sahibi her kimse, hâlâ gözlerinde izi var."

"Anne..."

"Susma bebeğim, gerçi sussan da açık bir kitap gibisin. Yüzündeki acıdan, dolan gözlerinden görebiliyorum neler hissettiğini. Bir gün eğer bana güvenirsen seni dinlerim meleğim."

Gülcihan (BİTTİ)Where stories live. Discover now