İZMİR MACERASI-2

402 51 23
                                    

Bisiklete binip geldiğim tarafa doğru gitmeye başladım. Hafif deniz esintisi vardı. Ben hızlandıkça hızlandım. Uzun zamandır bisiklete bitmemiştir ama yine de güzel bir başlangıç yapmıştım. Tek elimi bırakmaya karar verdim. Bir sağ bir sol derken yanımdan iki bisikletli geçti elleri serbest bırakmışlardı. Bunlar nasıl gidiyordu? Hem de deniz kenarı olan bir yerde. Bende onlara özendim ve hem de çok kıskandım. Bende aynı hareketi yapmaya karar verdim. İlk başlarda çok zor oldu hem de çok zor. Yine o bisikletler geldi.

"Hey fıstık! Ellerini kullanmadan bisiklet kullanmak istiyorsan hızlı olman gerekiyor." Dedi o bisikletleri bir genç. Sonrada yanımdan gittiler.

Bende o çocuğun dediğini yaptım. Bisikleti olabildiğince hızlı sürmeye başladım. Evet oluyordu.

***

Evet yapabiliyordum. Bende ellerim olmadan bisiklet sürebiliyordum. Yaşasın! Gözlerimi kapattım ve kendimi bu güzel eğlenceye bıraktım. Saçlarımı iyiki bağlamamıştım. Rüzgarın etkisiyle çok iyi ve serinletici bir hal bırakıyordu.

Bisiklet yavaşlıyordu. Direksiyonu elime almak için hamle yaparken patt! Aha birine çarptık. Olamaz bir bu eksikti.

Bir kadına çarpmıştım. Acılar içinde yerde kıvranıyordu.

Olamaz! Ben ne yaptım böyle? Dondum kaldım öyle. Hiç bir yerim kıpırdamıyordu. Nefes aldığımı bile hissetmiyordum. Herkes kadının başına toplanmıştı hepbir ağızdan konuşuyorlardı. Biraz sonra ambulans ve polis geldi. Ambulanstaki doktorlar kadını hastaneye götürmek için harekete geçtiler. Polisler ise olay yerinde ki insanları uzaklaştırmak için çaba gösterip, olay yerini sarı şeritlerle çevirdiler.

"Kadına çarpan kim?" Diye sordu polis bey.

Kalabalığın arkasından genç sıska bir erkek beni göstererek "Şu mavi saçlı kız." Dedi bağırarak.

Polislerin gözleri benim üzerimdeydi. Bir tane kadın polis elime kelepçeyi vurup polis arabasına götürdü. Karakola gitmek için yola koyulduk.

Kısa bir yolculuktan sonra karakola vardık veya bana öyle geldi. Kadın polis beni arabadan indirip, karakola doğru kolumdan tutarak götürdü. Karakola gelince sorgu odası yazılan bir odaya soktular beni. Oda karanlıktı sadece bir masa ve bir sandalye vardı. Sandalyeye oturup, ifademi almak için polis memurunu beklemeye başladım.

Zaman çok yavaş geçiyor gibiydi sanki 1 saattir burda gibiydim. Sonunda can sıkıntısından kurtulmuş gibiydim bir tane görevli memur geldi.

"Kaç saattir buradayım?" Dedim polis içeri girer girmez.

"Sadece 10 dakikadır buradasınız." Dedi görevli polis memuru.

Hm zaman çok yavaş geçiyormuş demek ki buralarda.

" Kadına neden çarptınız?" Dedi görevli polis memuru.

İnsan bir hal hatır sormaz mı ya gelir gelmez hemen sorguya başlıyor.

"Kadını görmedim bile yani yanlışlıkla çarptım." Dedim sakin bir des tonuyla.

"Nasıl görmediniz?" Dedi görevli polis memuru.

"Gözlerim kapalıydı o yüzden görmedim." Dedim sesim bir önce ki konuşmamďan biraz daha yüksek çıkmıştı.

"Rüya Hanım bu durumda sizi nezarete almalıyız. Eğer kadın sizden şikayetçi olursa adliyeye ve ordan cezaevine gidebilirsiniz." Dedi üzücü bir ses tonuyla.

"Anladım." Dedim kısa ve öz bir şekilde.

"Peki aramak istediğiniz birileri var mı? Avukat veya aileni falan." Dedi görevli polis memuru.

ASABİ KIZ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now