TABURCU

266 39 31
                                    

"Ama sevgiliniz sizin için çok endişelendi, dökmediği göz yaşı kalmadı." Dedi doktor bey.

Sessiz kaldım cevap bile vermek istemedim. Çünkü Gökçay ile biz sevgili bile değildik. Hem onun sevdiği vardı. Berrin şu anda onu bekliyordur Malatya'da. Gökçay'da benim iyileşmemi bekliyordur çünkü Berrin'i görmek için. Hem doktor bey başkası ile karıştırmış olabilir. Gökçay ile bunu açık bir şekilde konuşacaktım benim başımda beklemesinin bir anlamı yoktu.

Birkaç gün sonra

Taburcu olmuştum sonunda. Hastanenin otoparkına doğru gelirken bir ayna gördüm ve hatırladım ki ben kendime gelene kadar hiç ayanaya bakmamıştım. Eski mavi saçlarımın yerine sürdüğüm açıcı kalmıştı tamamen. Bir kuaför bulup boyatmak lazımdı saçları. Otoparkta biraz yürüdükten sonra siyah bir arabanın yanına yaklaştık. Gökçay arabanın anahtarıyla arabayı açtı. Arabaya bindik.

● ● ●

Uzun bir yolculuğun ardından Malatya'ya gelmiştik. Arabadan inince mahalleli balkonlara, pencerelere çıkmaya başlamıştı. Dik dik bakıp, aralarında bir şey konuşuyorlardı. Ne konuşuyorsunuz bu kadar?

Eve girdik ve annem ile Gökçay beni odama kadar yürümeme yardım ettiler. Odama girdiğimde direk yatağıma yatmıştım. Çünkü çok başım dönüyordu. Akşam saatleri olduğu için bir an önce uyumak istiyordum. Annemde yemek yemem için ısrar edip duruyordu. Annemin ısrar etmesine dayanamayıp az da olsa yemek yemiştim. Gökçay yemeğe kalmayacaktı ama annem ısrar edince annesini arayıp yemeğe kaldılar.

Çok yorgundum bir an önce uykunun derinliklerine dalıp gittim.

Sabah uyandığımda her yerim uyuşmuştu.

Annem kahvaltımı hazırlamış ve odama getirmişti. Bir güzel kahvaltımı yaptım.

Saatler yavaş yavaş ilerliyordu. Kapının çalma sesini duydum. Kim geldi ki bu saatte?

Kapım çalındı.

"Geeelll..!" Diye seslendim.

Kapı yavaşça açılıp içeriye Gökçay'ın annesi ve bir kaç kişi daha gelmişti. Hepsi bir ağızda "Geçmiş olsun." Demişlerdi. Başımla onaylar gibi yapıp geçmiş olsun dileklerini kabul ettim.

Kısa nasılsın faslından sonra "Hadi artık hastamızı fazla yormayalım." Dedi annem ve kadınlar teker teker odadan çıkmaya başladı.

Kaza yapınca telefonum kırıldığı için telefonsuz kalmıştım o yüzden annemin telefonundan Gökçay'ı aramaya karar verdim. Kullanmadığı telefon veya bilgisayar vardır diye düşündüm.

Yavaş yavaş ayağa kalktım. Eşyalardan ve duvardan destek alarak kapıya doğru yaklaştım. Kapıyı açınca karşımda Gökçay'ı gördüm.

"Aa... Ne tesadüf Rüya bende sana geliyordum." Dedi Gökçay.

"Evet tesadüf bende seni arıyacaktım." Dedim.

"Belki kalp kalbe karşıdır." Dedi Gökçay.

Omuz silktim.

"Gel odaya ayakta fazla durmak istemiyorum." Dedim.

Başıyla onayladı Gökçay.

"Eee... Neden beni arıyacaktın?" Diye sordu Gökçay.

"Kullanmadığın telefon veya bilgisayar var mı? Tablette olur." Dedim masum bakışlarla.

"Hayır yok." Dedi Gökçay.

Üzülmüştüm.

"Hım, anladım." Dedim ağlamalı bir ses tonuyla.

"Ama üzülme sen üzüldükçe bende üzülürüm." Dedi ve bana sarıldı. Ne ne ne Gökçay bana nasıl sarılabilirdi ki?

Ellerimle onu ittirdim. Ne yapıyorsun diye bir bakış attım.

"Kusura bakma Rüya bir anda sarıldım." Dedi Gökçay.

"Tamam ama bir daha olmasın fena bir şekilde döverim tanınmaz hale gelirsin dedi.

Onaylar gibi başını salladı.

"Peki seni ne mutlu edebilir?" Dedi Gökçay gülümseyerek.

"İyileşene kadar vakit geçireceğim bir şeyler arıyorum. O yüzden senden tablet, telefon istedim." Dedim.

"Hım kitap okumayı sever misin?" Dedi Gökçay.

Evet anlamında başımı salladım.

"Bende bir kaç kitap var istersen sana verebilirim." Dedi Gökçay.

"Peki." Dedim.

"Tamam o zaman sen burada dur ben bir koşu gideyim kitapları almaya." Dedi Gökçay ve hızlı bir şekilde odadan çıktı.

● ● ●

Yarım saat sonra kapımı tıklayıp Gökçay odama daldı.

"Çüşş! Gel bari deseydim." Dedim sinirlenerek.

"Kusura bakma Rüya. Heyecanlandım biraz." Dedi Gökçay.

"Tamam tamam neyse ver bakalım kitapları." Dedim.

Gökçay kitapları bana uzattı. Kitapları aldım elinden ve kendimin duyabileceği bir sesle kitapların ismini okumaya başladım.

Kaybolan Ben, Şeker Portakalı ve Karantina adlı üç tane kitap getirmişti.

"Sen bunları oku, bunlar bittikten sonra ben sana başka kitaplarda getiririm." Dedi Gökçay.

Onaylar gibi başımı salladım.

"Ha bu arada ben şimdi çıkmam lazım sonra görüşürüz." Dedi Gökçay ve el sallayarak odadan çıktı.

"Görüşürüz." Dedim Gökçay'ın arkasından bağırarak.

Kitapları karıştırmaya başladım yırtık veya karalı bir şey var mı diye. Son kitabı karıştırırken sayfaların arasından katlanmış kağıt kucağıma düştü. Açıp açmamakta kararsız kaldım.

Katlanmış kağıdı açmaya başladım.

ASABİ KIZ (TAMAMLANDI)Onde as histórias ganham vida. Descobre agora