NEDEN BENİ BIRAKTIN?

86 10 2
                                    

"Evden önce konuşacak en önemli bir meselemiz var."

"Buyur konuşalım. Mesele ne?"

"Neden yalan söyledin?"

"Ne yalanı Rüya saçmalama."

"Ne yalanı öyle mi? Mustafa amcaya bizi eş olarak tanıttın. Diyemedin mi o benim arkadaşım?"

"Bak Rüya, ev sahipleri genellikle; evli veya tek yaşayan insanları istiyorlar."

"Ne alaka cacık salatası?" Dedim sinirlenerek. Galiba cacık salatası dediğime bozulmuştu. Harbi ya cacık salatası nereden çıktı ki?

"Of Rüya of! Bir erkek ile bir kıza evli olmadığı için ev vermezler. Toplumumuzda da bu var yani hoş görmezler." Dedi oflaya oflaya.

"İlla vardır ya ev veren."

"Tamam Rüya vardır ama seni otel köşelerinde süründürmek istemedim. Bir an önce kendi evinde rahat bir şekilde olmanı istedim. Kötü bir şey mi istedik sanki? Sana da iyilik yaramıyor." Dedi ve sinirlenerek apartmanın dışına doğru çıkmaya başladı. Ben de arkasından gittim.

***

Gökçay arabasına doğru yaklaştı.

"Hadi atla gidiyoruz."

"Nereye?"

"Görürsün birazdan." Dedi ve bende seri adımlarla arabaya gidip bindim.

~1 Hafta Sonra~

Gökçay perdeleri asarken bende merdiveni tutuyordum. Koltukların yerini beğenmiyor değiştiriyordum. Camları sildiriyor, yerleri paspaslatıyordum. Bu Gökçay için işkence benim için de bir eğlenceye dönüşmüştü. Sanki gerçek bir evli gibiydik ama biz sadece birer arkadaştık. Ailemden kaçmama yardım etmişti. Zaten o olmasa da giderdim de tek başına yollar çekilmez oluyor.

"Sonunda bitti." Dedi ve yavaş ve temkinli adımlar ile merdivenden indi.

"Aynen öyle."

"E... bir öpücüğü hak ettim değil mi?"

"He he tabii tabii sen öyle zannet." Dedim ve dövüşerek aldığımız televizyon koltuğuna yerleştim.

"Oh şunun keyfine bakın! Çalışan benim keyfini süren sensin."

"Valla Gökçay Bey ben bu koltuğu almak için on dakika 41 saniye kavga ettim yani hak ediyorum bunu."

"Yuh! Bir de zamanını mı tuttun?"

"Evet ne zannediyorsun? Tutmayacağımı mı?"

"Ne bilim ben kızım senin ne tür manyaklar yapacağını bilemiyoruz ki."

"Bundan sonra öğrenirsin."

"Evet ama şimdilik." Dedi ağzından geveleyerek anlamamış gibi yaptım.

"Bir şey mi dedin?"

"Kahve ister misin?"

"Neden olmasın?"

"Tamam hemen yapıp gidiyorum." Dedi ve mutfağa doğru yöneldi.

Biraz sonra dumanı üstünde kahveler ile Gökçay kapıdan gözüktü ve yanımdaki tekli koltuğa oturup kahveyi uzattı. Tam kahveden bir yudum alacakken kapı zili çaldı.

"Ben bakarım." Dedi Gökçay ve oturduğu tekli koltuktan kalkıp kapıya doğru ilerledi.

"Bende geleyim belki ev sahibidir." Dedim bende Gökçay'ın arkasından ilerledim.

Kapıyı Gökçay açtı ve açar açmaz karşımıza altmış ya da yetmiş yaşlarında ama kendini bakım ürünlerine adamış ve gençleşmiş sarışın bir bir kadın kapının önünde duruyordu. Sanki bir telaş kaplamış gibi bir hali vardı.

"İçeriye girebilir miyim?" Der kadın ince ve tiz bir ses tonuyla.

"Tabii ki de efendim buyurun girin." Dedi Gökçay. Kesin Gökçay'ın kırıklarında biridir diye düşündüm ne de olsa etrafında çok.

Gökçay önden, kadın Gökçay'ın hemen arkasından ben ise ikisininde arkasında kapıyı kapatıp ilerlemiştim.

Uzun koridordan sonra sola dönüp oturma odasına doğru ilerledik.

Oturma odasına geldiğimizde kadın iğrenmiş derecesine etrafa baktı. Burnu havada biri daha kesin Gökçay'ın tanıdığıdır bu. Hanımefendi sonunda poposuna layık mavi renkli üç kişilik olan koltuğa oturdu ve sırtına destek olsun diye de beyaz mavi çiçekler ile süslenmiş kırlenti de sırtına yerleştirdi.

"Bir şey ister misiniz?" Diye sordu Gökçay.

"Bir bardak su lütfen." Dedi aynı ince ve tiz sesiyle.

Gökçay hemen mutfağa gitti ve kadının istediği suyu getirip, kadının önündeki sehpaya koydu.

Kadın bardaktaki sudan bir yudum alıp hafifçe boğazını temizledi. Yani konuşmaya başlayacaktı demek oluyor bu.

"Ben Begüm KAYA ve Rüya senin  annen oluyorum." Dedi kadın pat diyerek ben hafif bir şoka girmiştim.

"Ne annesi? Ne saçmalıyorsun sen? Benim annem var zaten."

"Senin tanıdığın o kadın aslında seni evlat edinen bir aile. Yani sen benim öz kızımsın."

Kulaklarıma inanamıyordum. Hem bu kadın nereden bulmuş olabilir. Yoksa beni mi takip ediyordu? Yoksa Gökçay mı söyledi?

"Yalan söylüyorsunuz."

"Yalan değil gerçek. Al bunlarda DNA sonuçları.

Annem olduğunu iddia eden kadının elindeki raporları aldım. Dedikleri doğruydu. Ama benim DNA'mı öğrenmek için benden bir saç teli, tırnak ya da diş fırçası olması gerekiyordu. Bu kadın nasıl buldu ya? Hemen yüzümü Gökçay'a çevirdim. Yüzünde mahcup bir ifade vardı.

"DNA testi yapman için..." Sözümün devamını getirmeme izin vermeden sözümü kesti annem olduğunu iddia eden kadın.

"Gökçay'dan aldım saç tellerini."

Duyduklarıma inanamıyordum. Başımdan aşağıya kaynar sular dökülüyordu resmen.

Daha fazla dayanamadım. Gökçay ve o kadının yüzüne bakıp oturma odasından ayrıldım. Odama gidip askıdan ceketimi aldım. Sinirlensem mi yoksa ağlasam mı karar veremedim. Ama o evi Gökçay ve kadının başına yıkmamak için kendimi dışarıya attım.

"Rüya nereye gidiyorsun? Dur konuşalım." Diye seslenmesine rağmen arkama dönmedim ve duymazlıktan geldim Gökçay'ı.

Bölümü nasıl buldunuz?

Gökçay ile Rüya'nın durumu ne olacak?

Gelecek bölüm neler olmasını isterdiniz?

Her salı görüşmek üzere kendinize iyi bakın.

ASABİ KIZ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin