GÖKÇAY'DAN

226 31 9
                                    

Offf..! Allahım off..! Nerede bu kağıt ya? İnşaallah biri görmeden hemen bulurum. Hayatımın en önemli parçalarından biri kağıt. Evet yanlış okumadınız bir kağıt parçası benim hayatımın en önemli kaynağı. Çünkü Rüya'yı ilk gördüğüm ve o anki hissettiğim duygular yazılıydı. Böyle olmayacak anneme bit sormalıyım.

"Anne odamdan hiç kağıt parçası gördün mü?" Dedim endişelenerek.

"Oğlum sen İzmir'e gittiğinden beri ben odana hiç girip çıkmıyorum ki." Dedi annem.

Umudumu keserek odama doğru gittim. Üzerimi değiştirip uyumaya koyuldum. Tam uykuya dalacakken kağıt parçasının nerde olduğu aklıma geldi. Yoksa ben onu Rüya'ya verdiğim kitapların arasında olmasın. Allah'ım ne olur değildir. Sonra uykuya daldım.

● ● ●

Sabah uyandığımda hemen üzerimi değiştirip, hızlıca kahvaltı sofrasına oturdum. Kahvaltımı yapıp Rüyaların evinin yolunu tuttum.

Eve geldiğinde Gizem Yenge beni kapıda karşıladı. Hoşbeş faslı bittikten sonra Rüya'nın merdivenlerden aşağıya indiğini gördüm.

"Günaydın Rüya." Dedim gülümseyerek.

"He sana da aynısından." Deyip geçti.

Dün söylediklerimden sonra hâlâ kızgın bana. Bir şekilde onun gönlünü almalıydım. Ama şimdi olmaz kağıt parçasını bulmalıydım.

"Hadi herkes sofraya." Dedi Gizem Hanım gülümseyerek.

"Şeyy... Ben bir lavaboyo kadar gitmem gerek." Dedim ama aslında Rüya'nın odasına girecektim.

"Peki lavabonun yerini biliyorsun gidebilirsin." Dedi Gizem Yenge.

Yukarı doğru çıktım ve Rüya'nın odasına girdim. Kitapları karıştırmaya başladım. Son kitabı elime almaya kalmadan arkamdan bir ses duydum.

"Bunu mu arıyordun?" Dedi bir kişi ve arkama dönemem ile bunun Rüya olduğunu anladım.

Rüya'yı görünce çok şaşırmıştım.

"Şeyy..." Dedim. Hiçbir şey söyleyemedim.

"Al al yemedim kağıt parçasını." Dedi gülerek ve elimdeki kağıt parçasını uzattı.

O gülünce bende gülmeye başladım.

Gülmeyi bıraktık ve elindeki kağıt parçasını aldım.

"Tamam artık yeter bu kadar gülmek annem aşağıda bizi bekliyor." Dedi Rüya gülümseyerek.

Aşağı inip güzel bir kahvaltımızı yaptık.

● ● ●

"Rüyacığım bugün yürüyüşlerimize başlıyoruz artık yatmak yok." Dedi Gizem Teyze.

Rüyanın kabul etmeyeceğini tahmin bile etmiştim. Çünkü Rüyaya asla zorla bir şey yaptıramazsın. Kendi kafasına göre hareket ederdi.

"Gerek yok ben hallederim." Dedi Rüya ve çayından son bir yudum aldı.

Demiştim ben size kabul etmeyeceğini.

"Ama kızım başına bir iş gelirse?" Dedi Gizem Teyze.

Cevap vermedi sadece omuz silkmekle yetindi.

"Rüya haydi beraber yürüyüş yapalım." Dedim birden şaşırmış olacak ki yediği ekmek boğazında kaldı.

● ● ●

Kahvaltıyı yaptıktan sonra Rüya üstüne uygun bir şeyler giymek için odasına gitti. Bende, Rüya gelene kadar Gizem Teyze'ye yardım etmeye koyuldum.

Mutfaktan çıktığım zaman Rüya spor ayakkabılarını giymiş beni bekliyordu.

"Ne zaman geldin sen?" Diye sordum Rüya'ya.

"Fazla olmadı iki, üç dakika anca oldu." Dedi.

"Seslendeydin fazla bekletmezdim seni." Dedim gülümseyerek.

"Gerek yoktu hizmetçilik yapmanı izlemek istedim." Dedi ve güldü Rüya.

Bende güldüm ve evden çıktık.

● ● ●

Biraz yürüdükten sonra bir parka oturmaya karar verdik.

Rüya'ya itiraf etmek istediklerim var ama bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ve birde nasıl bir tepki vereceğini de bilmiyorum. Acaba şimdi burada söylesem miydim? Ama o zaman da benimle bir daha konuşur muydu?

ASABİ KIZ (TAMAMLANDI)Där berättelser lever. Upptäck nu