böyle gitme ağlarım

24.8K 2K 539
                                    

Bazen, bazı insanlar hayatınızdan bir daha girmemek üzere çıkarlardı. Hikayenize bir şeyler katar, belki en güzel günlerinizi belki hiç hatırlamak istemeyeceğiniz şeyler yaşatır ve birden geldikleri gibi giderlerdi. Bunu kabullenmekten başka çareniz yoktu, tıpkı benim şu an yaptığım gibi.

On sene içinde çoktan ümidimi kesmem gerekiyordu aslında, fakat ortak kümemiz olan Tolga abi sayesinde o kadar görüyordum ki onu, varlığına hatta attığı sert bakışlara bile alışmıştım. Kendime itiraf etmekten ne kadar korksam da bir gün Cihan'ın aklının başına geleceğini, bana geri döneceğini düşünüyordum. Ama o gelmedi, gelmeyecekti de.

Tüm bunlara onun odasında hâlâ oturuyorken karar vermiştim.

Bir şekilde en yakın dostumu kaybedişimi kabullenecektim işte. Onunla daha fazla oynayabilmek için eve yemek yemek için bile gitmediğim günleri unutacaktım. Mahallenin dedikoducu ablaları Cihan'ın yanında fazla durmamam gerektiğini, kıza benzediğim için Cihan'ın kısmetini kapatabileceğimi söylediğinde kolunu omzuma atıp yanımda sen varken kimseye ihtiyacım yok dediği günü de unutacaktım.

O Cihan'ın artık olmadığı gibi, anılarda yaşamanın da bir anlamı yoktu. Hepsini unutacaktım. Tabii şu an karşımda oluşu kararlılı ğımı sorgulatıyordu ancak bir daha onunla aynı ortama girmediğim sürece bir sorun yaşanmayacaktı.

Unutmak o kadar da zor olmamalıydı.

"Ne zaman gidecek?"
Uzun zamandır konuşmadığım için çatallı çıkan sesimle telefondaki bakışlar bana çevrildi.

"Birazdan çıkar." Kafamı salladım.
Evden gitmem için önce Murat amcanın çıkmasını bekliyordum. Beni neden sakladığını daha fazla sorgulamamıştım. Artık bilmek de istemiyordum. Sizin için çabalamayan insanlar için kendinizi yormaya gerek yoktu.

Belki de Enes'in beraber eve çıkma teklifini değerlendirmeliydim. Beni buraya bağlayan hiçbir şey kalmamıştı. Hoş, eskiden de Cihan'ın bana olan tavırları bugünkünden farklı değildi, hatta bugün bana karşı şaşırtıcı derecede iyiydi. Ama hiç bu kadar ümitsiz hissetmemiştim kendimi. O an fark etmiştim ki beni burada tutan Cihan değil, bir gün tekrar eskisi gibi olacağımıza dair taşıdığım ümitti.

Penceresinden aşağıya doğru bakan Cihan konuştu,
"Gitti."

Ona hiçbir şey demeden, ayakkabılarımı alıp kapıya yöneldim. Kendimi daha fazla küçük duruma düşürme gibi bir niyetim yoktu bu yüzden yüzüne bile bakmadan açtığım kapıdan çıktım. Hızla ayakkabılarımı giyinmeye başladım.

"Daha işim bitmemişti."
Arkamdan seslendiğini duyduysam da umursamayıp kapıyı arkamdan çekip gittim. Muhtemelen laptoptan bahsediyordu ki artık siktiğimin projesi umurumda değildi. Buraya geliş nedenimi bile unutacak kadar kaybetmiştim kendimi. Hafiften kendini göstermeye çalışan göz yaşlarımın ise bundaki etkisi yadsınamayacak düzeydeydi. Benim işim çoktan bitmişti.

Apartmandan çıkınca saatlerdir tuttuğum göz yaşlarını akıtmaya başladım. İnsanları, özellikle de bana pencereden baktığını bildiğim o'nu zerre kadar umursamayarak hıçkırarak ağladım. Hakkımda ne düşünürse düşünsündü, isterse ağlak bebe diye dalga geçsindi. Artık hiçbiri önemli değildi.

Göz yaşlarım görmemi engelliyordu, tamamen ezbere yürüyordum.

O kadar salaktım ki! Yıllardır beni sürekli ezip, aşağılayan adamdan yardım dilenmeye gitmiştim bir de. Salak Furkan! Projesini de, laptopunu da, Cihan'ı da, hatta özellikle Cihan'ı sikeyim!

Bana eşlik etmek ister gibi aniden bastıran yağmurun altında saatlerce yürüdüm. Yapacak daha iyi bir şeyim yoktu. Anne ve babamın gelmesine saatler vardı, telefonum da yoktu. Zatürre olana kadar yürümek aklıma yatan en iyi hatta tek fikirdi şu an.

Muhtemelen içinizden Cihan'ın birden yanıma gelip sarılacağını, arkadaşlığımızı geri istediğini söyleyeceğini falan düşünüyorsunuzdur. Eh, yalan söylemeyeyim, benim de bir tarafım bunun için ölüyordu. Ama asla gerçekleşmeyeceğini biliyordum. O böyleydi işte, yardım dilenene kadar su bile vermezdi. Tabi sadece bana geçerliydi bu durum. Bizim arkadaşlığımız bozulsa da, Eren ve Baran ile olan ilişkisi hiç bitmemişti. Artık en yakın arkadaşı onlardı ve yalnız bana Özel olduğunu sandığım korumacı tavrı onlara yönelmişti.

Her liseli zorbalığı tatmıştır, hele de benim gibi garip görüntünüz varsa vay halinize. Bana liseyi zehir eden bir grup vardı ki; onlar yüzünden teneffüslerde lavaboya bile gidemezdim, derslerde hocadan izin alıp ihtiyacımı giderirdim. Buldukları yerde beni sıkıştırır ve oramı buramı ellerlerdi orospu çocukları. Bu grubun çok yakın olduğu kişiyi söylemem sizi biraz hayal kırıklığına uğratabilir, evet, Cihan. Bir kere bile yapmamaları için onları uyarmamıştı. Her defasında gözlerinin içine bakmıştım beni kurtarması için, oysa izlemekle yetinmişti.

Kimseye söylememiştim ama beni ağlatan diğerlerinin vurduğu tekme ya da yumruklar değildi, onun tepkisizliğiydi. Onu bu kadar sinirlendirecek ne yaptığımı hiçbir zaman anlayamamıştım, nefretini hak etmiyordum.

Tolga abi ile diğerlerinin ağzı ise sımsıkıydı, ne zaman kardeşiyle ilgili bir şey sorsam konuyu değiştirirdi.

Keşke bana bir kere anlatsaydı.

0 tane okuyucumla hayata tutunmaya çalışıyorum.

Görmüyorsun Hiç | Gay [Tamamlandı]Where stories live. Discover now