mutlu sonsuz olsun

11.4K 601 241
                                    

Hayatım bir koşuşturmacalar silsilesiydi. Toplumun, ailemin benden olmamı istediği kişiyi gerçekleştirmeye çalışmakla geçmişti tüm ömrüm. Çocukken kimlerle arkadaşlık yapmamdan tutun üniversite bölümüme kadar onların boyunduruğuna uymuştum. Mutlu olmak, eğlenmek hakkım değildi, ancak çok çalışırsam bunlarla ödüllendirilebilirdim.
Bir sabah olmamıştı ki huzurla uyanayım, güne hevesle başlayayım. 'İyiliğim' için omzuma yükledikleri ağırlıklarla yaşamıştım hep.

"Günaydın."

İşte gerçek anlamda, ilk defa bu sabah aymıştı günüm. Kokusu burnumu dolduran yanımdaki bedenin sahibi sağlamıştı bunu. Sanki o yükler bir bir dökülmüştü üzerimden, hafiflemiştim. Hayatımın bir anlamı varmış, fark etmiştim.

Gözlerimi araladığımda beni izleyen sevdiğimle karşılaştım. Ne güzel şeydi güne onun bakışlarıyla başlamak.

"Günaydın." dedim gülümseyerek.

Elinin tersiyle yanağımı okşadı. Yüzünde garip bir ifade vardı.
"Günaydın güzelim." Dedi tekrar. Sesi oldukça zayıf çıkmıştı.

"Bir sorun mu var?" Diye sordum yatakta dikleşirken.

Hızla kafasını iki yana, olumsuz anlamda salladı.
"Hayır, hayır. Ben..." Az önce yanağımda olan eli kendi gözüne gitmişti şimdi. "Ben sadece bu anı o kadar uzun zamandır bekliyorum ki..."

"Cihan..." Sarsılan bedenini kendime çektim, sımsıkı sarıldım. "Artık buradayım sevgilim, ağlama."

Çıplak omzuma göz yaşının düştüğünü hissettim. Ona daha sıkı sarıldım, yaşadığı duygu yoğunluğunu anlayabiliyordum.

Üzerimden çekildi, iki eliyle yüzümü tuttu. Sulanan gözleri cam gibi görünüyordu, bundan daha güzel çok az şey görmüştüm.
"O kadar çok şey atlattık ki... ve şimdi burada, kollarımda uyanıyorsun. Sabah uyandığımda gördüğüm ilk şey güzel yüzün oluyor. Ben..." bir hıçkırık koptu dudaklarından. "En güzel rüyalarımda bile böylesini göremezdim."

Onu taklit edip ben de ellerimi yanaklarına çıkardım.
"Rüyalardan daha güzel bir hayatımız olacak Cihan, söz veriyorum."

Kafasını salladı.

Göz yaşlarıyla ıslanan dudaklarına uzandım, bir öpücük kondurdum.
Bu, birbirimize verdiğimiz sessiz bir sözdü.

~

"Cihan, nereye gittiğimizi söylemeyecek misin artık?" Yürümeyi bıraktım, çalıların arasında durdum. Çok yorulmuştum ve şu dikenler pantolonumu mahvetmişti. Bu konuda suçladığın tek kişi de Cihan idi şayet bana şık giyinmemi söyleyip bizi ormanın ortasına getirmişti ve şimdi en sevdiğim pantolonumla vedalaşmak zorundaydım.

"Gözlerinle birlikte ağzını da mı bağlasaydım acaba?" Cihan sesli düşünmüş olmalıydı.

Elimi tutan eline tırnaklarımı batırdım. Bir acı inleme döküldü dudaklarından.

"Gerçekten çok yoruldum." Mızmızlandığımın farkındaydım ama ne yapayım, yaklaşık yirmi dakikadır yürüyorduk ve bacaklarım ağrımıştı.

"Peki öyleyse." Deyip elimi bıraktı. Beni orada bırakıp gideceğini düşünüyordum ki birden ayaklarım yerden kesildi.

"Ne yapıyorsun?" Dedim kıkırdarken.

"Mızmız bebeğimi taşıyorum." dudağıma bir öpücük kondurdu.

Görmüyorsun Hiç | Gay [Tamamlandı]Where stories live. Discover now