ciğerimi deliveren aşkı görün

18.1K 1.2K 790
                                    

"Ablam bu dolabı nasıl koyayım?"

Sırtında odam için aldığım dolabımın parçalarıyla kapıdan içeri giren adamın sözünü şaşkınlıkla düzelttim,
"Ablam mı?"

Salak adam beni kadın mı sanmıştı cidden?

Kalın sesim onu şaşırtmış olacak ki hızla kafasını kaldırdı sakalı ve bıyığı birbirine girmiş adam.
"Ananı s- oğlum sen kıza ne kadar benziyorsun öyle?"

Dolabı arkadan destekleyen diğer görevli de kafasını arkadan çıkarttı ve ekledi,
"Abi yemin ediyorum ki ben de kız sanmıştım ha."

Ben nasıl bir laf soksam da yerin dibine girseler diye düşünürken yan odadan gelen Enes beni bu uğraştan kurtardı.
"Hadi abicim hadi işinizi yapın siz."

Gözlerini kocaman açmış bana bakan iki adam da dolabı yeniden sırtlanırken ben peşimden gelen Enes ile mutfağa geçtim.

Kollarımı sinirle önümde birleştirdim. Bu kalıp hayatım boyunca peşimi hiç bırakmayacaktı anlaşılan.
"Salaklar ya."

Enes benim çatık kaşlarım ve sinirle çarpılmış suratımı zerre umursamayarak yarım ağız sırıtır halde burnumu sıktı ve dalga geçerek konuştu.

"E haksız da sayılmazlar aslında, seni sınıfta ilk gördüğümde 'ne kadar güzel lan bu çocuk' demiştim." Eline vurup burnumdan çekmesini sağladığım sırada gözleri göğsümdeydi, "Biraz da memikto olsa tadından yenmez."

Acaba tüm evren sinirimi bozmak için anlaşmış mıydı bugün? Gerçi bu olaylardan Enes'e hiç bahsetmediğim için kıza benzetilmekten ne kadar nefret ettiğimden haberi yoktu ama yine de en az üç gün tribimden kurtulamayacaktı.

Ters ters baktım gülen yüzüne.
"Güzel deme bana."

Sanki onu çok eğlendiren bir oyuncakmışım gibi önüme eğildi.
"Niyeymiş? Güzelsin işte."

Bir kelimenin beni bu kadar rahatsız etmesi normal miydi? Oysa Cihan'ın ağzından duyduğumda ne kadar da rahatlatıcı gelmişti. Tüm kızlardan daha güzelsin, demişti ve birkaç saniyeliğine dünyanın en mutlu insanıydım. Belki de kelimenin kendisiyle değil söyleyen kişiyle alakası vardı.

Tabii bunları Enes'e anlatacak halim yoktu.
"Hadi git de şu adamlara bak, uğraşma benimle." Dedim ve onu yanımdan yolladım.

Geçmişte yaşamayı bırakmalıydım. Hele Cihan'la olan anılarımı hatırlayıp aptal aptal sırıtmayı hemen şimdi bırakmalıydım.

Ama çocukluğuma dair hatırlayabileceğim başka güzel bir anım yoktu ki. Evdekilerle ilgili hatırladığım tek şey yediğim dayak ve azardı, o zamanlar beni mutlu eden yalnızca Cihan vardı.

Eğer normal bir çocukluk geçirdiyseniz sabahları izlediğiniz çizgi filmleri, haftasonu kahvaltılarını, babanızın sizi salıncakta nasıl da hızlı salladığını huzurla hatırlardınız. Ben ise sabahları Cihan'a nasıl koştuğumu, birlikte onun ekmek arasını paylaştığımızı, kendisi çok iyi yapamasa da abisi Tolga'nın bizi hızla salladığını hatırlardım.

Hatta bu hissi hiç tatmadığım için -salıncakta en tepeye çıktığınızda midenizin karıncalanma hissini- başlarda çok korkmuş ve yan salıncakta Cihan ile el ele tutuşarak binmiştim ki işte o anlar en güvende hissettiğim anlardı. Bu biraz garipti çünkü aynı zamanda deli gibi korkuyordum da.

Uçuyordum ama elimden Cihan tutuyordu, düşebilirdim hatta salıncağın gıcırdayan demirleri kopabilir ve kendimi yere yapışmış bir halde bulabilirdim ama Cihan vardı. O varken canım acısa da çok önemli değildi. Çünkü sonunda ona sarılabilirdim ve bana her şeyin geçeceğini söylerdi.

Görmüyorsun Hiç | Gay [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin