aşkın kanunu yok ama cezası ağırdır

16.5K 1.1K 626
                                    

Tolga abi gitmişti, arkasındaki Koray abi ise yalpalayarak onu yakalamaya çalışıyordu. Ve ben ne kadar kendimi zorlasam da onlara yetişemiyordum, görüntüleri yavaş yavaş kaybolmaya başlamıştı.

En azından benim gibi o ikiliyi yakalamaya çalışan Cihan'a ulaşabilseydim ancak bunu yapacak takatim kalmamıştı.
Nefes alamıyordum.

Beynim koş komutu vermeye devam ederken bacaklarım onu dinlemedi. Dizlerimi tutup nefes almaya çalıştım. Kalbim yerinden çıkmak istiyor gibiydi, beynimse sürekli 'şimdi ne olacak?' diye sayıklıyordu.

Korkudan ve şoktan tir tir titriyordum.

Kafamı bağırışların geldiği binaya doğru çevirdim. Panik atağım daha fazlasına izin vermediği için evden ancak birkaç metre uzaklaşabilmiştim, bu yüzden oradaki kaosu hala işitebiliyordum.

Böyle olmamalıydı. Bugün en mutlu günleri olması gerekirdi, şu an Ayşegül ablanın annesi içeride baygın yatıyor ve Murat amca ile dünürü yumruk yumruğa giriyor olmamalıydı.
Her şey mahvolmuştu.

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Ya Tolga abi?
Koray abinin ona dediği şeyler de neydi öyle?

Küçüklükten beri en ufak ses yükselmesinden bile etkilenirdim. Buna alışmış olmam gerektiğini düşünüyordum bazen ancak durum hiç de öyle değildi. Çocukken aklımın ermediği şeyler yeni yeni gün yüzüne çıkıyor ve travmalar hiç olmadığı kadar etkisini gösteriyordu. Bu yüzden orada kalmaya daha fazla dayanamayıp Cihan'ın peşinden, Tolga abilere doğru koşturmuştum ya.

Fakat şimdi anlıyordum ki bu iyi bir karar olmamıştı. Bunu neyin tetiklediğini bilmiyordum, hiçbir fikrim yoktu ama birden ağlarken bulmuştum kendimi. Havadan yoksun ciğerlerimse durumu iyice kötüleştiriyordu.

Şimdi zamanı değildi.
Sokayım ya, ilaçlarımı yanıma almamıştım ki!

Bana her şey babamı hatırlatıyordu.
Sanki Murat amcanın yüzüne çarpan her yumrukta babam boğazıma sarılıyordu, yerde yatan Ayşegül ablanın annesi kendi çaresiz annemi hatırlatıyordu.

Yere çöktüm.

Kafamı iki elimin arasına sıkıştırdım, bu düşüncelerimi susturmanın tek yoluydu. O kadar çok sıkıyordum ki canımın acısı başka bir şeyi düşünmemi engelliyordu.

"Geçti, geçti." Diye sayıkladım kendime.

Hayatım boyunca yalnız olmuştum, kendimi telkin etmeyi çoktan öğrenmiş olmalıydm ancak durum tersiydi. Kendime sarılamıyordum ki, kendi göz yaşlarımı öpemiyordum.

Yardımcı olan tek şey beynimi uyuşturan ilaçlarımdı ve şimdi onlar da yoktu.

Ne yapacağımı bilmiyordum.
Ellerimle kafama birkaç kez vurdum, susması gerekiyordu.

Nefes almaya çalıştım.
Ama hiçbiri gözlerimin kararmasına engel olamıyordu.

Çok yabancıydı ama kendi hıçkırıklarımı duydum. Titreyen ellerimle iyice bastırdım başıma.

"Furkan!"

Sokağın ilerisinden Cihan'ın sesini duydumsa da oraya bakamadım, ellerimle bastırdığım başım öyle ağrıyordu ki hareket ettiremiyordum.

Birkaç saniye sonra, kulaklarımdaki uğuldamaya bana doğru koşan ayak sesleri eşlik etti ve yanıma eğilen bedeni ancak o zaman görebildim.

"Şş, sakin ol. " Dedi ve karanlık asfalt yolun orta yerinde tam yanıma oturdu. Bir eliyle çenemi kavradı, ona bakmamı sağladı. Göz yaşlarımın buğusu net görmemi engelliyordu ancak endişeli bakışlarını yakalayabilmiştim. "Buradayım, buradayım."

Görmüyorsun Hiç | Gay [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin