gökyüzünde ne çok yıldız var

15.8K 883 278
                                    

İlahi bakış açısı (çünkü sizi Cihan'ın sevgisine bir türlü inandıramıyorum...)

Playlistinizdeki en soft şarkıyı açınız.

Ya da gelin beraber Pinhani- Yıldızlar dinleyelim.

Habersiz kaçırdığı abisinin arabasının kapısını yavaşça kapatıp sessiz sokağa çıktı ve telefonuna uzandı.

Mesajlar bölümünde en üstte duran isme dokundu ve yazdı,

Cihan: Sanırım pencerenin önünde sana takıntılı serseri tipli bir çocuk var 

İstemsizce yüzünde beliren gülümsemeyle karşı tarafın cevap vermesini bekledi.

Henüz birkaç dakika önce birbirlerine iyi geceler mesajı atmışlardı, bu yüzden uyumadığını düşünüyordu.

Kendisi uyuyamayacağını biliyordu, onu kaç gündür göremiyordu, nasıl uyurdu? Furkan'ın utangaçlık yaptığını düşünüyordu, bunu mesajlarında bile hissediyordu.

O da çareyi bir anda kapısında belirtmekte bulmuştu böylece.

Çok geçmeden telefonu bildirim sesiyle titredi,

Furkan: Ne????

Esmer çocuk elleri ceplerinde, arabaya yaslanmış bir şekilde karşısındaki pencereyi izliyordu. Keyfine diyecek yoktu.

Önce pencerenin açılma sesi duyuldu, sonra da elinde sırt kaşıcıyla aşağıya sinirli sinirli bakan Furkan görüldü.

Saat sabahın ikisi olduğu için ortalık zifiri karanlıktı, bulunduğu yerin sokak lambasının uzak olması da Furkan'ın onu görmesini zorlaştırıyordu.

Cihan bu görüntü karşısında kendini tutmaya çalıştı ama ne yazık ki başarılı olamadı, zifiri karanlık bile kıkırtısının duyulmasını engelleyemedi.

"Cihan?!"

Furkan'ın şok barındıran sesiyle karanlıktan çıktı ve sokak lambasının aydınlattığı bir yere geçip, onu görmesini sağladı.

Pijamaları, elindeki komik alet ve yüz ifadesiyle dünyadaki en sevimli şey olduğu için hala gülüyordu Cihan.

"Ödümü patlattın ya!" Furkan şimdi eliyle göğsünü tutuyor, kendince sakinleşmeye çalışıyordu.

"Özür dilerim, ama yalan söylememiştim." Sokakta çıt çıkmadığı için seslerini yükseltmeden de birbirlerini duyabiliyorlardı.

Böylece Furkan, Cihan'ın neşeli sesine daha fazla dayanamadı.

İkisi de birbirine bakıp sadece güldü bu süreçte. Komik olan neydi bilmiyorlardı, belki de onca yıldır somurtmalarının acısını çıkarıyorlardı.

Cihan ellerini pencere pervazına yaslanıp kendisini izleyen çocuğun gülüşünü hafızasının en derinlerine kazıdı. Ne kadar olmuştu ona böyle gülmeyeli, ne kadar süredir mahrumdu bu cennetten?

İçini çekti, çünkü belliydi ki aldığı nefesler yetmiyordu artık.

"Ee, öyle bakışmaya mı geldin?" Dedi Furkan tüm yüzünü saran bir gülüşle.

Cihan arabayı işaret etti,
"Seni bir yere götürmeye geldim."

Sarışın çocuk şaşkınlıkla esmere baktı.

"Şimdi mi?" Sorduğu sorunun mantıksızlığını kendisi de kavradıktan sonra, "Geliyorum." dedi ve penceresini kapatıp içeri girdi.

~

Görmüyorsun Hiç | Gay [Tamamlandı]Where stories live. Discover now