erkekler ağlamaz diyen seni tanımamış

23.8K 1.7K 773
                                    

Ey yumurtaya can veren Allah'ım, keşke şu an bana da biraz ayakta kalma gücü verebilsen. Zira haftanın en yoğun derslerinin olması yetmezmiş gibi okuldan sonra bir buçuk saat özel ders vermiş, o da yetmezmiş gibi Enes ile ev bakmaya gitmiştik ve şimdi gecenin ikisinde eve doğru yürürken adım atacak halim kalmamıştı. Annemin beni bir daha eve sokmayacağını bilmesem asfalta çoktan serilmiş uykumun en derin noktlarında geziniyor olurdum.

Hoş, annem eve sokmasa da olurdu artık. Aklıma kendi evime çıkmak üzere olduğum gelince karanlık yolda kendi kendime sırıttım.

Evet, bizimkilerden onay çıkmıştı. Babam zaten beni postalama peşindeydi hep, üniversiteyi de yurtta okumamı istemişti ama lisede yaşadığım onca tacizden sonra testosteron derişimi yüksek olan her yerden kaçıyordum ki erkek yurdunda bu tavandı. Bu yüzden yurda çıkmayı reddetmiş, ikinci sınıfta okuldan anlaştığım birkaç kişiyle aparta çıkmakta karar kılmıştım.

Gelişen son olaylar bu kararımı hızlandırmamda oldukça etkili olmuştu ve şimdi en büyük hayallerimden birini gerçekleştirmek üzereydim. Babam başta bunun çok masraflı olacağını, eve çıkamayacağımı söylediyse de ondan tek kuruş almayacağıma dair yemin ettikten sonra kararını değiştirdi. Elbette benim için zor olacaktı, sonuçta aldığım devlet bursu ve verdiğim özel dersler dışında bir gelirim yoktu ve bu ikisinin toplamı neredeyse sadece kira parasının bana düşen payını karşılıyordu. Ama bir yerden başlamak gerekiyordu değil mi? Kendi ayaklarımın üzerinde durmayı öğrenecektim. Barlarda her zaman çalışan ihtiyacı olurdu, birine girer ve akşamları çalışırdım. Sabah ise okula gider ve böylece hayatımı sürdürürdüm.

Gözümü hiçbir zorluk korkutmuyordu bu uğurda çünkü ilk defa kendim için bir şey yapacaktım. Ne olursa olsundu. Ama önce güzel bir uykuya ihtiyacım vardı şayet zombi iken bunların hiçbirini başaramazdım.

Tek bir sokak lambasının aydınlatmaya çalıştığı, ancak asla başaramadığı karanlık sokağımıza girdim. Birkaç adım sonra sımsıcak yatağımda olacağımı hayal ediyordum ki apartmanımızın benim odama bakan kısmından sesler duydum:
"Oğlum Zafer amca uyanacak ya."

Tolga abi?

"Ya gittiyse?" Yok artık, Cihan? "Ya veda bile etmeden gittiyse?"

Cihan'ın neredeyse endişeli gelen sesiyle iyice meraklanıp beni göremeyecekleri ancak benim onları görebileceğim kör bir noktaya yerleştim. Neden burada olduklarını ve ne yaptıklarını bilmiyordum fakat niyetim öğrenmekti. Tahminimce iki gün önce olan tartışmamızdan dolayı suçluluk hissediyorlardı ve elbette özür dilemek ancak gecenin bu saatinde akıllarına gelmişti.

Yine de niyetlerinden emin olmak için biraz daha dinlemeye karar verdim. Birilerini gizlice dinlemek, eğer konuştukları şey sizin hakkınızdaysa asla yanlış değildi. Şey, bence öyleydi yani.

"Hakkıdır kanka, çocuğu arkadaşının yanında rezil ettik." Bu tayfada aklı başında olan iki kişiden biri konuşmuştu. Diğeri, yani Eren ise ortalarda görünmüyordu.

Herkesin üstün sessizlik sağladığı ortamda kalın bir ses duyuldu,
"Öyle arkadaşı sikeyim Baran."

"Cihan sus kart sesli pezevenk!" Tolga abinin sıkıntıyla nefes verdiğini işittim. "Telefonuna da ulaşılamıyor, evdekilerle mi tartıştı acaba?" Cebimdeki telefona baktıktan sonra kapalı olduğunu gördüm, muhtemelen günün yoğunluğuna o bile dayanamamış ve pili tükenmişti.

Neden bilmiyordum ama bu manzara beni epey tatmin etmişti. Birilerinin sizin için endişelenmesi, biliyorum çok bencilce ama, harika bir duyguydu. Uzun süredir hissetmediğim bir duygu.

Görmüyorsun Hiç | Gay [Tamamlandı]Where stories live. Discover now