7. Bölüm: "Telefon"

61.5K 3.6K 666
                                    

Nf; Oh Lord

“Herkes ölecek, her ne kadar herkes yaşamasa da.”

🕯️

Tabiri caizse elim ayağım birbirine dolanmıştı. Utanmıştım.

Ne diye benim yüzümden kalbi hızlı atacaktı ki, saçmaydı. Hele ki senin yüzünden dedikten sonra benim kalbiminde aynı şekilde hızlı atması daha da saçmaydı.

Ve beni bu saçma durumdan kurtaran telefonumun zil sesiydi.

Ateşe dokunmuş gibi aniden gözlerimi mavi gözlerden, ellerimi teninden ayırdım. Steteskopu çıkararak masama bıraktım ardından masamın üzerinde ki çalan telefonumu elime aldım.

Ayaz arıyor...

Gördüğüm isim sertçe yutkunmama neden oldu. Sedyede oturan mahkuma kısaca bakıp derin bir nefes aldım. Ardından aramayı yanıtlayarak telefonu kulağıma yasladım.

"Efendim?" Sesim kısık ve gergindi. İçinde bulunduğum durum beni geriyordu çünkü.

"Senden haber bekliyoruz doktor." Diye konuştu telefonun diğer ucundan.

Haber bekleme nedenleri tam yanımdaydı duruyordu. Gözlerim kısaca ona kaydığında, mavi gözlerinin üzerinde ki kara kaşlarını çatmış beni izliyor olduğunu gördüm.

Gözlerimi mahkumdan çekip, "Yaşıyor," diye mırıldandım kısaca.

Telefonun diğer ucunda kısa bir sesszilik oldu. En sonunda konuştuğunda, "bunu bize kanıtla," diye mırıldandı. Telefonda konuşan kişinin ardından gelen başka seslerde vardı ama net duyulmadığı için ne denildiğini anlayamıyordum.

"Şuan karşımda duruyor." Diye konuştum. Tabi bu konuşmamı sedyede oturan mahkum da duyuyordu. Üzerimde yoğunlaşan bakışlarını hissetsemde ondan tarafa tekrar bakmadım. Yerde ki beton zemini izlemek şuan için daha iyiydi. 

Bir kaç hışırtı geldi. "Telefonu ona ver." Diye farklı bir ses duyunca duraksadım.

"Yaşıy-"

"Sana telefonu ona ver dedim!" Aniden yükselen ses olduğum yerde irkilmeme neden oldu.

Kaşlarım usulca çatıldı. Biri bağırarak benden bir şey isteyince asla yapmak istemiyordum ve bu durum beni oldukça sinirlendiriyordu.

"Bana bağırma." Diye tısladım telefonun diğer ucunda ki kişiye, artık her kimse.

"Dostum sakin ol. Yaşıyormuş işte.." diye biri konuştu ama sesi geriden geliyordu. Sanırım benimle konuşan öfkeli kişiyi sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Ona inanmıyorum..." Diye cevap verdi, bana sesini yükselten kişi. Hala kaşlarımı çatmış öylece beklerken bana hitaben, "...sana güvenmiyorum telefonu ona ver." Dedi yavaşça konuşmaya çalışarak. Daha sakin çıkarmaya çalıştığı sesi hala gergin ve sinirliydi.

Bir süre duraksasam da en sonunda, "Tamam.." diye mırıldandım isteksizce. Sonuçta onlarla bir anlaşma yapmıştım istediklerimi almak için mecburen isteklerini yapacaktım.

Telefonu kulağımdan çektim ve kaşlarını çatmış beni izleyen adama baktım. Bir şeyler döndüğünü anlamış, ama tam olarak ne olduğunu kavrayamamış gibiydi.

MAHKUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin