28. Bölüm: "Kadeh"

21.8K 1K 239
                                    

Tom Odell; Another Love

🕯

Konuşmamızın ertesi sabahı Muhammed, Elif ve Batu Ankara'ya gitmişlerdi. Ben ve Talha ise yarın akşam yola çıkacaktık.

Plan hazırdı ve geriye kalan tek şey planı uygulamaya dökmekti. Yaşanacak şeyleri düşünmemeye çalışıyordum. Çünkü düşünmek beni çıkmaz bir sokağa sokuyordu. Bu yüzden son günümüzü geçireceğimiz bu hotel evinde sanki sözleşmişiz gibi Talha ile olacak olanlardan hiç konuşmuyorduk. Ama biliyordum ki o da en az benim kadar gergindi.

Talha Ankara'ya gitmemiz için bir araç ayarlamak için merkeze gitmişti ve ben hotel evinde tektim. Önce ılık bir duş almış ardından üzerimde ki bornoz ile yatak odasına geçerek saçlarımı kurutmuş kabarması geçsin diyede fön çekmiştim. Hotel evin içerisi sıcak olduğu için üzerime siyah bir tayt ve örme yeşil bir kazak geçirmiştim. Yatak odasında işlerimi hallettikten sonra mutfağa geçtim ve akşam beraber yememiz için yemek hazırladım. Saat akşam yedi gibi olduğunda hotel evinin kapısı çaldı. Bitirdiğim salatayı mutfakta ki masanın üzerine koyarak kapıyı açmaya gittim. Talha'nın, "Yavrum benim." Diye sesini duyduğumda ise beklemeden kapıyı açtım.

Talha'nın mavi gözlerine bakarken, "Hoşgeldin." Diye mırıldandım sakince.

Gülümsedi. "Hoşbuldum yavrum." Beni kollarına doğru çekip sarıldığında hiç düşünmeden karşılık verdim. Geri çekildiğimde montunu çıkararak içeriye geçti ve bende ardından kapıyı kapadım.

"Bu güzel kokularda ne böyle?" Koridordan içeriye doğru yürürken hemen arkasından onu takip ediyordum.

"Bizim için yemek yaptım."

Talha çıkardığı montunu portmantoya astıktan sonra, "Elimi yüzümü yıkayıp hemen geliyorum." Diye mırıldandı.

Talha lavaboya geçerken bende mutfağa geçerek masayı hazırladım. Beraber yemek yemeye başladığımızda huzurun etrafımızı sardığını hissettim. Talha yemek boyunca bana eskiden yaşadıkları komik olayları anlatmıştı. Mutlu olup gülmem için anlattığını biliyordum ve istediğinide yapmıştı gülmekten yanaklarım ağrıyordu. Yemek yememiz bitmiş olsa da masadan kalkmamıştık.

En son anlattığı hikayeden sonra ben gülmeye devam ederken o sessizlik içinde beni izliyordu. Bunu fark ettiğimde dudaklarımda gülümsemeyi silmeden ona baktım. Bakışları dudaklarımda asılı kalan gülümsemedeydi. "Ne oldu? Neden öyle bakıyorsun?"

"Bu güzel gülüşüne bakıyorum..." Gözlerini yavaşça gözlerime çıkardı ardından kırmızı şarabın olduğu kadehini bana doğru kaldırdı. "Bakıyorum ve güzel gülüşüne kadeh kaldırıyorum."

İçimin eridiğini hissettim. Alt dudağımı ısırdığımda Talha'nın gözleri dudaklarıma düştü. Gözlerini gözlerimden çekmeden kadehini tek dikişte bitirdi. Ardından ayağa kalktı ve cebinden telefonunu çıkardı. "Bak ne fark ettim biz hiç dans etmedik." Telefonundan hafif melodili bir şarkı açtı ve telefonu masanın üzerine bırakıp bana doğru yöneldi. Elini bana doğru uzattı. "Bu dansı bana lüft eder misin yavrum?"

Gülümseyerek başımı aşağı yukarı doğru salladım ve elini tuttum.

Kolumu Talha'nın geniş omzuna doladım ve o da bir elini sıkıca belime dolayıp bedenimi kendine doğru çekti. Boşta kalan ellerimiz birbirini bulurken, vücutlarımız arasında herhangi bir boşluk yoktu. Kalplerimiz birbirinin boşluğunu dolduruyordu. Gözlerimizi bir an olsun birbirinden ayırmadan dans etmeye başladık. Loş ortamda Talha'nın mavi gözleri adeta parlıyordu ve bu benim büyülenmiş bir şekilde ona bakmama neden oluyordu.

MAHKUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin