Yalan söyleyen elf

371 39 12
                                    

Chanyeol hızlıca üzerindeki kıyafetlerini çıkarıp duş alan genç adama katılmak için suyun altına girdi. Islanan saçları, omuzları ve vücudunun geri kalanı yaşadığı stres yüzünden gerilmişti. Ilık su vücudunun gevşemesine yardımcı olurken gözlerini kapattı gülümseyerek. Aynı anda göğsünün üzerinde bir el hissetmişti. Bu el yavaşça onun ıslak tenine dokunarak aşağıya kaymış ve penisine ulaşmıştı.

"Uyandığımda yanımda yoktun Yeol." Yixing günaydın öpücüğünü onun geniş omuzlarının üzerine bırakırken, yorgun olan gözlerini araladı.

"Katılmam gereken toplantılar vardı. Sen buradayken tamamen aklımdan çıkan toplantılardan bahsediyorum. Eğer Bay Lee toplantı saatlerini hatırlatmasaydı her şeyi berbat edebilirdim."

Kısmen yalandı söyledikleri çünkü Chanyeol bu sabah şüpheli olarak görülen Byun Baekhyun'un evine gitmiş ve ona sorular sormuştu. Daha sonra toplantıya katılmıştı.

Yixing onu suyun altından çıkarırken alt dudağını büzüştürdü. Chanyeol'un gerçekten yorgun olduğu gözlerinden ve  solgun yüzünden belli oluyordu. Daha uzun olan bütün gece boyunca elflerin lideri ile yaptığı konuşmayı düşünmüş ve uykusuz kalmıştı. Aralarından birini öldüren kişinin kim olduğunu bulmak istiyordu elbette. Ancak bu düşündüğü kadar kolay ve hızlı olmayacaktı bunu anlayabilmişti Byun Baekhyun ile konuşurken. O vampir her ne kadar kendine güvenen, esprili ve anlayışlı birisi gibi görünse bile bugün Chanyeol'a yardım etmemek için çabalamış gibiydi. Söylediği şeyler işe yaramaz ve olaydan haberi olmadığını belli eden cümlelerden oluşuyordu.

Yixing onun sırtını fayansa yasladığında Chanyeol içinde bulunduğu durumu bir süre boş verebileceğini düşündü. Daha detaylı düşünebilmek için aklını bir süreliğine başka işlerle meşgul edebilirdi öyle değil mi? Yixing sertleşmeye başlayan penise kalçasını yaslarken kıkırdadı. Her zaman oyun oynamayı, Chanyeol'u bu şekilde kızdırmayı ve onunla bu şekilde vakit geçirmeyi daha çok seviyordu. Karnının üzerinden aşağıya kayan parmakların varlığı, onu uyandığında hissettiği kötü auradan uzaklaştırmaya başlamıştı. Kasıklarında dolaşan ve her saniye daha da aşağıya inen parmaklar onu memnun ederken, boynuna dokunan dudaklar tatlı sesler çıkarmasına neden oluyordu.

Yixing elini geriye atarak onun kalçasına tutundu. Oldukça karmaşık bir gün geçiren adamı kendisine daha sert bastırmaya çalışırken dudaklarından çıkan sesler yükselmeye başlamıştı tıpkı duş kabinin dışında, onlara ait olmayan sesi gibi. Chanyeol çalmaya devam eden telefonunu boş vermek istedi ancak önemli ve şu an üzerinde çalıştığı dosya üzerinde olabileceği aklına geldi.

"Üzgünüm." diye, fısıldadı diğerinin dudaklarına yarım yamalak öpücükler bırakmadan önce.  "Hemen geri döneceğim."

Yixing anlayışla başını salladı ancak Chanyeol ıslak bir şekilde ceketinin cebindeki telefonu aldığında somurttu. Saniyeler içinde beline bir havlu bağlayıp banyodan çıkıp gitmiş olması hemen döneceğinin aksini söylüyordu aslında. Chanyeol mutfağa girip, ondan yeteri kadar uzaklaştığından emin olduğunda gelen çağrıyı yanıtladı.

"Jongdae?" dedi, gerginliğini gizleyemeden. Önemli bir kanıtın bulunmuş olmasını diliyordu o an sadece.   "Bana güzel bir haber verirsen çok mutlu olurum."

Arabasının içinde otururken karşı caddede ilerleyen iki genci izleyen Kim Jongdae gülümsedi o sessizce konuştuğunda. Az önce plak dükkanından çıkıp birkaç adım sonra lüks bir araca binen gençleri takip etmek için yola koyulmadan önce Chanyeol'e rapor vermek için aramıştı onu.

"Kim Jongin ile konuştun mu?"

"Henüz değil." dedi, Chanyeol bıkkın bir şekilde elini tezgahın üzerine koyarken. Onun agresif tavırlarıyla uğraşacak kadar sakin hissetmiyordu.   "Bir şey mi öğrendin?"

REDWhere stories live. Discover now