Kızıl gözlü canavardan

297 35 9
                                    

"Başka bir ipucu bulabildin mi?" Chanyeol bu sabah üçüncü kahvesini yudumlarken sordu masanın ucunda oturan Jongdae'ye. Odada garip bir sessizlik hakimdi, belki bu sabah havanın aniden yağmurlu olması tüm enerjileri emmişti belki de çıkmazda olduklarını bildikleri halde ilerlemeye çalışmaları onları yoruyordu.
Taeyong başını çevirerek kağıtları inceleyen Jongdae'ye keskin bakışlarla bakmaya başladı, sırtı pencere kenarına yaslanırken birkaç metre önünde duran uzun masada olup biteni izliyordu.

"Luhan ile ilgili hiçbir şey bulamadım. Haftada birkaç kez plak dükkanına gidiyor, oradan çıktığında köşedeki çiçekçiden her zaman bir buket şakayık alıyor ve onu bekleyen arabaya biniyor. Hastalığının tam olarak ne olduğunu da öğrenemedim ancak işimize yarar bir bilgi öğrendim. "

Chanyeol'un gözleri parladı. " Nedir o?"

" Bu bilgiyi kimden öğrendiğimi sormayacaksın, tamam mı? " Devam etmeden önce dik dik karşısında adama bakmaya devam etti ta ki Chanyeol onaylayıcı bir şekilde başını sallayana dek.  "Sınırdaki elflerin ne kadar güçlü göründüğüne şahit olduğunu biliyorum. Birisi kolayca herhangi birisinin sırtındaki ok ve yayı alıp kaçabilir mi?"

Chanyeol ile birlikte odadaki üçüncü kişi olan Taeyong'ta düşünmeye başladı. Dövüşte en iyilerden olan ve bunun yanı sıra ok ve yay kullanmada üst düzey olan elflerin elinden kullandıkları aletleri kolayca alabilir miydi birisi? Chanyeol elflerin ne kadar çevik, seri ve dayanaklı olduklarını biliyordu. Çoğunlukla birlik içinde hareket eden elflere karşı koymak neredeyse imkansızdı. Bunun yanı sıra Taeyong büyükbabasının ona anlattığı hikayeleri düşünmeye başladı, düşündükçe lider elfin söylediği şey daha da anlamsız gelmeye ve aklında koca bir soru işareti bırakmaya başlamıştı.

"Sınırı koruyan elflerin üstün düzeyde bir eğitimden geçtiğini biliyorum. Orada bulunan elfler çıplak elleriyle dönüşmüş bir kurdun çenesini ikiye ayırabilir ya da kan peşinde olan vampirin işini saniyeler içinde bitirebilir. Atladığımız noktalardan birisi şuydu; sınırdaki elfler sana söylenildiği gibi genç elflerden değil, bu eğitimden geçen ve çok genç sayılmayacak elflerden oluşuyor. Toy değiller, saldırı sırasında birisi elindeki ok ve yayı aldığında donup kalması imkansız. İkincisi; Oh Sehun'un çalınan ok ve yay için Bay Lee'yi bilgilendirmesi gerekiyordu ancak bu sabah öğrendim ki Bay Lee ve konsey çalınan aletlerden habersizmiş. "

Chanyeol'un gözleri öfkeyle karardı, başından beri o elfe güvenerek hata yaptığını o an anlamıştı.  " Konseyden bunun adalet bir şekilde tartışılmasını istedin öyle değil mi? "

" Elbette. Oh Sehun'u birkaç saat içinde bu durum hakkında bilgilendireceklerine eminim." dedi, Jongdae kağıtları üst üste koyarken. Sıkıntıyla bir nefes verip, kambur duruşunu düzeltti.  " Hoşuna gitmeyecek bir haber daha var. "

Chanyeol sıkıntıyla başını geriye attı. "Lütfen düşündüğüm şeyin olduğunu söyleme bana! "

" Düşündüğün şeyin içinde gümüş saçlı vampir varsa, evet doğru düşünüyorsun. Odanda seni bekliyor."

Sırıtarak Chanyeol'un somurtan suratına bakmaya devam ettiğinde Taeyong yavaşça masaya yaklaştı. Tüm konuşma boyunca neredeyse sessizdi, çok çalışıyor olduğu için yorgundu ancak olayları hala takip edebiliyordu. Eğer elfler kendilerini bu durumdan haklı çıkarmaya çalışıp, insan ırkının yanında olma çabasına giriyorlarsa ilk şüpheli olarak onları işaret etmek gerekmez miydi? Ortada bir ihbar olmadığına göre çalınan ok ve yay da yoktu, bu en kötü olasılığı doğuruyordu. Katil onlardan birisi olabilirdi.

REDWo Geschichten leben. Entdecke jetzt