Çünkü sen hep yalnızdın!

143 17 39
                                    

Neredeyse 5K yazdım ve bölümü kontrol etme fırsatı bulamadım yanlışlarım varsa özüür :)

İyi okumalar ❤






Her ne kadar alfanın sıcak kollarının arasından, onun baskın ve sahiplenici kokusuyla kaplı evden gitmek istemiyor olsa bile evine geri dönmek zorunda olduğunun bilincindeydi lider elf. Onun için endişelenenler çok fazlaydı ve bir süre etrafındaki meraklı ruhlara iyi olduğunu anlatarak zamanını harcamış o sırada zihnini kaplayan sesi unutmuştu. Yorgun ama bir o kadar da tatmin olmuş halde odasına doğru yürürken birkaç adım gerisinden gelen Seonghwa'nın sessizliğine eşlik ediyordu adeta. Dudaklarını kaplayan tatlı gülümseme odasına girdiğinde daha da büyüdü, küçük bir çocuk gibi koşarcasına kendini yatağa attığında koruyucu elf içeri girmiş ve kapıyı ardından kapatmıştı. Sehun'un üzerindeki kıyafetleri alfanın evinden çıkmadan önce değiştirmiş olsa bile ciğerlerine taşıdığı havaya karışmış kurt kokusuna hala tahammül edemiyordu, imkanı olsa Sehun'u kucaklayıp küvete götürürdü. Kıkırdadı sağlığına kavuşmuş lider elf  saten çarşafların üzerinde yuvarlanmadan önce. Dağılmış saçları omzunun ve göğsünün üzerine düştü, parmakları çenesini destekliyorken hala kapının önünde duran çelikten yapılmaymış gibi izlenim veren adama baktı sakin bakışlarla.

''Neden somurttuğunu bana söyleyecek misin?''

''Kokunuz...''  Yatağa doğru ilerlemeden önce kendi kendine konuşuyormuş gibi mırıldanmıştı. ''Bir ayının ininde uyumuş gibi kokuyorsunuz.''

Sehun şaşkınlıkla büyüyen gözleriyle ona baktığında Seonghwa bu kadar cesur ve açık konuşmaması gerektiğini kendine hatırlatmıştı. Ancak bir saniye bile geçmeden güzel elf kahkaha attı ona ait değilmiş gibi hissettiren bir sesle. Sırtüstü düştü, elleri göğsünün üstüne vururken başında bekleyen koruyucusuna bakarak daha da şiddetli gülmeye devam etti dakikalar boyunca.

''Sizi yıkamama izin verir misiniz?''

''Evet, elbette ama onun kokusunu ayı inine benzeten tek kişinin sen olduğuna eminim. Bunun üzerinde çok fazla düşündün mü?''

''Hayır, onu ilk gördüğüm anda kokusunun oldukça kötü olduğunu fark etmiştim. Nefes almamı istemiyormuş gibi boğucu ve orada olmasa bile üzerimde hakimiyet kurmak istercesine keskin, sanırım böyle tasvir edebilirim onun kokusunu. Size göre nasıl kokuyor?''

Sehun onun sorusuyla durgunlaştı. Alfa ile karşılaştığı ilk anı hatırladı ister istemez, kardeşininin kaçırıldığını düşünerek sınırlarına davetsiz bir şekilde giren Jongin'in kokusu nasıl mıydı? O an bunun üzerine hiç düşünmediğini fark etti çünkü istediği tek şey sınırları koruyan elflere saldıran kişinin koku denkliğini bulmaktı. Alfanın nasıl koktuğunu ve o koku tarafından sanki kucaklanıyormuş gibi hissettirdiğini anladığı zaman Kyungsoo ve Jongin'i akşam yemeğine davet ettiği geceydi. Onun kolları arasında, edepsiz bir şehvete doğru koşmak isterken kendini bulmuştu ancak aslında hoşuna giden şeyin onun sıcak teni ve dudakları olmadığının farkına varabilmişti.

Soğuk havada çam ağaçlarının arasından sızan rüzgarın suratını tatlı tatlı okşadığında bıraktığı o his, yağan yağmurun rüzgarla yayılan kokusunun açık pencerelerden hınzırca içeri girmesi ya da lavanta bahçesinin içinde uykuya dalmış gibi...

 ''Farklı kokuyor.''

''Nasıl farklı?''

''Buna basitçe koku diyemem, midem kasılıyor ya da sersemliyorum onun kokusunu ciğerlerime taşıdığımda. Sanki en sevdiğim şeyler onun tenine yapışmış ve ne zaman onu koklasam kendimi savunmasız, dünyaya farklı bir gözle bakan, istediği her şeyi hemen elde edebilecek küçük bir çocuk olarak buluyorum. ''

REDWhere stories live. Discover now