Sıradaki av sensin

324 37 38
                                    

En uzun bölüm oldu sanırım, iyi okumalar 🐥

Jongin ılık bir duşun ardından daha sakin, düşüncelerinden arınmış, kendisiyle sürdürdüğü kavgayı şimdilik yarıda kesmişti. Kardeşiyle birlikte ormanın içinde keyifli vakit geçirmiş ve olabildiğince özgür hissederek eve geri dönmüştü ancak bu özgürlük bir yerde sonlanıyordu. Belli etmemeye çalışsa bile kendisini kötü hissetmişti kardeşi muhteşem kürküyle ağaçların arasında koşarken. O ise kardeşinin yakaladığı tavşanları hasır sepette tutuyor, üstsüz bedeniyle onun arkasından ilerliyordu. Asırlar öncesinde verilmiş bir söz yüzünden kendi kurdunu, kürkünü, pençelerini görememiş, hissedememiş olmanın verdiği hüzün onu boğuyordu. Sürüdeki her kurttan daha güçlüydü ancak bir süre sonra bu güç istediği şey olmamaya başlamıştı. Şimdi yatağında uzanırken düşündüğü şey kendi kurduydu. Konsey gününden bu yana onunla konuşmamaya yemin etmiş kurduydu.

Bu sabah olan her şey sakat bir perinin elindeki tozları karıştırması gibiydi onun için. Her şey güzel başlamış ve ekstra kötü olarak bitmişti, Baekhyun birkaç kez arasa bile telefona cevap vermemişti. Onunla konuşmak istemiyordu, açıkça söyleyecek bir şeyi yoktu ilişkileri üzerine düşünmesi gerekiyordu. Belki bunu yapması gereken kişi Baekhyun'du ama Jongin sonucun iyi olması için bunu onun yerine yapacaktı. Ondan tamamen uzaklaşmak istemiyordu ancak yalanlar üzerine kurulu ilişki yaşamak istemiyordu daha fazla.

Onu görmezden gelen kurduna bir kez daha seslendi. Karanlık ve nemli bir ormanın içinde durmadan bağırıyordu ve kurdu sabırlı bir şekilde onun daha çok öfkelenmesini bekliyordu, o an geldiğinde ipleri tamamen eline alacaktı. Kapıya yaklaşan ayak seslerini duyduğunda doğruldu Jongin, her zamanki gibi kardeşini şaşırtmayı hedeflemişti ancak tek bir kelime bile edemeden Kyungsoo kapıyı açıp içeri girdi.

Şaşkın bir ses çıktı küçüğün ağzından. Kapı kolunu tutan parmakları havalandı aynı anda. "Uyuduğunu düşünmüştüm hyung."

Jongin gülümsedi ve eliyle gelmesi için işaret verdi. Saniyeler sonra kapı tekrar kapanmış ve kardeşi çok sık girmediği tamamen alfa gibi kokan, geniş yataklı, pencere kenarında her zaman çiçeklerin olduğu odanın içinde hareket etmeye başlamıştı. Hiçbir zaman alfa olamayacağını biliyordu Kyungsoo abisi olması alfa olmasına engel değildi sadece, kendi kurdu da büyük bir engeldi. Aynı zamanda hiçbir zaman lider olmayacağını da biliyordu, babası liderliği Jongin'e bıraktığında yaşadığı hayal kırıklığını anlatacak tek bir kelimesi bile olmamıştı. Her zaman geri planda tutulmuş, idare eder olarak görülmüş, pek sağlıklı değil olarak nitelendirilmişti. En başta kurduyla iyi uyum sağlıyor olabilseydi belki olasılıklar onun için farklı olabilirdi, değil mi? Bu kadar silik bir karakteri olmazdı ya da ailesinin başına bu kadar çok bela açmazdı.

"Ne hakkında düşünüyorsun?" Jongin sorduğunda Kyungsoo her zaman izlemek istediği çiçeklerin önündeydi ama burada durduğunu daha sonra fark edebildi. Dalgın bakışlarını solmak üzere olan çiçeklerin üzerinde gezdirdi ilk önce, ardından sorulan soruyu düşünürken ve ona yanıt ararken omuzlarını düşürdü. Doğruyu söylemek isterdi ama bu onu felakete sürüklerdi.

"Sence babamız mutlu mudur? Orada diğer liderlerle beraber olmayı gerçekten istiyor mudur?" Aklına gelen ilk soru bu değildi ama en mantıklısı buydu. Üzerinde çokça düşünmüştü babası hakkında ve net bir cevaba ulaşamamıştı henüz, onu özlüyordu ve ne zaman geri döneceğini bilmediği için bu özleme bir son veremiyordu.

Jongin iç çekti bakışlarını onun sırtından ayırırken. Babası tıpkı diğer liderler gibi görev süresi dolduğunda sadece Bay Lee'nin bildiği çok gizli bir yere 'tatile' gönderilmişti. Emeklerinin karşılığını bu şekilde alıyor olması güzeldi ancak artık geri dönmeliydi onlara göre çünkü yeterince ayrı kalmışlardı.

REDWhere stories live. Discover now