Ardına bakmadan kaç!

204 19 36
                                    

Zihni bulanıktı Sehun'un gözlerini aralayıp yabancı odanın kime ait olduğunu anlamaya çalışırken. Kulaklarında uzaklardan işittiği anlamsız fısıltılar asılıyken toparlanıp sırtını yatak başlığına yasladı ve odanın içinde hüküm süren alfanın kokusunu ciğerlerine taşıdı mutlulukla. Sanki her şeyi unutmuştu, kötü hiçbir şey gerçekleşmemiş ve Minseok'a zarar vermediği için Jongin onu öpücüklere boğduktan sonra kollarının arasında uyutmuş gibi hissediyordu. 

Aslında tamamen böyle olmasını isterdi.

Peşine takılan kan emicileri rahat bir şekilde atlatabilirdi, en azından onlara zarar verse bile bundan suçlu olarak anılmadan kurtulabilirdi kolaylıkla ancak bazı ışıklar o an onun için karanlığın içine hapsolmuş ve kader onun için en kötü sonu yazmak için çabalamış gibiydi adeta. Eğer kurtların topraklarına gelmeden önce- saldırıya uğramadan önce- Bay Lee'yi arayıp peşinde birilerinin olduğunu söylemiş olsaydı şimdi onu suçlu bulup bulmamak adına uyanmasını bekleyen konsey olmazdı. Elbette kendini koruduğunu söyleyerek yaptığı şeyi yumuşatabilirdi, üstelik Jongin tek ve en güçlü şahidi olarak yanında duruyor olsa bile. Ancak başlıca yapması gereken tek şey Bay Lee'yi aramaktı ama Sehun'un aklına bunu yapmak hiç gelmemişti. 

Odanın kapısı açıldığında dizlerinin etrafına sardığı parmaklarını gevşetti yavaşça. Görmek istemediği, gözünün  önüne geldiğinde bile midesine bıçaklar saplayan parmakları kucağına atlayan genç elfi tutmak için ileri uzanmış, onu sahiplenici bir kavrayışla kendisine bastırmıştı.  Luhan'ın gözyaşları omzunu ıslatıyorken onun zayıf sırtını, yumuşak saçlarını ve saklandığı yerden çıkıp kendisine bakmasını istercesine yanağını okşadı dakikalar boyunca. Hıçkırık sesleri azalarak yok olduğunda ve genç elf yorgun düşmüş bedenine rağmen onun için gülümsemeye çalıştığında, Sehun kendisini izleyen durgun ama sanki sıradaki avını çoktan bulmuş gibi görünen koruyucu elfin bakışlarını yakalayabilmişti. Seonghwa hiç bitmeyecekmiş gibi hissettiren savaşta bile bir gün olsun yorgun görünmemişti ama şimdi eğer kapıya yaslanıyor olmasa ayakta duramayacak halde olurdu onu izlerken. Sehun kaç gündür uyuduğunu merak etti o anda ama bir türlü anlayamadığı şey Seonghwa'nın uyuyamadığı için böyle görünüyor olması değildi. 

Onun zayıf kalp atışları koruyucu elfin ruhunu parçalamış, kendinden daha fazla nefret etmesine neden olmuştu. İşini bile doğru düzgün yapamayan kişinin ta kendisi olduğunu söylüyordu iç sesi ve Sehun'un uyumaya devam ettiği her saniye o sesin haklı olduğunu tüm benliğiyle kabul etmişti. Onun dokunulası, en değerli elmastan bile daha nadide yüzüne uzun süre bakamamasının nedeni buydu.

''Durum raporu vermeyecek misin Seonghwa?''

''Hyung!'' Luhan hayıflandı sessizce, onun ellerini sıkıca tutuyordu. ''Kendine geldiğin ilk anda bunu mu merak ediyorsun gerçekten?''

''Ölen sekiz vampirin suç kayıtları--''

''Seonghwa!'' Genç elf yataktan fırladı. Koruyucu elf belinin üzerinde birleştirdiği kaba elleri,  asla yıkılmayacakmış gibi  duruşu  ve ifadesiz yüzüyle onun karşısında dururken Luhan başını iki yana salladı. ''Kes şunu! Daha kendine gelmediğini benden daha iyi biliyorsun ona her şeyi söyleyemezsin.''

Sözleri bittiğinde koruyucu elfin keskin gözleri yatağın içindeki güzelliği buldu tekrar. Evet, Sehun'un şu an hiçbir şeyden haberinin olmamasını o da istiyordu ama bunu ne kadar erteleyebileceğinden emin değildi bu yüzden şimdi olmasının en iyisi olduğuna karar verdi. Sehun devam etmesini istercesine başını salladığında aralarında kalmış genci ezip geçti diğeri bakışlarıyla. Yapamadığı her ne varsa artık bunu geride bırakacak ve Sehun'un olmasını dilediği gibi bir koruyucu olacaktı.

REDNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ