Buz

764 85 16
                                    

Derek'in telaşlı sesiyle uyandım.

Derek: Stiles, uyan. Stiles!

Gözlerimi yavaş yavaş açtım. Derek korku dolu gözlerle bana bakıyordu. Yavaşça olduğum yerde doğruldum. Başımdaki ağrıyı fark edip elimi başıma götürdüm. Kanıyordu. Sanırım yere düştüğümde bir yere vurmuştum ama peki dışarı nasıl gelmiştim? En son hatırladığım tek şey televizyon izlediğimdi.

Derek: İyi misin?

-İyiyim. Be-ben buraya nasıl geldim?

Derek: Aynı şeyi sana sormak üzereydim. Neler oldu?

-Bilmiyorum. Tek hatırladığım içeride televizyon izlediğim. Sonrası tamamen karanlık.

Ben doğrulduğumda Derek ensemi tuttu.

Derek: Ensene ne oldu?

-Ne olmuş?

Derek: Pençe izine benziyor.

Biz bunları konuşurken birkaç adım ileride bekleyen Scott'ı gördüm. Hissiz gibi gözükse de biraz endişeli gözüküyordu. Onu umursamadım.

Scott: Bir dakika.

Yanıma geldi ve enseme baktı.

Scott: Sanırım anıları çalınmış.

-Ne?

Scott: Kurt adamlar bu şekilde birilerinin hafızalarından belli şeyleri silebilir, ancak tecrübe ister. Oldukça tehlikeli bir şey, şu an yaşadığına veya felç olmadığına şükretmelisin.

Felç olmadığımı biliyordum ama söylediği şey beni korkuttuğu için tekrar kontrol etme gereği duydum. Kollarım ve bacakların çalışıyordu. Rahatlamıştım.

Derek: Bu silinen şeyleri hatırlamanın bir yolu var mı?

Scott: Bilmiyorum ama sanırım bilen birini tanıyorum.

Arabaya bindik. Scott, Derek'e yolu tarif ediyordu. Bense o sırada uyandığımdan beri ilk kez saate bakma gereği duydum. Saat henüz on bir civarıydı. Galiba Derek ben okula gelmeyince bana bakmak için antrenmandan erken çıkmıştı. Sonunda araba durduğunda fark ettim ki burası Scott'ın çalıştığı veteriner kliniğiydi. İçeri girdik.

Deaton (Kliniğin veterineri): Hey Scott, seni bu saatte buraya getiren de ne?

Scott: Sanırım Stiles'ın bir anısı çalındı, bizim için önemli bir anısı. Onu geri getirebilmenin bir yolu var mı?

Deaton: Aslında bir yolu var ancak riskli olmadığını söyleyemem.

Derek: Pekala, geri dönüyoruz. Bugünlük yeterince risk yaşadı. Stiles'ı biraz daha tehlikeye atamayız.

Scott: Derek, mantıklı düşün. Onun gerçekte kim olduğunu görmüş olabilir. Gerçekte kim olduğunu öğrenirsek belki onun kurt haliyle dövüşmek zorunda kalmadan yakalayabiliriz.

Derek: O zaman planını değiştirsen iyi olur, çünkü Stiles için risk almayacağım.

-HERKES SUSABİLİR Mİ? İkiniz de benim adıma karar almak için tartışıyorsunuz ama neden kimse bana fikrimi sormuyor?

Derek'e döndüm.

-Derek, ne düşündüğünü biliyorum ama ya Scott haklıysa? O zaman dövüşmenize gerek bile kalmayabilir. İki beta da olsa bir alfayla başa çıkılabilir mi emin değiliz. Denememiz gerek. Korkma, bir şey olmayacak. Deaton, hangi yolsa yapalım şunu.

Deaton: Kalp atışını yavaşlatacağız. Böylece bilinç altına ulaşıp kayıp anıyı bulacağız

-Kalp atışımı nasıl yavaşlatmayı düşünüyoruz?

Deaton: Bunun için en mantıklı seçenek soğuk. Seni buzlu suya yatıracağız, vücudunun ısısı düştükçe kalp atışın yavaşlayacak.

Derek: Ne kadar yavaşlaması gerekiyor?

Deaton: Neredeyse ölü olacak kadar.

Derek artık daha da endişelenmeye başlamıştı. Onu, bir şey olmayacağına ikna etmek için birkaç kelam daha ettim.

Büyük, su dolu bir küvete buz paketlerini açıp döktüler. Ben suya yatmadan önce Scott bana seslendi. Ne olduğunu sormak için yanına gittim. Henüz soramadan bana sarıldı.

Scott: Sana bir şey olursa bilmeni istiyorum ki seni asla bırakmak istememiştim. Bu kurt adamlık olayı beni korkuttu. Sana zarar vermekten korktum. Ya da söylersem belki benimle konuşmazsın diye korktum. En azından benim bir ucube olduğumu düşünme diye... Stiles, sen benim kardeşimsin.

-Sen de benim kardeşimsin.

Sarılmayı bırakıp küvetin yanına gittim.

Derek: Ben yanında olacağım.

Kafamla onayladım. Tişörtümü çıkardım ve yavaşça küvete girdim. Soğuktan donmama ramak kalmış gibiydi. Derek bileğimi tutuyordu.

Deaton: Batırın.

Derek ve Scott beni göğsümden tutarak suyun dibine batırdılar. Bu soğuk yüzümü yakmış gibi hissediyordum. Anlık şok etkisiyle sudan çıkmak için çırpındım. Ancak beni ittikleri için çırpındıkça daha da dibe batıyor gibi hissediyordum. Nefesim daralıyordu. Tam o sırada ellerini çektiler ve su beni yavaş yavaş yukarı çekti.

Deaton: Unutmayın, sadece ben konuşacağım. Fazla ses aklını bulandırır ve onu uyandırabilir, ya da bilinç altında hapsedebilir.

Gözlerim kapalıydı ve tek gördüğüm zifiri karanlıktı. Kalp atışımın yavaşladığını hissedebiliyordum.

Deaton: Stiles, odaklan. Evdeydin. Televizyon izliyordun. O ana geri dön. Sonra ne oldu?

-Be-ben ses duydum, bir ses duydum.

Deaton: Evet bir ses duydun, daha sonra?

-Se-sese ba-bakmaya gittim.

Deaton: İyi gidiyorsun. Devam et.

-Be-ben i-iki kırmızı göz gördüm. So-sonra yanıma geldi.

Deaton: Nasıl biriydi?

-O-otuzlarında, sa-sarışın biri.

Deaton: Başka ne özellikleri vardı? İsmini hatırlıyor musun?

-Ha-hayır. BANA DOĞRU GELİYOR!

Deaton: Stiles, sakin ol. Yalnızca bilinç altındasın. Gerçek değil.

-BANA GELİYOR. PE-PENÇELERİ VAR!

Deaton: Stiles, gerçek değil. Sakinleş.

-HAYIR YAPMA!

Ani bir hışımla suda doğruldum.

-AMCASI! DE-DEREK'İN AMCASI!

Derek: Amcam mı? Stiles bu imkansız. Amcam yıllar önceki yangında öldü.

Forever <STEREK>Donde viven las historias. Descúbrelo ahora