Değerdi

621 74 7
                                    

Buna sebep olan bendim. Şimdi durumu düzeltmesi gereken de bendim. Derek'i o maçta oynatmak zorundaydım. Koçu ikna etmeye çalışmam hiçbir işe yaramayacaktı. Böyle yaparak bir nevi takımı disiplinli hale getiriyordu. Eğer biri sakatlanırsa yerine Derek oynamak zorunda kalabilirdi ama bunu yapacak kadar vicdansız olamazdım. Daha kolay yoldan birinin o gün işinin çıkması da işe yarardı. Yan bir oyuncunun oynamaması Derek'i sokmaya yeterli sayılmazdı. Jackson'ın çıkması gerekiyordu. Jackson'la konuşmak için onu bulmaya gittim. Soyunma odasında buldum.

-Jackson.

Jackson: Ne var?

-Yarınki maçta oynamaman için ne yapmam gerekiyor.

Jackson: Kendini yüksek bir yerden atman.

-Ciddiyim.

Jackson: Ben de. O maç için haftalardır çalışıyorum, senin gibi bir salağın isteğiyle oynamayacağımı falan mı sanıyorsun?

Bakışları daha da sertleşti. Korkunç bir yüz ifadesi vardı ama şu an beni korkutmaya yetmezdi.

-Karşılığında ne istersen.

Jackson: Neden bu kadar umrunda?

-Çünkü benim için önemli.

Jackson: Derek'in oynaması için istiyorsun değil mi?

Yüzünü kötümser bir tebessüm aldı.

-Evet. Şimdi ne istediğini söyle.

Jackson: Aslında, Lydia'yla dün biraz tartıştık. Aramızı düzeltirsen maçta oynamam. Hem geceyi geçirecek maçtan daha güzel bir yerim olur.

O an zaten bozuk olan moralim daha da bozulmuştu. Sevdiğim kızla "biricik sevgilisi" Jackson'ın arasını mı düzeltecektim? Ve demin söylediği şeyden de gecelerinin nasıl geçeceği belliydi. Bunu yapmak istemiyordum. Jackson her şeyi iste ama bunu... Her neyse, ne kadar canımı yakacak olsa da hala kendimi suçlu hissediyordum ve bunu çözmeden de kendimi suçlamaya devam edecektim.

-Anlaştık.

Hemen Lydia'yı bulmaya gittim. Her zamanki gibi sınıfta Allison'la konuşuyorlardı. Aslında onu bayadır görmediğim için tuhaf hissetmiştim.

-Ah, hey Lydia.

Lydia bana garip bir bakış attı. Yine ismimi hatırlamıyor olmalıydı. Bu beni artık kırmıyordu. Onun tarafından görmezden gelinmeye alışmıştım. Hem zaten kırık bir kalbi daha ne kadar kırabilirsiniz ki?

-Biraz konuşabilir miyiz?

Yine o garip bakışı atıp ayağa kalktı ve koridora çıktık.

-Biliyorum beni hatırlamıyorsun bile ama önemli bir konu. Jackson'la aranız, sanırım biraz kötü.

Lydia: Bunun seni ilgilendirdiğini sanmıyorum.

-Tabiki, evet, öyle ilgilendirmiyor ama Jackson'la biraz dertleşiyorduk da, seni ne kadar özlediğini söyledi. Aranızın açılması onu çok üzmüş ama kabul etmezsin diye sana kendi söyleyemiyormuş.

Biraz yumuşak, tatlı bir bakış attı.

Lydia: Gerçekten de beni özlemiş mi?

-E-evet, ço-çok üzgündü.

Lydia: Kendini affettirmek için üzgün olması yetmeyecek.

-Hadi ama Lydia. Çocuk fazlasıyla üzgün, kabul et ve barışın.

Lydia: Hmm, hayır.

-Senin için yarınki maçtan vazgeçecek. Sen onun için çok daha önemliymişsin. Yarını maçta geçirmektense seninle bir şeyler yapmak istediğini söyledi.

Lydia: Yaa. Bensiz yapamayacağını biliyordum. Ben de onu çok özledim. Gideyim de onu bulayım ahahha.

Yüzünü gereksiz bir mutluluk kaplamıştı. Koşarak yanımdan uzaklaştı. Bense zaten kırık olan bir kalbin bile tekrardan kırılabileceğini görmüştüm.

Moralim daha da bozuk şekilde sınıfa döndüm. Son ders için yerime oturdum ve başımı sıraya koydum. Sanırım uyuyakalmış olmalıyım ki Derek'in sesiyle uyandım.

Derek: Stiles, hadi. Dersler bitti ve sen hala uyuyorsun.

Biraz sersemlemiş şekilde kafamı sıradan kaldırdım. Zaman algımı kaybetmiş hissediyordum. Kalkıp Derek'le birlikte sınıftan çıktık.

Derek: Yarınki maçta oynayabileceğim.

Sanki ilk kez öğreniyormuş gibi şaşırarak sevindim.

-Aa, çok iyii.

Derek: Tuhaf ki Jackson bugün gelip yarın oynayamayacağını söyledi. Koç da yerine beni koydu.

Hala yüzümdeki şaşkın ifadeyi silmemeye çalışıyordum. Hala fazlasıyla mutsuzdum. O sırada Jackson arkamızdan geldi ve omzuma dokundu.

Jackson: İyi iş çıkardın ezik.

Bunu diyip bizi geçerek uzaklaştı. Derek durdu ve bana döndü.

Derek: Bu da ne demek?

-Ney ne demek?

Derek: Stiles.

-Ş-şey.

O an aklımdan söylenebilecek bütün yalanlar geçti ama içlerinden mantıklı bir tane bulamadım. Zaten ne yalan söylersem söyleyeyim yalan olduğunu anlayacaktı. Of Jackson, neden böyle bir şey yaptın ki?

-Lydia ile aralarını düzelttim. Onun için öyle dedi.

Derek: Ne yaptın ne yaptın?

-Aralarını düzelttim işte.

Derek: Stiles, sevdiğin kızla sevgilisinin arasını mı yaptın yani? Neden?

-Üzgündü ben de mutlu olsun istedim.

Derek: Ahahah, Jackson'ın mutluluğu seni ne zamandır ilgilendiriyor? Stiles bir kez olsun yalan söyleme. Maç için değil mi? Jackson durduk yere maçtan çekilmezdi. Tahmin etmeliydim.

-B-ben yardım etmek istedim. Suçlu hissettim.

Derek: Sana seninle geçirdiğim her saniyeye değeceğini söyledim neden hala düzeltmeye çalışıyorsun ki?

-Bu maç senin için önemliydi.

Derek: Sen daha önemliydin.

Sesi biraz yükselmişti. Bir süre sessiz kaldık. Bir şey diyemedim. O da sesinin yükseldiğini anlamış olacak ki sessizliği ilk o bozdu.

Derek: Stiles benim için böyle bir fedakarlık yapmana gerek yoktu. Alt tarafı bir maç.

-Yine de buna değerdi.

Biraz daha bakıştıktan sonra gülümsedi.

Derek: Teşekkür ederim.

Forever <STEREK>Where stories live. Discover now