Uçurum

527 59 14
                                    

Gelen Derek'ti. Fazlasıyla yorgun gözüküyordu.

-Hoş geldin.

Başıyla onaylayıp içeri girdi.

-Kazanmadan gelme demiştim. Kazandın mı?

Bana döndü ve güldü.

Derek: Ne zaman sözümü tutmadım?

Ben de gülümsedim. Odadan kıyafet alıp duşa gitti. Ben de onun için bir şeyler hazırladım. Yemeğini yedi ve o gün çok konuşmadan yattık. Sabah Derek'i uyandırmak zorunda kaldığım nadir zamanlardandı.

-Hey Derek, uyanma vakti.

Duyduğundan bile emin değildim. Dün fazla yorulmuş olmalıydı ki normalde bu kadar derin uyumazdı.

-Derek.

Hala ses yoktu.

-Derek ölmedin değil mi?

Hala ses yoktu. Sakince boğazımı temizledim.

-Öhem öhem, DEREK!

Yerinden sıçradı ve sersem şekilde sağa sola baktı.

-Ö-özür dilerim ama ne yapayım seslendim seslendim uyanmadın.

Üstümüzü giyinip okula gittik. Bugün birkaç sınıfla orman yürüyüşüne gidecektik. Yine koçun saçmalıkları işte.

Gezi için otobüslere bindik. İki otobüs gidecektik ama Derek üst sınıf olduğu için öteki otobüsteydi. Yola çıktık. Yol boyu Scott'la makara yaptık. Gideceğimiz yere vardığımızda herkes otobüsü boşalttı ve koç önde olmak üzere herkes sırayla koşmaya başladı. Derek'i gördüm ama yanına gitmedim. Bugünü muhtemelen Scott'la geçirirdim. Birlikte koşuya başladık. Bir yandan gözüm Derek'teydi. Yukarı doğru koşuyorduk. Dönemeçli gibi bir yerdi ve oldukça kalabalık olduğumuzdan pek hızlı hareket ettiğimiz söylenemezdi.

Scott: Bu saçma yere geleceğimizi bilsem bugün anneme hasta numarası yapardım.

-Senin annen bir Sherlock, asla bu numarayı yemezdi.

Gülerek:
Scott: Haklısın ama en azından koşuyu söylesem belki bana acır ve göndermezdi.

Artık cidden çok yorulmuştuk. Derek'e baktım. Oldukça enerjik gözüküyordu. Sanırım böyle şeylere fazlasıyla alışkındı. Ona bakarken o da bana baktı. Göz göze gelince telaş yapıp gözümü kaçırdım. Onu gözetlediğimi sanmasını istemedim. Aslında düşününce evet, onu gözetliyordum. Biraz sonra bir daha baktığımda diğerleriyle şakalaşıyordu. Eğleniyor gibilerdi. Önüme döndüm ve Scott'la konuşmaya devam ettim.

Koç: Arkada kalmayın, şunu unutmayın ki sürüde arkada kalan her zaman ilk ölen olur.

Bu ne kadar saçma bir örnekti. Alt tarafı koşu yapıyoruz koç, zombi dolu bir adadan kaçmaya çalışmıyoruz.

Koç: Temiz hava size iyi gelecek.

-Şu an bana iyi gelecek tek şey uyku.

Scott: Doğru.

Scott hızını arttırdı ve koçun yanına yaklaştı.

Scott: Ne zaman döneceğiz koç?

Koç: Henüz bir saat bile olmadı.

Cevabı almıştık ve bu cevapla Derek'in tayfası dışında herkesin yüzü düşmüştü. Bu duruma tek alışık olan onlardı. O ZAMAN ONLAR KOŞSUN BEN EVE GİTMEK İSTİYORUM.

Biraz sonra bir köpek gördüm. Cinsini bilmiyordum ama oldukça şirindi ve henüz yavru sayılabilirdi. Eğildim ve elimi uzatıp başını okşadım. O da beni sevmiş gibiydi. Neden bilmiyorum ama sanki aramızda çok güzel bir bağ oluşmuştu. Derek yanıma geldi. Köpeği kucağıma alıp ona döndüm ve bir bakış attım.

Derek: Hayır.

Bakışımdan ne demeye çalıştığımı anlamıştı.

-Ama ama...

Derek: Stiles zaten bir kurdun var.

-Bir dakika bir dakika, sen az önce kendini bu köpekle bir mi tuttun?

Gülmeye başladım.

-Lütfeen.

Derek: O bakışı atma.

-Bu bakışı mı?

Biraz daha masum bir bakış attım.

Derek: Off pekala, bizim olabilir.

-Duydun mu Jasper, Derek de seni çok sevmiş.

Derek: Jasper? Henüz bir dakika önce tanıştınız ve isim mi koydun?

Güldü.

-Onunla aramızdaki bağı anlayamazsın.

Bunu söylerken komik bir rol yaptım ve daha çok gülmeye başladı.

Koçun seslenmesiyle koşuya geri döndük. Jasper'ı kucağımdan bıraktım ve yanımda yürümeye başladı. Bir süre ilerledikten sonra bir kanyona geldik. Kanyon oldukça yüksekteydi ve bir uçurumu andırıyordu. Aşağısı delice akan bir nehirdi.

Koç: Pekala biraz mola. Uçuruma fazla yaklaşmayın yoksa parçalarınızı bulamayız bile.

Herkes manzarayı izlemeye başladı. Jasper uçuruma yaklaştı ve aşağı baktı. Git gide uçuruma yaklaştı. Ben de hızlıca yanına gittim.

-Hey Jasper, uçuruma fazla yaklaşm...

Daha sözümü bitirememiştim ki Jasper'ın olduğu toprak dökülmeye başladı ve Jasper aşağı kaydı. Koşarak kendimi yere attım ve Jasper'ı tutup geri attım. Jasper kurtulmuştu ama ben yerdeyken, olduğum toprak tamamen koptu ve aşağı kaymaya başladım. Kayan toprağa tutunmaya çalıştım ama tuttuğum her yer dökülüyordu. Sonunda tutunacak hiçbir yerim kalmayınca aşağı düştüm. Kalbim deli gibi atıyordu. Nehrin git gide yaklaşan su sesi, yukarıdan gelen bağırışma seslerine karıştı. Hava sırtıma çarpıyordu. Sanki bu düşüş hiç bitmeyecek gibiydi ki düştüğümde inanılmaz bir acı hissettim ama henüz çektiğim acıyla bağıramadan gözlerim karardı.

Forever <STEREK>Where stories live. Discover now