Silah

565 58 29
                                    

Derek hala hızlanmaya devam ediyordu. Beacon Hills'ten çıkmıştık. Gösterge 180'i gösteriyordu. Derek birden frene bastı. Ani frenle yerimde sarsıldım.

Derek: Ne düşünüyorum ki? Seni de alıp öylece buradan gidebileceğimi falan mı?

Başını direksiyona dayadı.

-Belki bir gün evet ama o gün bugün değil.

Ben de başımı öne yasladım.

-Özür dilerim. Peter'ı geri getirmek bir hataydı, benim hatamdı.

Derek: Hayır. Getirmeseydik bunların hiçbirini öğrenemeyecektim. Sanırım gerçeklerle yüzleşmek böyle bir şey.

Bir süre ortamı tamamen sessizlik sardı. O geceyi arabada geçirdik. Koltukları geri yatırıp uyuduk. O eve dönmeyi şu an ben de istemiyordum. Peter hala oradaydı, ya da belki kaçmıştı. Kaçtıysa da haklıydı, muhtemelen bir sonraki görüşünde Derek onu yaşatmazdı. Bu yüzden kaçmak onun için güzel bir seçenek olurdu. Bunları düşünmeyi bırakıp gözlerimi kapattım ve biraz uyumaya çalıştım.

Gözlerimi açtığımda güneş doğuyordu. İlk kez bir otoban kenarında uyanıyordum. Aslında güzel bir duyguydu. Her yer çok sakin ve aydınlıktı. Kafamı çevirdim. Derek hala uyumamış, ön camdan dışarıyı izliyordu. Benim uyandığımı görünce arabayı çalıştırdı ve geri döndük. Eve uğramadan direkt kliniğe gittik. Aslında bugün okul izni bitiyordu ama kanimayla uğraştığımızdan bugün okulu asacaktık.

Kliniğe vardığımızda Deaton ve Scott oradaydı.

Scott: Dün gece döndüğümüzde yoktunuz. Noldu?

-Çok uzun hikaye.

Scott'a "şimdi sorma" anlamında işaret ettim.

Deaton: Peter nerede?

-O da çok uzun hik...

Peter: Burada.

Hepimiz, kafamızı sesin geldiği yere çevirdik.

-Burada ne işin var?

Peter: Yardım edeceğim dedim ve ediyorum. Kişisel meselelerimizi bu işe karıştırmayalım. Değil mi?

Derek'e bir bakış attı. Derek elini yumruk yapmış sıkıyordu. Yumruk yaptığı eline hafifçe vurdum ve fısıltıyla:

-Sakin ol.

Vurduğum elini serbest bıraktı ve elimi tutacak gibi oldu. Daha sakinleşmiş görünüyordu. Peter'ın görmemesi için elimi geri çektim. Ne de olsa "sıradan insanlar" ve kurtlar arasında bir alıp vermediği var gibiydi.
Artık birinin konuya geçmesi gerekiyordu.

-Pekala. Kanima ya gerçek hayatta nefret ettiği birine ya da sırrı olan birine saldırıyor. Aranızda önemli bir sırrı olan var mı?

Peter: Benim vardı ama bilirsin, dün gece harcadım.

-Peter bence sussan iyi olur.

Kimseden ses çıkmamıştı.

-Peki, o zaman herkes güvende olacak. Ben yem olacağım. Onu üvezden çembere s...

Scott: Bir dakika, yem falan olmuyorsun.

-Daha iyi bir fikrin var mı?

Scott: Yok, ama yine de seni yem yapmayacağım.

Derek: Haklı. Yem falan olmuyorsun.

Peter: Benden yana sorun yok, yem olabilirsin.

-Biri şunu tekrar öldürebilir mi?

Peter: Alınmaya başlıyorum.

-Her neyse. Korkmayın, bana bir şey olmayacak, sadece bizim olduğumuz yere saldırması için. Sonra siz onu üvezden çembere iteceksiniz ve çemberi kapatacağız. Sonsuza dek kanima olarak kalamayacağına göre de elbet insan haline dönecek. İnsan olduğunda da onu bir süre tutabileceğimiz bir yere taşırız.

Scott: Ormanda yapabiliriz. En azından kaçmak için açık bir alanımız olur.

Anlaşıp klinikten hepimiz ayrıldık ve Derek'in arabasına bindik. Eve gitmeden önce kendi evime uğramak istedim. Derek arabayı evin önünde durdurdu ve burada bekleyeceğini söyledi. Hemen geleceğimi söyleyip eve girdim. Üst kata çıkıp odama girdim. Sandalyemin üstünde Derek'in tişörtü hala duruyordu. Odada hiçbir şeyi toplamak istemiyordum. Böyle dururken bana güzel şeyler hatırlatıyordu. Yatağımın altından bir kutu çıkardım. Kutuyu açtım. Babamın eski silahıydı. O öldüğünde yatak odasından alıp kendi odama koymuştum. Başıma bir şey gelirse diye hep yatağımın altında dururdu. Daha önce hiç ihtiyacım olmamıştı ama bugün yanıma alma gereği duymuştum. Şarjörü bile hala içindeydi. Silahı belime koyup hızlıca aşağı indim. Derek'e gösterebilmek için de bir hırka alıp evden çıktım. Arabaya bindim. Tahmin ettiğim gibi o soruyu sordu.

Derek: Ne almak için gittin ki?

Elimdeki hırkayı gösterdim. Peki diyip sürmeye devam etti. Eve vardık. Herkes arabadan indi ve açıklık bir yer bulduk. Üvez ağacını alıp bir çember şeklinde döktüm ve ucunu açık bıraktım. Çemberin içine girdim ve beklemeye başladık. Öğlen saat 6'ya kadar bekledik ama hala gelen giden yoktu. Hava kararıyordu. Artık herkes sıkılmıştı ve uykumuz gelmişti ki o anda ormanın içinde yine o korkunç gözleri gördüm.

-Hey, millet. Sanırım geliyor.

Herkes toparlanıp o tarafa baktı. Kanima benim gözlerimin içine bakıyordu. Herkes birden ona saldırmaya başladı. Kanima sinirlenmişti ve herkesi bir bir haklıyordu. Dövüşürken de gözü hala benim üzerimdeydi ve bu bakışlar beni korkutuyordu. Sonunda Scott ve Peter'ı yere sermişti. Derek de yaralıydı ve bu halde daha ne kadar savaşabilir bilmiyordum. Derek onu bu tarafa çekmek için yanıma doğru geldi. Ancak kanima bana değil Derek'e gidiyordu. Derek'i yere serdi ve pençelerini, ona saplamak için havaya kaldırdı. Biliyorum, bu işi öldürmeden çözecektik ama Derek'i öldürmesine izin veremezdim. Çemberi umursamayıp yanına gittim ve belimdeki silahı çıkarıp kanimaya iki el ateş ettim. Kanima yere yığıldı ve insan formunu aldı. Asıl sorun yerdekinin Jackson olmamasıydı.

Forever <STEREK>Donde viven las historias. Descúbrelo ahora