Bavul

504 58 43
                                    

Derek beni uyandırmamaya çalışarak yataktan kalktı. Kapı sesine uyanmıştım ama uyuyor taklidi yapıyordum. Derek sonunda kapıyı açtı. Kapıdan hiçbir şey göremiyordum ama seslerden olayları anlayabiliyordum.

Derek: Ne işin var burada?

... : Derek hiç akıllanmıyorsun değil mi?

Bu Peter'ın sesiydi.

Peter: Annen'in yaşadıklarını bir daha anlatmama gerek yok değil mi?

Derek: Sen neyden bahsediyorsun?

Peter: Salak numarası yapma. Geçen gün sizi gördüm.

Derek: Eee.

Peter: Ya onunla ilişkini bitirirsin ya da Stiles öl...

Derek'in onun boğazını sıktı. Peter'ın bundan sonra boğuk gelen sesinden anlamıştım.

Derek: Onun saçının teline bile dokunamazsın!

Peter: Talia da aynısını söylemişti. Şimdi babanı burada göremiyorum.

Derek: Stiles'a yaklaşacak dahi olursan seni... Hatta neden işimi şansa bırakıyorum ki? Seni şimdi öldüreyim.

Peter: İstersen öldür. Ancak çevredeki on beş kişilik sürüyü Stiles'a karşı durdurabilecek tek kişiyi kaybedersin.

Derek: Ne?

Peter: Böylece geleceğimi sanmıyordun değil mi? Her şeyi anlattım. Ben ölsem bile onlar onun peşini bırakmayacak. Stiles'ın yaşamasını istiyorsan onunla bir kez olsun görüşmeyeceksin. Ben de sürüye yanlış alarm olduğunu söyleyeceğim. Nasıl anlaşma?

Derek: Peter seni bir gün tekrar bulacağım ve o gün en acı ölüm seninki olacak.

Peter: Tik tak Derek. Süren doluyor.

Derek: Siktir git evimden.

Peter: Gidiyorum ama yarın geldiğimde on altı kişi olacağız.

Kapı kapandı. Derek duvara sert bir yumruk attı. O an fark ettim ki, sesimi duyurmadan ağlamak çok zormuş. Kalbim acıyordu. Ölüm değil, ondan ayrılmak canımı çok yakacaktı. Tek istediğim gelip beni öldürmeleriydi. Bundan sonra o şekilde yaşamamın bir anlamı yoktu. Derek yanıma geldi. Göz yaşlarımı görmemesi için yüzümü tamamen yastığa koydum. Tekrar yanıma yattı. Kolunu önüme uzatıp sarıldı. Ağladığını duyabiliyordum. Elini saçlarıma koyup başını boynuma yaslayıp kokladı. Biraz sonra kalktı ve salona gitti. Sanırım bir plan arıyordu. Belki de yarın ikimiz de Beacon Hills'ten gidecektik. Bu ihtimal bile bana çok güzel geliyordu o an. Biraz sonra bir kapı desi duyuldu. Bir hışımla ayağa kalktım.

-Derek?!

Masada bir not vardı. Henüz notu okumadan kapıyı açıp dışarı çıktım. Çoktan gitmişti. Jeep'im kendi evimin önündeydi o yüzden peşinden gidemedim. Geri dönüp notu okudum ve başlamadan içimden geçirdim "Lütfen düşündüğüm şey olmasın. Lütfen düşündüğüm şey olmasın."

Not:
Stiles Stilinski,
Peter geldiğinde uyumadığını biliyorum. Seni de götürsem bile sürü asla peşimizi bırakmazdı. Sana bir şey olmasına izin veremem. Gidiyorum. Seni asla bırakmayacağımı söylemiştim ama sanırım bu hikayede senin sığacağın bir bavul bulamadım. Sözümü tutamadığım için özür dilerim. Böyle olması gerekti. Sen başıma gelmiş en güzel şeysin. Sana kalbimi verdiğim için bir kez olsun pişman olmadım ve olmayacağım. Evet, gidiyorum ama kalan ömrümün her bir saniyesini seni sevmekle geçireceğim.

-Derek Hale

Notu okurken içim çıkarcasına ağlıyordum. Hayatımda hiç bu kadar ağlamamıştım. Saatlerce o masanın başından kalkmadan ağladım. Demek ki aşk filmlerdeki gibi bir şey değildi ya da bizim hikayemiz mutlu sonla bitmiyordu. Derek Hale, kalan ömrümün her bir saniyesini seni sevmekle geçireceğim.

Forever <STEREK>Where stories live. Discover now