Canlandırma

595 58 11
                                    

Daha sonra Scott'ı evine bırakıp biz de benim evime döndük. Derek'in evi şu an pek kalınabilir bir yer değildi. Anahtarımla kapıyı açtım ve içeri girdik. Fazlasıyla sessiz ve sıradan bir ortamdı. Anahtarı masaya bıraktım ve yukarı çıktık. Ona merdivenlerde yardım ettim. Vücudu iyileşse de hala tamamen düzelmiş gibime gelmiyordu. İlk kez benim evime giriyordu. Etrafa bakındı. Benim odama gittik. Onu yatağa oturttum ve giymesi için dolaptan kıyafet baktım. Elime gelen ilk sweati ona verdim. En sevdiğim sweat oydu sanırım. Giymesine yardım ettim.

-Bir şeye ihtiyacın var mı?

Derek: Hayır teşekkür ederim.

-Su getirmemi ister misin?

Derek: Henüz ölmedim Stiles, kalkıp yürüyebiliyorum.

Gülmeye başladı. Sanırım gerçekten biraz abartmıştım. Evet tamamen iyileşmişti, işte yine de içim elvermediği için böyleydim. Yastığı düzelttim ve yatmasını söyledim. O yatınca üstünü örttüm ve odadan çıkmak için arkamı döndüğümde kolumdan tuttu.

Derek: Nereye gidiyorsun?

-Biraz dinlen. Aşağıda olacağım.

Derek: Yanımda kalamaz mısın?

Biraz ona baktım. Henüz cevap veremeden beni tutup yanına, yatağa çekti.

-Tamam iyileşmişsin, ikna oldum.

Güldü. Yaklaşıp göğsüne yattım. Kalp atışlarını duyabiliyordum ve bu ses beni rahatlatıyordu. Bütün dertleri unutmuştum. İkimizin de biraz dinlenmeye ihtiyacı vardı.

Uyandığımda ayılmaya çalışırken Derek'in çoktan uyandığını gördüm. Hala kıpırdamamıştı bile. Öylece beni izliyordu. Esneyip gözlerimi ovuşturdum ve doğrulup ona döndüm.

Derek: Günaydın.

-Günaydın.

Bugün kanima için bir plan yapacaktık. Artık nasılsa Scott da konuyu biliyordu. Hem belki kontrolü tamamen öğretmeyi başarabilirsem Malia bile bizimle gelebilirdi. Yine de tam emin olmadan onu getirmeyecektim.

Aşağı indik ve kahvaltı yaptık. Uzun süredir Derek'te kaldığım için dolaptaki birçok şey bozulmuştu. Mısır gevreği yemek zorundaydık ama dediğim gibi, mısır gevreğini severdim.

Hava oldukça güneşli ve iç açıcıydı. Birlikte Derek'in evine doğru yola çıktık. Kanimadan sonra orayı hiç görmemiştik. Vardığımızda her yerin alt üst olduğunu gördük. Gece bu kadar fark etmemiştik, belki de karanlıktan dolayıydı. Scott ve Deaton'ı arayıp buraya gelmelerini söyledik. Onlar gelene kadar ortalığı toplamaya başladık. En azından toplanabilecek kadarını. Derek, cam ve diğer yerlerin tamiri için birkaç telefon görüşmesi yaptı. Akşama kadar gelip tamir etmiş olacaklarını söyledi. Onlar geldiğinde ev artık daha düzgün bir hal almıştı.

Deaton'ın elinde bir kitap vardı. Kitap bu tür yaratıkları konu alan, eski bir şeydi. Kitabı aldım ve işaretli sayfayı açtım. Kanimayla ilgili iki sayfalık bilgi vardı. Çoğunu biliyordum ama dikkatimi çeken bir cümle oldu. "Kanima dönüştüğünde, ya gerçek hayatta nefret ettiği ya da sır sakladığını düşündüğü birini hedef alır."
Jackson ihtimali hala mantıklıydı, sonuçta benden nefret ediyordu. Ancak sır olayı kafamı karıştırdı. Ya Jackson değilse ve biri sır sakladığımı düşünüyorsa?  Kimden sır saklayacak kadar yakındım? Ya da kim sır sakladığımı bilebilirdi?

Scott'a kanima hakkındaki diğer şeyleri de anlattık. Bize ya çok fazla güç ya da mükemmel bir plan gerekiyordu. Mükemmel bir planı muhtemelen bir şeyler bozacaktı. Plan yapabilirdik ama en azından daha fazla güç de gerekiyordu.

-Daha fazla insan bulmalıyız. İkiniz onunla baş edemezsiniz.

Scott: Kimi bulabiliriz ki?

Aklıma kötü, aslında fazlasıyla kötü ama işe yarayacak bir fikir geldi.

-Hey Deaton, ölü birini canlandırmak mümkün mü?

Deaton: Kimi canlandıracağına bağlı.

-Peter'ı canlandırmalıyız.

Derek: Ne?

-Bir düşünün. Scott ve Derek ikiniz birden bile onunla zor baş edebildiniz.

Derek: Ama o zamanlar alfaydı.

Deaton: Uyandığında alfalık Derek'e geçtiği için bir omega olarak uyanacak. Ancak yine de sizden çok daha tecrübeli bir kurt. İşe yarayabilir.

-Onu canlandırırız, bize yardım eder, eğer bela çıkarırsa onu tekrar öldürebilirsiniz. Nasılsa bir omega olacak. Derek onu kolayca indirebilir.

Scott: İşe yarayabilir. Ben varım.

Derek'e yumuşak bir bakış attım. Derin bir nefes alıp başını "tamam" anlamında salladı. Bu işten hiç hoşlanmışa benzemiyordu. Ben de pek memnun sayılmazdım ama ne Derek'i ne de Scott'ı o yaratıkla öylece dövüşmeye bırakamazdım.

Deaton: Dolunay ışığında Derek'in, Peter'a dokunması ve gerekli sözcükleri söylemesi gerekiyor.

Bu geceki dolunayda yapacaktık. Yanında kimsenin olmaması gerektiğini söyledi. Elime bir kalem aldım ve gerekli sözcükleri kitaptan bakıp Derek'in eline yazdım. Yazarken bir yandan göz ucuyla ona bakıyordum. Beni izliyordu ama pek morali yerinde sayılmazdı. Onu rahatlatmak için ufak, yalandan bir gülümseme attım.

Akşama doğru dolunay çıkmadan Peter'ı gömdüğümüz yeri kazdık. Ceset hala henüz dün gömülmüş gibiydi. Fazla bakamadan kafamı çevirdim. Ne de olsa her gün ölü görmüyordum.

Dolunay çıkmaya başladı, biz de hızlıca eve girdik. Camdan Derek'i izliyordum. Dolunay çıkar çıkmaz eğildi ve cesede dokundu. Elini açıp sözleri okumaya başladı. Peter'ın olduğu çukurdan büyük bir ışık yayılmaya başladı.

Forever <STEREK>Where stories live. Discover now