Yangın

638 67 22
                                    

Sabah Derek beni uyandırdı. Bugün okula gidebilirdim. Zaten çok daha iyi hissediyordum. Hastalığım tamamen geçmiş sayılırdı. Üstümü değiştirdim ve evden çıktık. Arabaya bindik, Derek okula doğru sürmeye başladı. Camdan dışarıyı seyrederken düşündüm de, Derek ve ben bilemiyorum. Aramızda bir şey var mıydı? O günden beri -beni öptüğünden beri- bu konu hakkında tek kelime etmemiştik. Biraz düşündüm ama sanırım bir cevap bulamayınca akışına bırakmaya karar verdim. Okula varmıştık. Arabadan indik ve okula girdik. Bugün Derek'in full ders günüydü. Kısacası tüm gün uyuyacak da denebilirdi. Dersin başlamasına yakın sınıflarımıza gittik. İlk dersim felsefeydi ve boş boş konuşmak dışında bir şey yapmıyorduk. O yüzden ben de bu dersi uyuyarak geçirmeye karar verdim. Kafamı sıraya yasladım ki Malia'nın sesini duydum.

Malia: Kusura bakmayın geç kaldım.

Öğretmene bunu söyleyip yanıma heldi ve oturdu. Gerçekten uykum vardı, bu yüzden içimden "lütfen konuşmasın, lütfen konuşmaya çalışmasın" diye geçirdim. Tahmin ettiğim gibi konuşmaya girdi.

Malia: Hey Stiles. Bugün yine buluşacak mıyız?

Uyuyor taklidi yapmaya devam ettim.

Malia: Heey, uyuyor musun?

Cevap vermediğime göre bence uyuyorum Malia. Her neyse, ona karşı bu kadar sert düşünceler beslememe gerek yoktu. Sıcakkanlı olmaya çalışıyordu. Gerçekten iyi bir kızdı. Yine de uyuyor taklidime devam ettim. Onunla tenefüste konuşabilirdim. Biraz uyuduktan sonra ders bitti ve zil çaldı. Kafamı sıradan kaldırdım. Karanlığa alışmıştım ki camdan vuran ışık gözümü alıyordu. Sersemlikle kendime gelmeye çalıştım. O sırada Scott yanıma geldi. Elinde bir paket vardı.

Scott: Dün kutlayamadım. Doğum günün kutlu olsun.

Teşekkür edip sarıldım. En yakın arkadaşıma sarılmak iyi hissettiriyordu. Hediyeyi alıp çantama koydum.

Malia: Dün doğum günün müydü?

-Ah, evet önemli bir şey değil, zaten hiç kutlamam.

Malia: Doğum günün kutlu olsun o zaman.

Boynuma sarıldı. Bunu söylerken ve sarılırken fazlasıyla neşeliydi. Teşekkür ettim.

Diğer dersim boştu ama kimya projem için laboratuvara insem iyi olurdu. Son zamanlarda dersleri aksattığım için projeme henüz başlamamıştım bile ve böyle giderse de yetiştiremeyecektim. Eşyalarımı alıp alt kattaki laboratuvara indim. Ben inene kadar ders başlamıştı bile ve koridorlar tamamen boştu. Okulun bu sessiz halini seviyordum.

Laboratuvara indiğimde eşyalarımı bir masaya bıraktım ve malzeme dolabını açtım. Dolabı karıştırırken arkamda bir ses duydum. Yavaşça arkamı döndüm. Arkamı dönmemle korkudan dilim tutulmuştu. Bağıramıyordum bile. Karşımda dev bir yaratık ya da bir kertenkele vardı. Benden büyüktü bile diyebilirdim. Hareket etmeye bile korkuyordum. Öylece birbirimize bakıyorduk. Kaçmaya çalışamazdım çünkü kapı, onun olduğu taraftaydı. Birkaç saniye kıpırdamadan durduk. Aniden kuyruğuyla karışım dolu şişelerden birini alıp bana fırlattı. Kendimi yana attım. Attığı her neyse malzeme dolabına denk gelmişti ve dolabın içindekileri de kırmıştı ve herkesin bildiği üzere, bilmediğiniz kimyasalları karıştırmayın. Cam şişeler kırılmasıyla birlikte alev aldı. Kimyasallardan zehirlenmemek için ilk önce hırkamı çıkarıp ağzıma tuttum. Alev git gide yayılıyordu. Masalar ahşaptı ve ateş onlara sıçrıyordu. Hırkayı birkaç saniyeliğine çekip bağırdım.

-İMDAT!

Hırkayı tekrar ağzıma ve burnuma tuttum. Yangın alarmı çalışmaya başlamıştı ama onun attığı su şu anlık pek fayda edebilir gibi değildi çünkü bütün oda alevler içindeydi. Eksi katta olduğum için odada bir cam bile yoktu. Resmen alevler içindeki bir odada kapana kısılmıştım. Alevler kapıyı da sardığında kertenkele odadan kaçtı. Her ne kadar hırkamı tutsam da git gide halsizleşiyordum. Hırkayı bir kez daha çekip bağırdım.

-İMDAAT!

Yangın alarmının sesi bütün okulda yankılanıyordu ve muhtemelen herkes okulu boşaltmakla meşguldü. Bu gürültüde sesimi duyuramazdım. Zaten bir kez daha hırkayı çekecek olursam zehirlenip bayılırdım. Odanın yangına biraz daha uzak bir köşesinde yere oturdum. Bütün umudumu kaybetmek üzereydim. Kaçmak için hiç şansım yoktu, o alevlerin arasından yanmadan geçmek imkansızdı. Nefesim daralıyor, gözlerim kararıyordu. Çok yorgun hissediyordum. Sanırım her şey bitmek üzereydi.

Forever <STEREK>Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz