11| Dene, cesaretin varsa.

934 113 248
                                    

Atlı arabadan inen Baron Wang, elini tutan Kont'a gülümseyerek baktı. Sonra gözlerini onun mutlulukla parlayan gözlerinden uzağa çekti, bakışlarının yeni adresi tanıdık gelen büyük ev oldu.

Araba ses çıkartarak ilerlemeye devam ettiğinde Kont yanlarından ayrılmaya hazırlanan Zhuocheng'e seslenmişti." Marki'ye aniden rahatsızlanarak erkenden ayrılmam gerektiğini ileten bir yazı yolla. Misafirimin de benimle birlikte gelmek durumunda olduğunu ve bu yüzden üzüntü duyduğumu da ekle"

Kendisini onaylayan gence bakmayı bırakıp yanındaki adama döndü. Yibo dikkatlice önündeki evi seyrediyordu.

Aylar önce bir daha gelmem dediği ev bir kez daha önünde sade ama eşsiz mimarisi ile dururken her şey gibi yeni ve farklı hissettiriyordu.

Tutmaya devam ettiği elini bırakmadan onu yürümeye teşvik eden Zhan, " Gel hadi, teyzem ve maria bizi bekliyorlardır. " dediğinde yutkunmaya çalışarak yüzündeki ifadeyi kontrol edebilmeyi umut etti.

Endişelerini kapı dışarı ettiği kalbinde bir süredir sessizlik söz konusuydu, fakat şimdi bu insanların karşısına Zhan'ın sevdiği kişi olarak geçmek onun kalbindeki bu sessizliği bozmuş ve taze bir endişesinin kolları arasına atmıştı.

Onun gerildiğini fark eden Kont tuttuğu elin ince derisini okşadı ve güven veren bir gülümseme hediye etti ona. "Korkma, yargılanmayacağımız tek yer burası."

Ona inandı, ona sonsuz kez güveneceği konusunda kendisine söz vermişti. Bir yola girdiyse, çok sevdiğini kabul ettiyse geriye dönmek ve korkarak kaçınmak asla yapmayacağı bir şeydi.

Çalınan kapıyı açan Maria yüzünde büyük bir gülümseme ile onları karşıladıktan saniyeler sonra kendisini abisinin kollarına attı ve neşeyle konuştu.

"Abi! Hoşgeldiniz."

Zhan kardeşini kucaklarken bir yandan da yanında utanan ama dik duruşunu bozmamak için direnen Yibo'ya kısa bir bakış attı. Onun bu hallerine bayılıyordu, düşünceleri arasında kaybolup gittiği, düşünürken dudağını sağ kenarına tatlı işkenceler yaptığını, gözlerini yavaşça kapatıp açarken hep yere doğru bakmasını.. tüm bunları sayısız kez izlemişti, ölene dek devam edebilirdi.

Maria abisinin dalıp gittiği Yibo'ya baktığında muzip bir gülümseme ile geriye çekildi ve sakince yanlarına gelen teyzesine yer açtı. Yaşlı kadın, küçük ama sarsılmaz bir dağ gibi duran bedeniyle ikilinin karşısında durduğunda yüzü ciddi, bakışları sorgulayıcı ve elleri de arkasında birbirine bağlıydı.

Bu vaziyet Baron'u anlık olarak krizin ortasına attığında oldukça sakin duran Zhan'a baktı göz ucuyla. Onun rahatlığını örnek almak istedi ama bunu yapamadan önünde duran kadının konuşmasını duydu.

"Öncelikle hoşgeldiniz. Lafı uzatmadan konuşacağım."

İkisi de kadının konuşmasına odaklandığında yaşlı kadın duraksayarak devam etti.

"Sevgi saygı gösterilmesi gereken bir şeydir. Fakat bu demek değildir ki, herkes mutlaka saygı gösterecektir."

Yibo hiçbir sekilde rahatlayamıyordu ve o an, terleyen avuc içlerini pantolonuna silmek için kuvvetli bir istek duymuştu.

"Bu bir hatırlatmaydı bunu unutmayın ve bunun dışında söyleyeceğim bir başka şey de.. geleceğin bilinmez ve tahmin edilemez olduğudur." diyerek konuşmasına devam eden kadın yeğeninin kendisine teşekkür etmesine eli ile önemli değil gibi bir hareket yaptı. Yibo'nun eli yanındaki beden tarafından yeniden esir alındığı sırada kadın onların eline bakarak bir kez daha konuştu.

Lord, don't move that, [Yizhan]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin